En Sıcak Konular

Hasan Karakaya
Vakit

Hasan Karakaya
0 0 0000

“Taklit”ler hiçbir zaman “asıl” olamazlar!



Herhalde sizlerin de dikkatinizi çekmiş olmalıdır; son birkaç gündür "Yılbaşı kutlamalarının İslâm'la bir ilgisinin olmadığını" yazıyor ve üstüne basa basa "Yılbaşı kutlamaları İslâm'a aykırı" diyoruz...

Bugünkü birinci sayfamızda da, "Kamusal alanda içki ve dansöz" şeklinde bir başlık var... Bu başlıkla anlatmak istediğimiz şu: "İslâm'ın simgesi" olduğu için "kamusal alan"a giremeyen, "yasadışı bir yasak"la kamusal alandan dışlanan ve hatta yine "yasadışı bir zorbalık"la başlardan çıkarılmak istenen "başörtüsü", nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede horlanır, aşağılanır ve dışlanırken; şu garabete bakın ki, "içki ve dansöz" baştacı...
İşte bu "yaman çelişki"ye dikkat çekmek istedik kaç gündür!.. İnsanımızı; "haram"dan, "günah"tan korumaya çalışıyoruz... "Yılbaşı" adı altında yapılan "kutlama"ların hem "insanımız", hem "inancımız" ve hem de "kültürümüz" ile bir ilgisinin olmadığını söylemeye çalışıyoruz!..
Öyle ya; "millî bir gazete" olarak, "milletin özü ve sözü" olan bir gazete olarak; bizim böyle bir "misyon"umuz var... İnsanımıza "uyarı"da bulunmak, bizim görevimiz!..
Çünkü Vakit; insanımızın "yozlaşma"sına ve "kokuşma"sına karşıdır!..
Çünkü Vakit, kendi "rota"sını çizemeyen milletlerin, başka milletlerin "pota"sında erimeye mahkûm olduğunun bilincindedir!..
Evet, Vakit, bu ülkenin "din"inin, "dil"inin, "kültür"ünün ve "değer"lerinin savunucusudur... Bilir ki; "din, dil, kültür ve değer"lerini yitiren "zevk" peşinde koşan bir millet, başka milletlere "peyk" olur!..
YILBAŞI KILIFLI NOEL POMPALAMALARI
Vakit'i aşağılamak, insanların gözünden düşürmek ve dolayısıyla Vakit'in etkisini zayıflatmak için boynumuza çeşitli "yafta"lar asan, insanlarımızı "safsata"larla aldatmak isteyen gazeteler ve bazı mahfiller ise, "hayır" diyorlar; "Hayır, yılbaşı kutlamalarının Noel'le bir ilgisi yok!.. Biz, 2007'nin gidişini, 2008'in gelişini kutluyoruz..."
Ardından da ekliyorlar:
Noel "dinsel"dir, yılbaşı ise "evrensel"
Öyle mi acaba?..
Öncelikle belirtelim ki;
Bütün "gelenek ve görenek"lerin temelinde "dinsellik" vardır!.. "Dinsel kökenli" bir davranışın; "evrensel" hâle gelmesi veya öyle kabul edilmesi, onun "dinsel kökenli" olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz!..
Bunu kavrayabilmek için de, "allâme" olmaya gerek yok!.. Elinin altında "ansiklopedi" veya "bilgisayar" bulunanlar, bir parmak dokunuşuyla bu "bilgi"ye ulaşabilirler!..
Ansiklopedi veya internette görürler ki; her toplumun, "kendine has" bir yılbaşı kutlaması vardır!..
Meselâ;
Tarihte "ilk yeni yıl kutlaması" yapan millet, bundan 4 bin yıl önce yaşayan "Babiller" olmuştur!..
Mısırlılar; "topraklarına hayat verdiği inancıyla, kutsal saydıkları" Nil Nehri'nin taştığı Eylül ayında kutlamışlar yeni yılı!..
Çinliler, en büyük ulusal bayram olarak kabul ettikleri "Bahar Bayramı"nda, "tanrılarına adak" adar, kötü ruhları evlerinden uzaklaştırmak için "tütsü" yakarlarmış!..
Nüfusunun yüzde 90'ını Budizm ve Şintoizm mensuplarının oluşturduğu Japonya'da, yeni yılın son büyük gününde "Oshogatsu Festivali" düzenlenir ve bu da "dinsel bir bayram" havası içinde geçermiş!..
İrlandalılar, yeni yıl olan 31 Ekim'deki "Samhain Günü"nde, hem atalarına saygılarını sunmak ve hem de "ekin"lerini büyüten "güneş"i uğurlamak için "ateşler yakarak" etrafında dans ederlermiş!..
İskoçya'da, geleneksel yeni yıl festivali olan "Hagmonay"da; "ateş"ler yakılır, "meşale"lerle dolaşılırmış!..
Bunun gibi, sayısız örnek!..
Görüldüğü gibi;
"Suya girme"nin de, "ateş yakıp, etrafında dans etme"nin de temelinde, ülkeden ülkeye değişen "dinî inanç"lar vardır!..
YILBAŞI EVRENSEL DEĞİL, DİNSEL
Bunlar da gösteriyor ki;
Yılbaşı kutlamaları "evrensel" değil, "dinsel"dir!..
Peki, "Türkiye'deki kutlamalar"ın temelinde ne var?.. Türk halkı "hangi inanca" mensuptur ve "hangi gelenek-görenek" doğrultusunda kutlamaktadır "yılbaşı"nı?..
Vakit, geçtiğimiz hafta boyu, işte bu "yozlaşma"ya, bu "kokuşma"ya ve bu "çürüme"ye dikkat çekti!..
Evet, "Vakit Yayın Kurulu" olarak, geçen hafta insanımıza yutturulmaya çalışılan bu "zoka"ya dikkat çekmeye çalıştık ve bu "tehlike"yi de manşetlerimizde yansıttık!..
Nitekim, gelen "fotoğraf"lar ve televizyonlarda izlediğimiz "görüntü"ler; tehlikenin, "soyut" olma hâlini de aşıp, "somut" olmaya doğru gittiğinin düşündürücü örnekleriyle doluydu!..
"Noel Baba" kıyafetleri!..
"Çam süsleme"ler!..
"Çam" tepesine veya "hindi" boynuna "çan" asmalar!..
"Yeni yılı suda karşılama"lar!..
"Ateş etrafında dans"lar!..
Peki, sormak gerekmez mi şimdi; bunların hangisi "evrensel"dir?.. Tam aksine; biraz önce örneklerini sunduğumuz gibi, bu kutlama çeşitlerinin tamamı "dinsel kökenli"dir!..
Ama, hiçbirisi de "İslâm kökenli" değil!.. Çünkü İslâm'da, "içki, kumar ve fuhuş" haram!..
Dolayısıyla, bunların hepsinin "ortak yansıması" olan "yılbaşı kutlamaları"na, bizim dinimizde cevaz yok... Nitekim, Diyanet'in "Cuma hutbeleri"nde de; bu gerçek, "açık, net ve cesur" bir şekilde dile getirildi!..
O halde, sormak gerekir:
Nüfus cüzdanlarında "Müslüman" yazan insanlar, "İslâm dışı bir eğlence"yi, "hangi dinin ölçüleri"ne göre tertip ettiler?..
"Çam'a çorap asma ve çan bağlama" ya da "Noel Baba kıyafeti"ne bürünme veya "ateş etrafında dans!.. Yeni yılı suyun içinde karşılama" gibi eğlence türleri, "Hıristiyanlık" ve "Budizm" inancının tezahürleri değil midir?..
Bunun neresi "evrensel"dir?.. Bunun neresi "çağdaşlık"tır?.. Bunun neresi "uygarlık"tır?..
"ROTA"SINI ŞAŞIRANLAR "POTA"DA ERİRLER!
Hem "çağdaş" olduğunuzu iddia edecek, "ağaca çaput" bağlayan genç kızları "cehalet" ve "hurafecilik"le suçlayacaksınız, hem de M.S. 325 yılında yaşayan Piskopos St. Nicholas'tan kalma bir "hurafe"yi aynen yaşatacaksınız!.. "Telli Baba"dan medet ummak "gericilik" olacak, "Noel Baba"dan hediye beklemek "ilericilik" öyle mi?!?
"Asr-ı Saadet" dönemini örnek almak isteyen insanları "irticacılık"la suçlayıp, neredeyse "nefes alma hakkı" tanımayacaksınız, ama "Noel Baba hurafesi"ni bir "çağdaşlık ölçüsü" olarak habire pompalayacak ve sonra da; büyük bir yüzsüzlükle, "Yılbaşı'nın, Noel'le ne alâkası var?" diyeceksiniz!..
İşte bu, "yozlaşmanın tavana vurması"dır!.. İşte bu, "kokuşma"nın ta kendisidir!..
Milletler, işte böyle "yok" olurlar!..
"Kendi rotası"nı şaşıran ve başka milletleri "taklit" edip, onlara "özenen"ler, önce başka milletlerin "potası"na girerler, sonra da, tarih sahnesinden silinirler!..
Zira, "asıl"ın yerini, hiçbir "taklit" tutamaz!.. Taklitler, sadece "benzer"ler, ama hiçbir zaman "asıl" olamazlar!..
Vakit'in; gerek yayın hayatına atıldığından bu yana, gerekse son bir haftadır dikkat çekmeye çalıştığı "tehlike", işte budur!..
Vakit, bu olaydaki "şu an"ı değil, "bugünden ötesi"ni göstermeye çalışıyor... Biliyoruz ki; bu kutlamaların bir amacı da, "tüketim sektörüne müşteri" kazandırmak ve böylece, alın terlerini bu "çark"ta öğütüp, "rant" sağlamaktır!..
"Kapitalizm"in öteden beri değişmez bir taktiğidir bu!..
Ne var ki; olayın bu boyutu, "Buz dağının görünen kısmı"dır ve asıl büyük tehlike, "dipte/derinlerde"dir!..
Bu "propaganda" ve "manipülasyon"larla; özelde insanımız, genelde tüm insanlık hızlı bir "değişim ve dönüşüm" yaşamakta, adeta "insanlık"tan çıkmaktadır!..
Bir "insan" olarak, kendimize şunu sormalıyız:
Çocuklarımız; "kar-kış, dağ-bayır" demeden "terörist"lerle boğuşurken, Irak ve Filistin'deki "Müslüman" kardeşlerimiz hemen her gün "işkence ve tecavüz"lere maruz kalırken, kardeş Pakistan'daki "suikast ve cinayet"ler bütün ülkeye yayılma eğilimi gösterirken... Kısacası; "kan ve gözyaşı sadece İslâm toprakları"nı yakıp kavururken; o "ceset"lere ve "yardım çığlıkları"na bakıp, "vur patlasın, çal oynasın" dans etmek, piste fırlayıp tepinmek veya "alkol" zıkkımlanmak, "insanlık" mıdır?..
"Çağdaşlık" mıdır bu?..
Yoksa, "uygarlık" mı?..
İşte budur asıl tehlike!..
Maalesef; insanımız da, bu "rota"ya sokuldu!.. Oysa, gayet net ve tarihen de sabittir ki; "kendi rotalarında" yürüyemeyen ülkeler, "başkalarının potalarında" erimeye mahkûmdurlar!..
Vakit'in, "öz" itibariyle söylemeye çalıştığı söz, işte budur!..
VAKİT, BU ÜLKENİN SESİ
Kim, hangi "pencere"den bakarsa baksın... Kim, hangi "kulvar"da görürse görsün... İster "dinci" desin, ister "fanatik" veya "aşırı İslâmcı"... Biz "yerli"yiz... Biz "bu ülke ve bu ülkenin insanları" için varız... “Türkiye” için varız... İnsanımızın “yozlaşmaması”, insanımızın "kokuşmaması" ve insanımızın "çürümemesi" için varız!..
Bizi "kendi arzuladıkları yerler"de gören ve gösterenler, aslında kendi "yaban"lıklarını, kendi "yabancı"lıklarını, kendi "halk düşmanlıkları"nı ve kendi "din" karşıtlıklarını örtmeye, gizlemeye çalışmaktadırlar!..
Onlar ne derlerse desinler, Vakit bu "ülke"yi, bu "millet"i ve bu milletin "inanç ve değer"lerini savunmaya devam edecektir!.. Hem de, "saldırı"lara rağmen!..
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...


