En Sıcak Konular
Sabah
Engin Ardıç
0 0 0000
Piramitleri sen mi çaldın şerefsiz?
Bir televizyon kanalının bir sohbet programında yayınlanmış, kaçırmışım tabii: Youtube’den izledim.
Muhabir, “sokaktaki adamlara” soru soruyor. Soru, koftiden, kıtır bir soru. Kamera şakası gibi bir şey.
“Mısır piramitlerinin Türkiye’den kaçırıldığı açıklandı. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?”
Şaka, hüzün verici bir kakaya dönüşüyor... “Güvenlik önlemleri yetersiz” diyenler de var, “kanunların caydırıcı gücü arttırılmalı” diyen de... Hatta birisi “kanunların yıpratıcı olmasını” istiyor.
“Memlekette denetim mekanizmaları işlemiyor ki...” şeklinde yakınan da var.
Bunlar elbette bol “yani”li yanıtlar, halkımız bu “yani” kelimesini kullanmayı çok sever.
Fakat kamera karşısında olduklarının bilincinde, sözlerine dikkat etmişler, ikide bir “yani” demişler ama hiçkimse “anuğa koyum” lafını kullanmamış! Terbiyeli davranmışlar.
Birçok kişi, tarihi eserlerin yurt sınırları içinde kalmaları gerektiğini ısrarla belirtmiş.
“Tek kişinin işi olamaz, mutlaka bir şebekedir” diyen de çıkmış. Başka birisi “mutlaka gümrükte adamları vardır” demiş.
“Eserlerimize sahip çıkmayı bilmiyoruz” eleştirisi de yaygın.
“Bu ülkede herşey yolsuzluk üzerine kurulu” şeklinde yanıt veren bilinçli vatandaşlar da çıkmış.
Olgunca bir hanım, “piramitler diyorsunuz değil mi” diye sorup soruyu yanlış anlamadığını doğruladıktan sonra, olayı “çok çirkin bir gelişme” olarak nitelemiş. “Kaçırılmaması lazım” diyor.
Fakat bir başka vatandaş “yurt dışından yeni geldiğinden bu konuda bir şey söyleyemeyeceğini” belirtiyor.
“Sizce piramitler buradan Mısır’a nasıl taşınmış olabilir?” sorusuna, gençten bir adam, “mutlaka deniz yoluyla, başka yoldan mümkün değil” yanıtını vermiş.
Ne iş yaptığı sorulduğunda da, sıkı durun...
“Tarih öğretmeniyim” demiş!
Tarih öğretmeni...
Eskiden bunun fıkrası vardı. Fıkra gerçek olmuş.
Bir tarih öğretmeni öğrenciyi tahtaya kaldırıp “İstanbul’u kim aldı?” diye sorar... “Vallahi ben almadım hocam” yanıtına çok sinirlenip soluğu başöğretmenin yanında alır... Olayı anlatınca, başöğretmen “bu afacanlar böyledir hocam, alırlar, sonra da inkâr ederler” der.. Daha da sinirlenen hoca müdüre çıkar... Müdürün tavrı çok daha kesin ve kararlıdır: “Siz hiç merak etmeyin hocam, ben meseleyi araştırır, kimin aldığını en kısa zamanda ortaya çıkarırım!”...
Şimdi de tarih öğretmenleri piramitleri Türkiye’den deniz yoluyla naklediyorlar.
Ülkemizde ortalama eğitim düzeyinin ilkokul üçüncü sınıf olduğu, bunun büyük bir hamleyle dördüncü sınıfa yükseltildiği söylenirdi, inanmıyorum.
Eğitim düzeyi ekside, ekside!
Zekâ seviyesini hiç tartışmıyorum.
Şimdi arkanıza yaslanın, derin bir nefes alın, ve bizi aralarına almak istemeyen Avrupa Birliği yöneticilerine okkalı bir küfür savurun.
Ya da dilerseniz, meşrebinize göre, kiminiz erkek öğrencilere 1935 modeli baklavalı süveter giydirebilir, kiminiz kız öğrencilerin başını örtebilirsiniz, memleket kurtulur, böylece belki şu piramitleri kimin çaldığı da açıklığa kavuşur.
Bu yazı 1,295 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
19 Ağustos 2009
Öyle olmayacak Tarhan Bey
-
3 Ekim 2008
Alman oğlu Alman
-
16 Ağustos 2008
Solculuk bile yapılır
-
14 Ağustos 2008
Frikik istiyorlar!
-
30 Temmuz 2008
Cirmi kadar yer yakar
-
14 Temmuz 2008
Bizim oğlan okumasın, dersaneci olsun
-
12 Temmuz 2008
Sıcakta serin yazı
-
5 Temmuz 2008
Kendini genel başkan sanan genel başkan
-
28 Haziran 2008
Korporatizm
-
27 Haziran 2008
Bu, gazetecilik değildir
-
13 Haziran 2008
Tekniğini merak ettim
-
11 Haziran 2008
Devr-i saadet
-
1 Haziran 2008
Memleket mazbut, lakin matbuat...
-
28 Mayıs 2008
Orada serbest
-
26 Mayıs 2008
Panpan est un pantin, Zizi est une poupee
-
25 Mayıs 2008
Psikolojik iç savaş
-
24 Mayıs 2008
Aslında ödleri patlıyor
-
21 Mayıs 2008
Lahındayk
-
19 Mayıs 2008
Sieg heil!
-
18 Mayıs 2008
Futbolcu aydınlar
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle