En Sıcak Konular
Star
Mehmet Altan
0 0 0000
Mısır potpurisi...
Siz bu yazıyı okurken ben Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Mısır gezisinde olacağım...
***
Mısır...
Oraya ilk kez Mayıs 2006’da gittim.
‘Orası’ Mısır sayılır mıydı, bilmiyordum...
Şöyle yazıyordum: ‘Sharm El Sheikh denizaltı dünyalarını yeryüzünün kargaşasına tercih eden derin dalgıçların uzun zamandır Kabe’siydi.
Sharm El Sheikh Sina yarımadasının Kızıldeniz ile koklaştığı noktada...
Üstü çöl, altı derya bir durum...
Kızıldeniz’e dalmaya gelenlerin telaffuz ettiği bu coğrafya daha sonra Mısır’daki Müslüman Kardeşler terörünün sık sık hedefi haline gelerek ününü iyice artırdı.
Yaşamı seyahatlerle anlamlandıran yeryüzü turistlerinin tercih ettiği yer olmanın sınırlarını da aşarak, belki buraları hiç göremeyecek olan yığınların da lügatine girdi.
Şimdi de burada Dünya Ekonomik Forumu yapılmakta... Bizler de, bu Forum’daki Başbakan, bakanlar ve bürokratların oluşturduğu Türk Heyeti’nin yoğun temas trafiğini izlemek için buraya geldik. Buradan da Cezayir’e geçeceğiz.’
***
‘Orası’ Mısır mıydı?
Esas cevabımı Şubat 2007 yılında, yolum bu kez 12. Abant Toplantısı nedeniyle Kahire’ye düşünce verdim.
Şöyle yazıyordum:
‘Galiba benim için Mısır demek...
Kahire demek.
Lawrence Durell’ın...
‘İskenderiye Üçlemesi’ne rağmen...
İskenderiye bile değil.
Piramitler... Nil... Luksor...
Luksor’daki Kış Bahçesi...
Bunlar beni ilgilendirmiyor.
Aklımdaki Mısır imajı Kahire’nin kendisi...
Gidenler ne anlatıyor?
Kalabalık...
Pis...
Yankesicilik...
Ben ise...
Kaotik...
Karmaşık...
Yabancı bir kent düşlüyorum...
Nobelli Necip Mahfuz’un kahvesi gibi bir kent...’
***
Peki, Kahire nasıl bir yerdi?
Beklediğimi bulmuş muydum?
El cevap:
‘Uyanır uyanmaz cam kenarına seğirtiyorum...
Nil’e bakmaya...
Ağlarını toplayan tek bir balıkçı...
Öylesine salınan tek bir kuş görüyorum...
Beş bin yıllık piramitleri...
Tarihi bilinmeyen Keops’u...
Buranın yakın tarihinin ve modernleşmesinin sıfır noktası sayılan Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camii...
Sarayı...’
***
‘Kahire...
Hemen...
Tanınması kolay olmayan bir kent...
Burası için...
Belki de söyleyebileceğim ilk kelime...
‘Usul’ olabilir...
Evet, Kahire usul bir kent...
Yoksulluk...
Ve yoksul kitlelerin yeni adresi gibi duran Müslümanlık.
Sokak sizin Müslüman olduğunuzu öğrenince...
Hemen büyük bir iştiyakla size özel kulüp üyesi muamelesi yapıyorlar...
Din, sokağın ortak referansı...
Ama Müslümanlar için...
Çünkü Mısır’da nüfusun yüzde 20’si Hıristiyan...’
***
Kahire ile halvet olamadık...
Yarenlik çok kısa sürdü...
Hatta kente kısa bir not bile bıraktım:
‘Yarın sabah yeniden Nil’e bakamayacağım...
Ne balıkçıya...
Ne de tembellik eden kuşa...
Çünkü...
Dönüyorum.’
***
Şimdi kısa bir süre için de olsa gene gidiyorum.
Bakalım karşımıza nasıl bir Kahire çıkacak?
Doğrusu meraklanıyorum...
Sizde de aynı merakı görürsem tabii ki seve seve anlatırım...
Ama...
Tabii dönüşte.
Bu yazı 1,173 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Oku bakayım...
-
16 Ağustos 2008
Beş yıl önce neredeydiniz?
-
14 Ağustos 2008
Ahmedinejad’la...
-
12 Ağustos 2008
Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
-
31 Temmuz 2008
‘Kapatma ama hırpala..’
-
14 Temmuz 2008
MİT’in Ergenekon listesi...
-
12 Temmuz 2008
İran savaşı yaklaşıyor mu?
-
10 Temmuz 2008
Ölümün askerleri
-
8 Temmuz 2008
Öksüz Çocuk Eldiveni...
-
5 Temmuz 2008
Dağbaşı
-
28 Haziran 2008
Bir Türk neye bedel?
-
26 Haziran 2008
Türkiye-Almanya
-
21 Haziran 2008
‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
-
13 Haziran 2008
Gerçekten cevap bu mu?
-
11 Haziran 2008
Askeri sopa ile özen...
-
2 Haziran 2008
Elitist mi, kitlesel mi?
-
1 Haziran 2008
Sizi muhatabınız belirler...
-
28 Mayıs 2008
Sivas’ın doğusu...
-
25 Mayıs 2008
Danıştay ne karar verecek?
-
24 Mayıs 2008
Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle