En Sıcak Konular
Taraf
Ahmet Altan
0 0 0000
Darbeler, bombalar, yalanlar…
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın, 2004’de hazırlanan “darbeyle” ilgili notları Nokta dergisinde yayımlandığında, bu notların “gerçek” olmadığı iddia edilmişti.
Onların gerçek olduğu artık oraya çıktı.
Şimdi emekli olan zamanın generalleri bir “darbe” hazırlığına girmişler.
Suç işlemişler anlayacağınız.
Hem de ciddi bir suç.
Biz, bunu dün yazdık.
Hiç ses yok.
Eğer bu olay bir ülkede böyle sessizce karşılanıyorsa bir sorun var demektir.
Bu konuda hükümetin, Genelkurmay’ın açıklamalar yapması, hukukun devreye girmesi gerekir.
“Ne yapalım, onlar da darbe arzulamışlar işte” deyip geçiştirilebilecek bir durum değil bu.
Çünkü bir “darbe hazırlığı” varsa bunun altyapısını hazırlayacak bir “illegal” örgüt de olmalı.
O örgüt de şimdi ilmik ilmik çözülmeye başlanan Ergenekon çetesi.
Bu çetenin liderlerinden olduğu söylenen emekli General Veli Küçük’ün Cumhuriyet Gazetesine atılacak bombayı, daha sonra Danıştay saldırısını da gerçekleştiren Alparslan Aslan’a bizzat verdiği de olayın sanıkları tarafından itiraf edildi.
Kullanılan bombalar “ordu” malı.
Bu bombaları Veli Küçük nereden ya da kimden aldı?
O kadar bomba nasıl oldu da ordunun çok sıkı denetimine rağmen cephaneliklerden dışarı çıkartılabildi?
Ümraniye’de ele geçirilen bombalardan başka daha nerelerde gizli bomba depoları bulunuyor?
“Sivil iktidarın” devrilmesi için “ekonomik çöküntüyü” bile özlemle bekledikleri belirlenen insanların yeni hazırlıkları neler?
Bu soruların cevaplarını bulmadan bu ülkenin huzura kavuşma ihtimali pek gözükmüyor.
Darbenin ve Ergenekon çetesinin asıl hedefinin “sivil siyaset” ve “demokrasi” olduğunu gözlerden saklamak isteyenler, yaşananları “laiklerle-AKP” arasındaki bir çatışma gibi gösterebilmek için kıvranıyorlar.
Susurluk’ta yapılan oyunu bir daha tekrarlayabilmek için uğraşıyorlar.
AKP, ciddi hatalar yapan bir siyasi parti.
Yaptığı hataların bedelini siyaset sahnesinde, yapılacak seçimlerde öder.
Ama darbecilerin ve Ergenekon’un amacı AKP’yi çok aşan bir amaç, onlar demokrasiyi yıkmak, Avrupa Birliği üyeliğini engellemek istiyorlar.
Bunun için her şeyi yapabilirler.
Şu anda Türkiye’nin en büyük hedefi, bütün toplumun dengesini bozmaya, kanlı bir kaos yaratmaya yönelik bu örgütü ve darbecileri ortaya çıkmak olmalı.
Bu, Türkiye için hayati bir hedef.
Sizi bu hedeften saptırmak isteyecekler.
Eğer gerçekten özgür ve demokrat bir toplumda yaşamak istiyorsanız ve AKP’nin bunu gerçekleştirebileceğine inanmıyorsanız, AKP’ye karşı siyasi muhalefetinizi bütün gücünüzle sürdürün ama ülkenin kaderini silahla ve kanla değiştirmek isteyenlerden gözünüzü ayırmayın.
O hedefi saklamak isteyen, onu önemsiz göstermeye çabalayan herkesten şüphe duyun.
Şu anda Ergenekon’un çok sıkışmaya başladığı anlaşılıyor.
O kadar sıkıştılar ki, mantığa uyup uymadığına bakmadan her türlü yalana da sığınmaya uğraşıyorlar.
Son olarak İşçi Partisi’nin merkezindeki CD’lerde bulunan Yargıtay’la ilgili krokiyi, İşçi Partisi’ne Taraf Gazetesi’nin daha önceden gönderdiğini iddia ettiler.
Bizim Ankara’daki muhabirimiz o belgeyi 23 Mart’ta ele geçirdi ve İstanbul’a faksla geçti… O belgenin bizim gazetede yayınlanan kopyasının üzerindeki telefon numarası, Ankara büromuzun o belgeyi bize geçmek için kullandığı faksının numarasıdır ve geçtiği tarih de kâğıdın üstünde yazılıdır.
Polis de zaten Yargıtay’a bu belgelerin gerçek olduğunu resmen bildirmiş.
O krokileri hazırlayanların söylediği yalanlara kimse inanmaz.
Ama ortalığı karıştırmak ve Ergenekon’un üstünü örtmek isteyenlerin, “buna inanmış” gibi yaptıklarını görüyoruz.
Özellikle de Mehmet Emin Karamehmet’in gazetelerinde nedense tuhaf bir gayret var bu konuda.
Karamehmet’le Taraf arasında nasıl bir sorun var, onu şimdilik bilmiyoruz… Sonra öğreniriz nasıl olsa.
Ama bu yalanı yaymak için bunca çabayı gösterenlere şunu söyleyeyim:
Telefon kayıtları rahatça kontrol ediliyor artık… Siz o belgenin İşçi Partisi’ne Taraf’tan gittiğini gösteren belgeyi çıkarın, biz bu gazeteyi o gün kapatıp gidelim… Bunu, bu gazetede çalışan herkes adına söylüyorum.
Ama sırf Ergenekon’u koruyabilmek için bu alçakça sahtekârlıklarınızı sürdürürseniz yakanızı da bırakmayız.
Siz bizi pek tanımıyorsunuz anlaşılan… Biz, sizin böyle oyunlar oynayabileceğiniz türden insanlar değiliz.
Sahtekârlıkları da, sahtekârları da sevmeyiz.
Türkiye’nin demokrat insanları…
Hangi partiden olursanız olun, hangi görüşü desteklerseniz destekleyin ama tehlikede olanın demokrasi ve özgürlük olduğunu unutmayın.
Ergenekon’u kurtarmak için en akla gelmeyecek isimlerin bile alçaklaşabileceği kritik bir dönemden geçiyoruz.
Gözünüzü darbecilerden ve Ergenekon’dan ayırmayın.
Söz konusu olan, bu ülkenin geleceğidir.
Bu yazı 1,273 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
19 Ağustos 2009
Mafya, TÜSİAD, Türkiye...
-
3 Ekim 2008
Korkmalı mıyız?
-
16 Ağustos 2008
Yavaşlık
-
14 Ağustos 2008
Ne oldu şimdi?
-
12 Ağustos 2008
Ayıklamak
-
30 Temmuz 2008
Dışarıda kim kaldı?
-
18 Temmuz 2008
Yalanlar, gerçekler, sorular...
-
16 Temmuz 2008
Çete
-
14 Temmuz 2008
Emine
-
12 Temmuz 2008
Dindarlar ve demokrasi...
-
5 Temmuz 2008
Darbe ve medya
-
28 Haziran 2008
Solculuk ve dindarlık, zavallılık mıdır?
-
27 Haziran 2008
Bir darbe yandaşı
-
26 Haziran 2008
Travma
-
21 Haziran 2008
'Düşman değiliz be paşalar'
-
13 Haziran 2008
Yeni sorun ihtiyacı...
-
12 Haziran 2008
Anlamak için...
-
2 Haziran 2008
Altınların parlaklığı...
-
1 Haziran 2008
Fırsatçılık ve pusu
-
28 Mayıs 2008
Her Türk asker doğar
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle