En Sıcak Konular

Engin Ardıç
Sabah

Engin Ardıç
0 0 0000

Eski karnıyarıklar




Farkında mısınız, “eski bayramlar muhabbeti” artık kalmadı gibi... Hani şu “kayık salıncağa binerdik, tramvay üç kuruştu” numaraları...

Bunun gibi, eski ramazanlar, Direklerarası, kanto ve Karagöz muhabbetleri de bitti.

Bir kere, gerçekten eskileri hatırlayanlar artık ortalıktan çekildiler, öldüler gittiler. Benim çocukluğumda ortalıkta 1880 doğumlu adamlar dolaşırlardı, şimdi 1940 doğumlular moruk sayılıyorlar.

Buna koşut olarak televizyonda da “yaşmaklı feraceli dilberlerle fesli bastonlu kâtipler” numaraları pek görülmüyor.

Bırakın Amelya’yı, Peruz’u, Şamram’ı, Naşit’i falan, Dümbüllü İsmail ile Tevfik Efendi’yi seyretmiş kaç kişi kaldık yahu şunun şurasında?

Ayrıca bu bir “İstanbul nostaljisidir” ve gerçek İstanbullu’lar şu anda yirmide bir oranında falan bulunuyorlar ortalıkta. Bir Kayseri nostaljisi, bir Erzurum nostaljisi, bir Tekirdağ nostaljisi de doğmamıştır, çünkü oralar şehir değillerdi, oralılar da buraya gelmeye bakıyorlardı ilk fırsatta.

İkincisi ve daha da önemlisi, o Türkiye’nin, o İstanbul’un, evet çok daha dingin ve tenha, fakat “geri” olduğu artık iyice anlaşıldı.

Geri olana övgü ve özlem de ancak Kemalistler’in hıyar kesimiyle hepten azgın din yobazlarının erdemidir!

Tramvay on kuruştu, yüzde yüz zam gelip yirmi kuruşa çıktığı zaman çok bozulmuştum çünkü hemen hiçkimsenin arabası yoktu.

Bostancı’dan Bakırköy’e gitmek şimdiki gibi yarım saat değil bütün bir gündüz sürerdi ve gidilen yerde de “yatıya kalınırdı”... Aynı gün dönmek çok zordu.

“Yeni Hayat” şekerini (naneli var limonlu var) yüz paraya alırdım, ortası delikli iki buçuk kuruş, ona da yüzde yüz zam geldi, beş kuruşa çıktı da çok kızdım ama memlekette şeker sanayii yoktu ki, Ülker mülker... Tahtakale’de üretiliyordu o dandik şekerler...

Siz övgüler düzüldüğüne bakmayın, “bayram yeri” İstanbul’un çeşitli yerlerinde kurulup kaldırılan kelek bir kasaba eğlencesiydi.

Elektronik devriminin çocuklarına dönme dolaba binmenin keyfini anlatın da size uzaydan gelmiş gibi baksınlar...

Teknoloji gelişince yaşama biçimi de değişir.

Mendil, artık bayramda eli öpülen “haminnenin” verdiği bir armağan değil, Marks and Spencer’den paketle alınan bir “metadır”, hem de “puanla”, para bile vermeden.

Çünkü haminnemin zamanında kapitalizm yoktu, ne idüğü belirsiz bürokrat ekonomisi vardı.

Peynirin ve pastırmanın Mısır Çarşısı’ndan, böreğin Sarıyer’den, ıspanağın Feriköy’den, çileğin Arnavutköy’den, yoğurdun Kanlıca’dan, marulun Yedikule’den alındığı bir dönemdi o.

Kavunlarla karpuzları sedir altına sıralamayı, iyi suyu küpten maşrapayla içmeyi, yemeği de teldolapta saklamayı tercih ediyorsanız, özleyiniz bakalım.

Fakat çocuklara bayram kundurası ancak Sümerbank’tan alınır ha, başka yer yok.

Tıpkı bunun gibi, futbolda Leblebi Memet, Ekerbiçer, Lefter, Metin falan filan nostaljisinin de hiçbir anlamı yoktur, seksen değil kırk yıl önce bile futbolun ne kadar ilkel, ne kadar “durarak” oynandığını tasavvur edemezsiniz. (Kimilerinizin şu tasavvur kelimesinin anlamını da bilemeyeceği gibi.)

Ama siz toprak sahada top oynamayı seviyorsanız, “Atatürk sağ olsaydı edebiyatı” da yapacaksınız tabii.

Kimilerinin de “peygamber efendimizin asr-ı saadetine geri dönelim” edebiyatı yaptıkları gibi... Yani PKK’ya karşı F-16 değil ok ve yay kullanalım örneğin. Dağları bombalamak yerine hendek kazalım da müşrikler önüne gelince şaşırıp kalsınlar.

Ya da isterseniz döviz bulundurmak suç olsun, yurt dışına yılda bir kerecik çıkalım, her çıkışta iki yüz dolar alalım, gelirken de kaçak Nescafe getirelim, aslımıza dönelim! Bu arada işkencecilerimizi de bağışlayalım.

Bayramınız mübarek olsun efendim.




Bu yazı 1,210 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Ağustos 2009 Öyle olmayacak Tarhan Bey
    • 3 Ekim 2008 Alman oğlu Alman
    • 16 Ağustos 2008 Solculuk bile yapılır
    • 14 Ağustos 2008 Frikik istiyorlar!
    • 30 Temmuz 2008 Cirmi kadar yer yakar
    • 14 Temmuz 2008 Bizim oğlan okumasın, dersaneci olsun
    • 12 Temmuz 2008 Sıcakta serin yazı
    • 5 Temmuz 2008 Kendini genel başkan sanan genel başkan
    • 28 Haziran 2008 Korporatizm
    • 27 Haziran 2008 Bu, gazetecilik değildir
    • 13 Haziran 2008 Tekniğini merak ettim
    • 11 Haziran 2008 Devr-i saadet
    • 1 Haziran 2008 Memleket mazbut, lakin matbuat...
    • 28 Mayıs 2008 Orada serbest
    • 26 Mayıs 2008 Panpan est un pantin, Zizi est une poupee
    • 25 Mayıs 2008 Psikolojik iç savaş
    • 24 Mayıs 2008 Aslında ödleri patlıyor
    • 21 Mayıs 2008 Lahındayk
    • 19 Mayıs 2008 Sieg heil!
    • 18 Mayıs 2008 Futbolcu aydınlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,163 µs