En Sıcak Konular
Star
Mehmet Altan
0 0 0000
Çarşı’ya karşı...
Diyarbakır’daki kanlı saldırı ertesinde gittiğimiz Mısır Gezisi sırasında Kahire Büyükelçiliği’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, basın mensuplarına:
- Dikkat ediyorum, kimse polisin başarısı üstünde durmuyor, demişti.
Epeydir izlediğim Çarşı Cinayeti ile ilgili son gelişmeleri görünce, Abdullah Gül’ün söyledikleri aklıma geldi.
Olumlu gelişmeleri de fikr-i takip gereği vurgulamak gereği var...
***
Çarşı Cinayeti...
Geçen Eylül’de gerçekleşmişti.
Nasıl mı?
İddiaya göre Ferdi Aslan, Beşiktaş-Kayserispor maçı oynanırken tribünlerden gelen ve cinayet sonrası yeniden tribünlere dönen bir grup tarafından öldürülmüştü... Gazeteler olayı, ‘bedava bilete’ bağlı ‘rant cinayeti’ olarak nitelemişti.
Olayla ilgili haberleri okurken, Gabriel Garcia Marquez’in ‘Kırmızı Pazartesi’ adlı romanındaki gibi herkesin her şeyi bildiğini ama devletin nedense bir türlü futbolu mafyadan arındıramadığını yeniden görür gibi oluyordunuz.
Çarşı Cinayeti ile ilgili yazdığım yazılardan biri şöyle bitiyordu:
‘Temel soru şu:
Türkiye’de devlet ve hükümet futboldaki mafya gölgesini yok etmek istiyor mu, istemiyor mu?
İstiyorsa bu iş neden bitmiyor?
Yoksa Mafya devletten daha güçlü de, ondan mı?’
***
Birkaç gün önce aldığım e-mail’de şunlar yazılı:
‘Mehmet abi ben maalesef Beşiktaş Çarşı’da öldürülen ferdi arslanın kızkardeşiyim ....
Abi, senin de bildiğin gibi katiller yakalandı bundan sonrası bizim için daha önemli abi, artık herkes hak ettiği cezayı çeksin, kolayca sıyrılamasınlar, lütfen bize yardım et...
İnşallah mailimi alır ve bana cevap yazarsın. Birileri bunu hesabını versin, abim bedavaya gitti başka canlar yanmasın...
Bu arada Beşiktaş’la alakası yok diyorlar, arkalarında Beşiktaş’tan başka kimler var acaba, avukat tutmuşlar...
Bu insanlar işsiz güçsüz, bedavaya yaşayan insanlar, bu avukatı nerden buluyorlar, sizden cevap bekliyorum, iyi çalışmalar.’
Bu endişeli mesajdaki kuşkular Savcı’nın iddianamesiyle örtüşür gibi.
***
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianameye göre, aralarında mücadele eden ‘Beşiktaş tribünlerindeki gruplar’, ‘yönetim lehine tezahürat yapılması ya da yönetim dışındaki kişilerin isteğiyle aleyhte tezahürat yapılması, yönetim üzerinde baskı oluşturulması ve bundan menfaat elde edilmesi’ gibi konularda kullanılmakta.
Buna karşılık da...
İddianamede grupların liderlerine, Beşiktaş Çarşısı’nda küçük iş yerleri, çay bahçeleri, otoparklar gibi iş imkánları, yurtdışındaki maçlara gitme olanağı sağlandığı belirtilmekte.
Sanıklar yakalandı, bu önemli.
Bakalım dava ‘cinayet davası’ olarak mı kalacak, yoksa sporda bir arınmanın öncülüğünü de yapacak mı?
***
Çarşı cinayeti ile birlikte peşini kovaladığım ikinci olay da Nijeryalı mülteci Festus Okey’in Beyoğlu polis karakolundaki garip ölümüydü.
Ondaki son gelişme de şöyle:
Nijeryalı Festus Okey’in gözaltında ölümüne ilişkin Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bir polis memuru hakkında açılan davada görevsizlik kararı verildi.
Beyoğlu 7’nci Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davanın ilk duruşmasına, tutuksuz yargılanan sanık polis memuru da katıldı.
Hakim, sanığa isnat edilen suçun, TCK’nın 81’inci maddesindeki ‘kasten adam öldürme’ eylemine dönüşme ihtimali bulunduğunu belirtti.
Bu nedenle hakim, gereğinin değerlendirilmesi için dosyanın Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderileceğini açıkladı.
Duruşmada söz alan avukat Taylan Tanay, olaydan 7 saat sonra tutanak düzenlendiğini, bu tutanağın fezleke ve iddianame haline geldiğini öne sürerek, polisin kelepçelenmediğini, adli emanette olması gereken silahın 9 gün sonra polise iade edildiğini, Okey’in gömleğinin ise kaybedildiğini iddia etti.
***
Gazetecilik çoktan öldü.
Partizanlığa...
Fanatik bir taraftarlığa dönüştü.
Türkiye’nin hak ve hukuk ülkesi olması için didinirken, peşini kovladığımız olaylardaki olumlu gelişmeleri de yansıtmak bu açıdan daha da önemli hale geliyor.
Spordaki mafyayı temizleyebilirsek...
Silahlı bürokrasinin yargı tarafından etkin bir şekilde denetlenmesini sıradan bir iş haline getirebilirsek...
Türkiye biraz daha ferahlayacak.
Sözünü ettiğim davalar bu açılardan da önem taşımakta.
Dava konuyu sonuç olarak mı ele alacak, nedenlere de ışık tutacak mı ?
İzleyip, göreceğiz...
Bu yazı 1,008 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Oku bakayım...
-
16 Ağustos 2008
Beş yıl önce neredeydiniz?
-
14 Ağustos 2008
Ahmedinejad’la...
-
12 Ağustos 2008
Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
-
31 Temmuz 2008
‘Kapatma ama hırpala..’
-
14 Temmuz 2008
MİT’in Ergenekon listesi...
-
12 Temmuz 2008
İran savaşı yaklaşıyor mu?
-
10 Temmuz 2008
Ölümün askerleri
-
8 Temmuz 2008
Öksüz Çocuk Eldiveni...
-
5 Temmuz 2008
Dağbaşı
-
28 Haziran 2008
Bir Türk neye bedel?
-
26 Haziran 2008
Türkiye-Almanya
-
21 Haziran 2008
‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
-
13 Haziran 2008
Gerçekten cevap bu mu?
-
11 Haziran 2008
Askeri sopa ile özen...
-
2 Haziran 2008
Elitist mi, kitlesel mi?
-
1 Haziran 2008
Sizi muhatabınız belirler...
-
28 Mayıs 2008
Sivas’ın doğusu...
-
25 Mayıs 2008
Danıştay ne karar verecek?
-
24 Mayıs 2008
Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle