En Sıcak Konular
Star
Mehmet Altan
0 0 0000
Çene altı
Sürpriz olmadı...
Zaten sürpriz de beklenmiyordu.
AK Parti - MHP ittifakı, daha önce de öngörüldüğü biçimde anayasanın iki maddesindeki değişikliği gerçekleştirdi...
Süreç henüz bitmiş değil ama Yasama bacağındaki işlem tamamlanmış bulunuyor. Bu gelişme, türban yasağının kaldırılması için önemli bir adım olarak kabul edilse de farklı ama akılcı ve çarpıcı yorumlar da söz konusu...
***
Bunlardan en önemlisi dünkü Star’da da yer alan Yargıtay Onursal Başkanı ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Sami Selçuk’a ait. Sami Selçuk, Türk hukuksal mevzuatında fiili bir türban yasağının olmadığını, hukuksal mevzuatı dipli köşeli tarayarak ispatlıyor. Bu yasağın aslında tamamen ‘sanal’ bir yasak olduğunu vurguluyor.
Sami Selçuk’a göre Anayasa’daki ve daha sonra yapılacak olan YÖK Yasası’ndaki değişiklikler yürürlüğe girerse, bu ‘gerçek bir yasak’a geçiş anlamına gelecek.
Sami Selçuk, bu tehlikeye şöyle dikkat çekiyor:
‘Başörtüsü/türban’ tanımlandı. Bu sera ürünü, hukukça sindirilmesi olanaksız bu yapay tanım, öneriye dönüştü, Yüksek Öğretim Kurumu Yasası’nın (YÖKY) ek 17. maddesine iliştirildi. Bu öneri de TBMM Anayasa Komisyonu’nca benimsendi. Eğer, bu tanım yasalaşırsa, ‘sanal yasak’ olan ‘gerçek yasak’ basamağına inecek.’
Yargıtay Onursal Başkanı, kendi hukuksal argümanlarının ciddiyetle ele alması halinde YÖK’ün, Türkiye’yi bu sanal yasaktan kurtarabileceğini söylemekte...
***
Ama bir de ‘sanal yasak’tan ‘gerçek yasağa’ gerilemenin altında çok başka ‘niyetler’ olduğunu söyleyen yorumcular da var...
Örneğin Sabah’ta ‘MHP-AKP İttifakının Anatomisi’ başlıklı yazısında Hasan Bülent Kahraman, sanal yasaktan gerçek yasağa gerileme şeklindeki formülasyonun statükonun bir ‘Ali Cengiz oyunu’ olduğunu iddia ediyordu.
Bu iddiasının altındaki mantığı da şöyle sergilemekteydi:
‘Şimdi tam da çetelerin ortaya çıkarıldığı bir dönemde MHP ansızın verdiği bir kararla türbanın kaldırılması için AKP’yle bir ittifak yapıyor. MHP-AKP ittifakın liberal çevrelerde dehşet duyguları yarattığı, en azından bazı öğretim üyelerinin açtığı imza kampanyasından liberal isimlerin uzak durmasıyla anlaşılıyor . Çünkü sorun, başta belirttiğim yerde düğümleniyor: ittifak, liberal bir çerçeve yaratmak için değil daha otoriter bir çerçeve kurmak içindir. Dolayısıyla da şu soru zihinleri kurcalamaya başlıyor: MHP bu tavize ve hamleye mukabil ne elde etti?
Bu soruyu yanıtlamak için gene aynı karineyi kullanalım: önerilen yasayla türban yasaklanmakta ve askerin de kabul ettiği başörtüsü-geleneksel uygulamaya geçilmektedir. Bu kritik bir düğüm noktasıdır. İslam-şehir-siyaset ilişkisi bu noktada bizzat AKP tarafından kırılmaktadır ve ordunun önermelerine yakın bir çizgiye gelindiği işaret edilmektedir.
O zaman akıl yürütmenin gerisi kendiliğinden gelebilir. Çeteler konusunda alınan tavizlerden söz edilebilir. Yani AKP bundan böyle AB, Ermeni, Kürt, 301 sorunlarında herhalde daha çekingen davranacak, hevessiz olacaktır ki, bu tavrı en azından iki yıl önceden başlamıştır. Bundan sonrası o tutumun pekiştirilmesidir. Bir başka şekilde söyleyeyim: her halde artık Türkiye’de liberaldemokratik bir açılım büsbütün geriye gidecektir. Muhazafakar demokratlıktan otoriter demokratlığa dediğim şey budur. Zaten anayasa değişikliğini rafa kaldırmış olan bir AKP’nin başka bir tutum içine gireceğini iddia etmek de çok zor değil midir?’
***
Türban süreci tamamlanmadan AK Parti’nin yukarıdaki eleştiri parantezini de ciddiyetle değerlendirmesi, şüphesiz en fazla kendisine yarar sağlayacak.
Demokrasiden ve evrensel hukuktan uzaklaşmanın bir siyasi partiye kazandıracağı hiçbir şey yok çünkü bu ülkede.
Bu yazı 1,009 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Oku bakayım...
-
16 Ağustos 2008
Beş yıl önce neredeydiniz?
-
14 Ağustos 2008
Ahmedinejad’la...
-
12 Ağustos 2008
Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
-
31 Temmuz 2008
‘Kapatma ama hırpala..’
-
14 Temmuz 2008
MİT’in Ergenekon listesi...
-
12 Temmuz 2008
İran savaşı yaklaşıyor mu?
-
10 Temmuz 2008
Ölümün askerleri
-
8 Temmuz 2008
Öksüz Çocuk Eldiveni...
-
5 Temmuz 2008
Dağbaşı
-
28 Haziran 2008
Bir Türk neye bedel?
-
26 Haziran 2008
Türkiye-Almanya
-
21 Haziran 2008
‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
-
13 Haziran 2008
Gerçekten cevap bu mu?
-
11 Haziran 2008
Askeri sopa ile özen...
-
2 Haziran 2008
Elitist mi, kitlesel mi?
-
1 Haziran 2008
Sizi muhatabınız belirler...
-
28 Mayıs 2008
Sivas’ın doğusu...
-
25 Mayıs 2008
Danıştay ne karar verecek?
-
24 Mayıs 2008
Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle