En Sıcak Konular
Sabah
Engin Ardıç
0 0 0000
Ridicule
Alman İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, Berlin büyükelçimiz Mehmet Ali İrtemçelik’e hakaret etmiş.
Dokuz Türk’ün öldüğü yangında “sabotaj ihtimalini” dile getiren büyükelçimize, “görgü kurallarını öğrenmesi lazım” demiş.
(Aah ah, bunu bizim okulun Grand Cour’unda 179 Mehmet Ali’ye yapmalıydı da, ilk yumruğu 81 Engin’den yemeliydi!)
179 Mehmet Ali de ona çok ağır bir yanıt vermiş ama...
Yakında Ankara’ya, merkeze dönecek ya, veda ziyaretine gitmeyecekmiş!
Bakana gönderdiği mektupta demiş ki, “veda amacıyla Schaeuble’yi rahatsız etmesinin artık gerekmeyeceğini değerlendiren İrtemçelik, herşeye rağmen esenlik dileklerinin bakana iletilmesini rica etmektedir”...
Julius Caesar gibi, kendi kendisinden üçüncü şahısla sözediyor!
Ona uğramamakla haddini bildirmiş oluyor ama gene de esenlik dileklerini iletmeyi de unutmuyor... Adamı mahvetmiş, mahvetmiş. Sanırım Schaeuble intihar edecektir bu ağır yanıttan sonra.
İşte diplomasi budur ve son derece gülünçtür.
Herife şöyle ağız dolusu “sittir lan” diyemezsin. Savaş çıkar.
Diplomat “yağmur yağıyor” demez, diyemez.
“Dışarıda havanın güneşli olmayabileceği konusunda beliren ciddi kuşkularımın artık kesinlik kazanma aşamasına geçmiş bulunduğu kanımı güçlendirecek veriler elde etmiş durumda olduğumu bildirmek gereğini duymaktayım” der.
Diplomat, yaşayacağı ve çalışacağı şehri ve ülkeyi seçemez, gönderildiği yere gider, uygun görüldüğü kadar kalır.
Çoluğu çocuğu da on iki yılda sekiz okul değiştirerek perişan olur, çoğu zaman Türkçe’yi bile doğru dürüst öğrenemez.
Diplomat, büyükelçi maaşlarımız bile dandik kaldığından, “aileden varlıklı” olmak zorundadır ayrıca... Karısı zengin olursa, eh o da iyidir.
Ya da “halı getirip götürmek” falan gibi “yan işlere tevessül” edecektir, işçilerimizin sucuk pastırma götürmeleri gibi...
Diplomat herkesle arkadaşlık edemez, o ülkenin gizli servisine yakalanmadan kolay kolay zamparalık bile edemez.
Diplomat kokteyllere ve yemeklere gitmemezlik de edemez, kendisi bunları vermemezlik de edemez. Diplomat, akşam evine gelince şöyle ayağını uzatıp oturamaz.
Diplomatın özel hayatı yoktur, kendi başına bir kimliği de yoktur, devlet çarkının herhangi bir dişlisidir yalnızca.
Al işte örnek: Yalnız sınıf arkadaşım değil, aynı zamanda sıra arkadaşım 268 Ahmet Ferit Ülker, Kişinev’e atanmış.
Kişinev neresi ulan? Moldova’nın başkentiymiş. Ben olsam çoktan basmıştım istifayı ihtiyar...
Kulağıma geldiğine göre, Recep Peker’in torunu Recep Peker de Yeni Zelanda’daymış, uçakla yirmi altı saat.
Ünal Çeviköz’e de ateş etmişlerdi Bağdat’ta...
Şimdi anladınız mı sevgili okul arkadaşlarım, niçin “hariciyeye” girmedim?
Haa, o zaman, arkamdan, yolunu bile bilmediğim bakanlığınızın yılını ayını gününü bile bilmediğim “sınavında çaktı da giremedi” diye dedikodu çıkarmayın. Alın memur maaşınızı, emekliliğinizi bekleyin, Anadolu Kulübü’nün briç masaları da sizleri bekliyor, mes chers amis! Devletimizin sahibi aslan bürokrasi...
Not: Oylarınızı da CHP’ye vermeyi unutmayın oğlum, sizin partiniz.
Ben işçi emeklisiyim, bana uymaz.
Bu yazı 1,521 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
19 Ağustos 2009
Öyle olmayacak Tarhan Bey
-
3 Ekim 2008
Alman oğlu Alman
-
16 Ağustos 2008
Solculuk bile yapılır
-
14 Ağustos 2008
Frikik istiyorlar!
-
30 Temmuz 2008
Cirmi kadar yer yakar
-
14 Temmuz 2008
Bizim oğlan okumasın, dersaneci olsun
-
12 Temmuz 2008
Sıcakta serin yazı
-
5 Temmuz 2008
Kendini genel başkan sanan genel başkan
-
28 Haziran 2008
Korporatizm
-
27 Haziran 2008
Bu, gazetecilik değildir
-
13 Haziran 2008
Tekniğini merak ettim
-
11 Haziran 2008
Devr-i saadet
-
1 Haziran 2008
Memleket mazbut, lakin matbuat...
-
28 Mayıs 2008
Orada serbest
-
26 Mayıs 2008
Panpan est un pantin, Zizi est une poupee
-
25 Mayıs 2008
Psikolojik iç savaş
-
24 Mayıs 2008
Aslında ödleri patlıyor
-
21 Mayıs 2008
Lahındayk
-
19 Mayıs 2008
Sieg heil!
-
18 Mayıs 2008
Futbolcu aydınlar
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle