En Sıcak Konular
Star
Mehmet Altan
0 0 0000
Sınıf Savaşı devam ediyor
Dün yazıyı yazıp kalemi kınına sokmuştuk ki...
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tatsız bir sürpriz yaptı.
AK Parti için kapatma davası açtı,
Hayırdır... Ne oluyor?
Aklıma çok öncelerden yaptığım tespit geldi. Nedir?
Sınıf savaşı devam ediyor...
Şöyle diyordum:
‘Halka gidip soruyorlar:
- En büyük derdin ne?
Cevap veriyor:
- İşsizim...
Cevap veriyor:
- Yoksulum...
Ankara’nın egemenleri bunu duymak yerine kendi eski ezberlerini tekrarlıyor:
- İrtica geliyor...
İktidar kavgalarında, İttihat ve Terakki’nin bulduğu eski bir silah olan irticayı kullanmak yerine halka kulak verseler, en büyük tehlikenin işsizlik olduğunu görecekler.
***
Araştırmalara göre, Türkiye’nin din kurallarına göre yönetilmesini isteyenlerin oranı yüzde 9’du...
En büyük sorunu işsizlik ve hayat pahalılığı olarak görenlerin oranı ise yüzde 50.4.
Ülkenin ekonomik kalkınması hızlansın, çaresiz yığınlar beceri kazansın, o yüzde 9 da kalmaz... Çünkü burada amaç din devleti mi yoksa kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanların sığınacakları bir yer arayışı mı belli değil.
İnsanlara umut vermezseniz ne yapacaklar, kime sığınacaklar?
Din, Türkiye’de kültürümüzün çok önemli parçası olmaktan çıkıp çaresizliğin sığınağı olmuş gibi gözüküyor.
***
Bir tarafta kendini solda gören, gelir seviyesi ortanın üzerinde, iyi eğitim almış, kendini laik diye tanımlayan bir grup var.
Öte tarafta ise gelir seviyesi daha düşük, kırsal kökenli, kendini İslamcı veya sağcı olarak tanımlayan bir grup var.
Bu iki grup anlaşmazlık yaşıyor.
Bu nedir?
Düpedüz bir sınıf çatışması.
Silahlar da laiklik ve şeriat.
Ne var ki çatışmanın tarafları kendini yanlış tanımlıyor. Bizde burjuvazinin yerini tutmaya çalışanlar kendilerini garip bir şekilde ‘solcu’ diye tanımlarken, emeğiyle yarım yamalak geçinmeye savaşan ve emekten yana olması gerekenler de İslamcı ya da muhafazakar.
Aslına bakarsanız yoksullar ile tuzu kurular karşı karşıya.
***
Tuzu kurular ve onların müttefiki olan Ankara’nın egemenleri, AK Parti vasıtasıyla merkeze taşınan yoksulları gördükçe feryat ediyorlar:
- İrtica geliyor.
Aslında irtica gelmiyor, egemenlik gidiyor galiba.’
***
Dön baba dönelim...
Gene başladığımız noktaya döndük.
İşsizliği ve yoksulluğu aştıkça, iktidar kavgaları da hem yumuşayacak, hem de eski silahlarını kullanmaktan vazgeçecek.
Gerçek sorunlarımızı, gerçek kavramlarla konuşacağız.
Bu sahtelikten kurtulacağız.
Ama gereksiz ve ağır faturalar ödüyoruz.
Türkiye bu noktalarda olmamalıydı.
Yazık.
Bu yazı 901 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Oku bakayım...
-
16 Ağustos 2008
Beş yıl önce neredeydiniz?
-
14 Ağustos 2008
Ahmedinejad’la...
-
12 Ağustos 2008
Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
-
31 Temmuz 2008
‘Kapatma ama hırpala..’
-
14 Temmuz 2008
MİT’in Ergenekon listesi...
-
12 Temmuz 2008
İran savaşı yaklaşıyor mu?
-
10 Temmuz 2008
Ölümün askerleri
-
8 Temmuz 2008
Öksüz Çocuk Eldiveni...
-
5 Temmuz 2008
Dağbaşı
-
28 Haziran 2008
Bir Türk neye bedel?
-
26 Haziran 2008
Türkiye-Almanya
-
21 Haziran 2008
‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
-
13 Haziran 2008
Gerçekten cevap bu mu?
-
11 Haziran 2008
Askeri sopa ile özen...
-
2 Haziran 2008
Elitist mi, kitlesel mi?
-
1 Haziran 2008
Sizi muhatabınız belirler...
-
28 Mayıs 2008
Sivas’ın doğusu...
-
25 Mayıs 2008
Danıştay ne karar verecek?
-
24 Mayıs 2008
Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle