En Sıcak Konular

Yusuf Kaplan
Yeni Şafak

Yusuf Kaplan
0 0 0000

“Kuralları biz belirleriz; size uy/u/mak düşüyor”



Başörtüsü yasağının hiçbir vicdanî ve insanî gerekçesi yok. Başörtüsü yasağının biri görünen, diğeri de görünmeyen iki temel gerekçesi var.

Birincisi şu: Toplumun İslâmî kimlikleri ve duyarlıkları öne çıkan bir kesimini sindirmeye dönük bir baskı uygulamasıdır bu yasak. İdeolojik ve siyasî gerekçelerle uygulanan bir yasaklamadır bu.

Başörtüsü yasağının görünmeyen ama asıl gerekçesi, spesifik olarak başörtülülerin, genelde ise İslâmî duyarlıklı kesimlerin kültür, sanat, düşünce, siyaset, toplum, hukuk ve ekonomi alanında İslâmî iddialara dayalı olarak ülkenin kaderinin belirlenmesinin önlenmesidir.

Oysa yasağı uygulayanların ve savunanların öne sürdüğü en temel paranoyalardan biri başörtülülerin başı örtülü olmayanları etkileyebileceği ve onların da bir kısmının bile olsa başlarını örtmelerine neden olabileceği üküntüsüdür.

Bu iddia, bütünüyle hayalî ve aynı zamanda da insafsızca ve vicdansızca bir iddiadır. Onbinlerce öğrencinin üniversitede okuma özgürlüğü, kamusal hayata katılma özgürlüğü yok edilirken başı açıkların da başlarını örtmeye başlayacağı gibi bir iddiada bulunmak, gerçekten büyük bir vicdansızlık örneğidir; insan haklarının temel ilkelerinin hiçe sayılmasıdır.

Bunları söyleyince, tam anlamıyla ürkütücü ve totaliter bir söylem geliştiriliyor: "Kuralları biz koyuyoruz, siz de uyacaksınız. Sizin başörtülüler ve İslâmî iddia sahipleri olarak kuralları belirleme yetkiniz yok. Siz, ya bu kurallara uyacaksınız ya da bu ülkeyi terkedeceksiniz", deniyor, denmeye çalışılıyor. Bu mantık, ilkel ve tehlikeli bir mantıktır.

* * *

"Ekşi Sözlük: Paganografik Çöplük ve Sanal Şiddet" Başlıklı Yazıya Tekziptir

Gazetenizin 04.12.2007 tarihli baskısında yazarınız Yusuf Kaplan tarafından müvekkil şirketin internet sitesi hakkında yazılan "Ekşi Sözlük: Paganografik Çöplük ve Sanal Şiddet" başlıklı makalesine müvekkil site hakkında gerçeğe aykırı bilgi ve ithamlar ve hakaretamiz ifadeler mevcut olduğundan 5187 Sayılı Basın Kanunu'nun 14. Md. gereği düzeltme ve cevap hakkımız doğmuş olup, bu nedenle aşağıda yer alan cevap metninin usulune uygun olarak yayınlanmasını talep ederim:

Yusuf Kaplan 04.12.2007 tarihli yazısında "Ekşi Sözlük" olarak bilinen müvekkil internet sitesini, "yüzsüz" olarak tabir ettiği yazarları tarafından her şeyin fütursuzca dile getirildiği, sanal şiddet uygulanan ve neticesinde de hiç bir hukuki yaptırımla karşılaşlmayan bayağı bir ortam, bir sanal çöplük olarak nitelendirmiştir.

Ekşi Sözlük, yayına başladığı 1999 yılından bugüne İnternet kullanıcılarının çoğu tarafından bilinen, takip edilen, tannmış ve markalaşmış, yaklaşık yüzbin yazarı bulunan ve şikayetlerin incelenmesi bakımından Türkiye'nin en düzgün çalışan İnternet sitelerinden biridir.

Türkiye'de mevcut düzenlemelerin tamamı İnternet ortamını da kapsamakta olup, bugüne kadar bu konuda herhangi bir boşluk bulunmamaktaydı. Yeni yürürlüğe giren 5651 Sayılı Kanun ise İnternet ortamındaki yayınlarla ilgili uygulanacak prosedürleri belirlemiş ve tek elden takip edilmesini sağlamıştır. Bugüne kadar iki kere mahkeme tarafından haksız ve orantısız olarak yayını durdurulmuş bir site hakkında herhenagi bir hukuki yaptırım olmadığını iddia edebilmek bilgisizlikten ziyade, yazarın okurlarını yanlış yönlendirmek istemesinden kaynaklanmaktadır. Yazarın Ekşi Sözlük'ü hukukun diş geçiremediği ve bu nedenle her türlü müdahalenin mübah olduğu bir hedef gibi gösterme çabası, hatta bazı yazarları hedef göstermesi eminiz ki okurlarca ciddiye alınmayacaktır.

Ekşi Sözlük, herhangi bir mahkeme kararı veya yaptırımı beklemeksizin, siteden kolaylıkla ulaşılabilen iletişim kanallarından kendisini iletilen her türlü şikayeti hukuk danışmanlarına inceletmekte ve hukuka aykırı içerik tespit edildiği takdirde derhal kaldırılmaktadır. Bu çerçevede belirtmek gereir ki, gazaetnizde yayınlanan Yusuf Kaplan bu cevap metnine konu yazısı Ekşi Sözlük'te yazılmış olsaydı, farkedildiği veya şikayet geldiği takdirde hukuka aykırı bulunarak silinmiş olurdu. Yazarın bu denli ağır ithamlar içeren bir yazıyla Ekşi Sözlük'ü "sınırsızca" yazı yazabilmesiyle suçlaması en hafif tabiriyle çelişkidir.

Yazılan makalede müvekkil site yazarlarına ve takipçilerine açıkça hakaret edilmekte ve sırf yazarlarla aynı doğrultuda olmayan fikirlerini, eleştirilerini özgürce dile getirdikleri için sapkın olarak nitelendirilmektedir. Bu kabul edilemez bir baskıcı anlayıştı. Ekşi Sözlük, hukuka aykırı olmayan bir yazıyı içeriği farklı görüşten insanlarca sindirelemediği gerekçesiyle hiç bir zaman kaldırmamıştır, kaldırmayacaktır.

Ekşi Sözlük'ün itibarını lekeleme amaçlı, hakaret, aşağılama ve asılsız iddilar içeren ifadelerin müvekkilimi yansıtmadığı kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Eşki Teknoloji ve Bilişim Ltd Şti Vekili Avukat Başak Purut



Bu yazı 1,254 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Temmuz 2008 Ergenekon'la “dolmuşa bindirilmediğimizden” emin miyiz?
    • 21 Temmuz 2008 Televizyonu dönüştürmek ve dil kurmak
    • 14 Temmuz 2008 Medya, nasıl seküler 'kilise'lere dönüştü?
    • 27 Haziran 2008 Travma ve yok oluş süreci
    • 27 Haziran 2008 Travma ve yok oluş süreci
    • 26 Mayıs 2008 Küresel İngiliz hâkimiyetine doğru (mu?)
    • 19 Mayıs 2008 İngilizlere dikkat!
    • 28 Nisan 2008 Laikçilik zırhıyla Türkiye'yi satıyorlar!
    • 25 Nisan 2008 Medeniyet yoksa, medîne de, din de yok olur
    • 18 Nisan 2008 Peygamberî çağ/rı
    • 24 Mart 2008 Çağa tanıklık, peygamberî soluk ve öncü varoluş kuşağı (2)
    • 17 Mart 2008 Türkiye bağımsızsa, Türkiye'yi bağlayan şey ne öyleyse?
    • 14 Mart 2008 Yalıtılmış masal perdesinden ruhsuz heykeller yapmak
    • 10 Mart 2008 "32. Gün"ün yaptığı şey televizyonculuk mu?
    • 3 Mart 2008 Aydınlanma mı dediniz? Peki, nerede Kant'ınız, Diderot'nuz, Voltaire'iniz?
    • 25 Şubat 2008 Kurumları kezzapladık, şimdi sıra insanlarda mı?
    • 18 Şubat 2008 Konya modeli
    • 15 Şubat 2008 Türkiye neden durdurulmalı; ama durdurulamaz?
    • 11 Şubat 2008 'Medya terörü' derhal durdurulmalı!
    • 4 Şubat 2008 21. yüzyılı "Türkiye" başlatacak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,124 µs