Bu yazı 1,534 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 CHP’nin asıl derdi, halktan kopukluk!
    • 16 Ağustos 2008 Kur’an Kursu’na düşman... Rusya’ya danışman!
    • 14 Ağustos 2008 28 Şubat sürüyor... Yoksa Kıvrıkoğlu haklı mıydı?
    • 14 Temmuz 2008 “General” olunabilir... Ama “adam”lık, zor iş!
    • 12 Temmuz 2008 “Darbe girişimleri” yetmediyse “suikast” verelim!
    • 21 Haziran 2008 “Sahtekâr kahpe”lere mahkeme tescilli cevabımdır
    • 13 Haziran 2008 Onlara dokunan yok... Millete gelince, vur abalıya!
    • 12 Haziran 2008 Onlar için “millet”in hiç önemi yok!
    • 1 Haziran 2008 Kamuoyu CHP’den açık bir özür bekliyor
    • 28 Mayıs 2008 Tarassut Köpeği işbaşında... Mı acaba?!?
    • 25 Mayıs 2008 Bu işlerde Mason parmağı var mı, yok mu?
    • 24 Mayıs 2008 “Teslis”leri boşverin, gelin “tesis”leri gezelim!
    • 21 Mayıs 2008 Bu millet, CHP’yi niye iktidar yapmıyor!
    • 14 Mayıs 2008 İsimleri yerli, cisimleri yabancı ünlüler!
    • 9 Mayıs 2008 Böyle bir Yargı'ya; gel de güven, güvenebilirsen!
    • 8 Mayıs 2008 Mutlu’yum... Mutlu’sun!.. Mutlu’lar!.. Zafer Mutlu’lar!
    • 7 Mayıs 2008 Kurt’ta bahane, Savcı’da delil (!) bitmez!
    • 6 Mayıs 2008 “Haneye tecavüz”ün adı “gazetecilik” olmuş!
    • 3 Mayıs 2008 Özgürlük ve demokrasi ya herkese, ya hiç kimseye!
    • 30 Nisan 2008 Sanki ikinci 28 Şubat... Hep aynı film!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,727 µs