En Sıcak Konular
Sabah
Engin Ardıç
0 0 0000
Bizim Ethem rektör olmuş
İnsan yaşlanmaya başladığını ne zaman anlar? Pipisi artık eskisi kadar sık kalkmamaya başladığı zaman mı, yoksa prostat baskısıyla ikide bir çişe gider olunca mı? Tövbe tövbe, kadınlar insan değil mi? (Söylesene bacım, kadınlarda klitoris duyarlılığının yitirilmesi diye bir sorun var mı yahu?)
Yoksa “libido erimesi” başgösterdiği zaman mı? Fakat bunun yaşla değil, daha çok “yaşamışlık ve doymuşlukla” ilgisi var sanırım.
Ama gözlerin altında torbalar, gıdıda kırışıklıklar falan, ha?
Vallahi benim cildim yağlı olduğundan cıllop gibi, saçlarım da sapasağlam. Ama bacakta siyatik ağrısı var maalesef, onu inkâr edemem.
Gözleri görmeyince mi? Ama ben “uzak gözlüğünü” altı yaşımda taktım, yaşlı mıydım?
Yoksa hareketleri ağırlaşmaya, kesesi de cimrileşmeye başlayınca mı? Yaşlanmanın olgun bir hoşgörü değil, tam tersine, huysuz bir tahammülsüzlük getirdiğini gördüğü zaman mı? Ama bunun da yaşla değil, kişilikle ilgisi olmalı.
Ben “artık büyüdüğümü” arkadaşlarım bakan, profesör ve büyükelçi oldukları zaman anlamıştım.
Yaşlanmaya başladığımı da, rektör oldukları zaman, galiba!
Profesör Doktor Ethem Tolga, Galatasaray Üniversitesi’ne rektör seçilmiş...
Hem bir Galatasaray “üniversitesi” fikri bana hâlâ tuhaf geliyor, hem de bizim Ethem’e profesör demek. (Aslına bakarsanız “okula kızların alınması” bile tam olarak çok olağan gelmiyor bizim kuşağa... Kimisi nine olmuş Galatasaraylı “kızlar” şimdi bana kızacaklar.)
Ethem daha önce lisenin müdürlüğünü de yapmış, fakat lise ile üniversite arasında bir seçim yapması gerektiğinde, müdürlük serüveni kısa sürmüştü.
Bu kez rektörlük için gene çok değerli iki kişiyle, benden büyük sınıftan Köksal Bayraktar ve benden küçük sınıftan Ahmet İnsel’le yarıştı, kazandı.
Yok, bendeniz şimdi yarenlik olsun diye Ethem’in okul sıralarındaki “lakabını” yazıp Galatasaraylı olmayan “haricilerin” ağzına sakız edecek kadar densiz bir eşek değilim. Onu, uyuşturucudan ve içkiden beyni kağşamış kart serseriler yaparlar. (Okul arkadaşlarım bu yazıyı birbirlerine fakslamaya hemen şu an başlasınlar.)
Kalkıp Ethem’i kutlamaya ve bir acı kahvesini içmeye gitmeli... Girmemiz yasak olan yerlerde Muhittin Bey’in, Rıdvan Bey’in, hele hele ağzında düdüğü ve elinde sopasıyla Necdet Bey’in bizi kovaladığı taşlara şimdi gönül rahatlığıyla basmalı... Keşke Ethem’in makam odası, 1959 yılının birkaç karlı kış gecesi ateşler içinde yattığım revirin küçük koğuşu çıksa da, kırk sekiz yıllık anılar üstüme çullansalar... İhsan Bey, İbrahim Bey, Nihat Bey, Enver Bey, Muzaffer Hanım, İnci Hanım, Madame Illac, Madame Kroll yarım asır öncesinden çıkıp gelseler...
Sizin bugün üniversite olarak bildiğiniz Feriye Sarayı müştemilatında beş sene ilkokul okuduk biz... Cumhuriyet yönetimi kıyı sarayları zincirini “zevk ve sefa düşkünü padişahların” elinden kurtarmıştı! Dolmabahçe Sarayı’nın ahırlarını yıkıp futbol stadyumu yapmışlardı, Feriye’yi de ortadan duvarla bölüp yarısını Galatasaray İlkokulu, yarısını Kabataş Lisesi... Abdülaziz’in öldürüldüğü odada müdür sigara içiyordu, Hacı Hasan Paşa’nın karakolu da kum deposu... Veliaht dairesinin yarısı resim ve heykel müzesiydi, yarısı derin devlete ayrılmıştı... Dolmabahçe’ye halkın ve gezginlerin girmeleri yasaktı... Çırağan Sarayı yıkık bir izbe, bahçesi ikinci küme takımlarının tozlu futbol sahası, Beşinci Murat’ın sürgün yeri olan yapı da kız lisesi... Tarihe saygı gösteriliyordu doğrusu.
Anılarımızı kendimize saklayalım. Sevgili Ethem’e üstün başarılar dilerken, aklım bir şeye takıldı:
Ethem’in rektör olması, rektör olmasına yetmiyor! Ethem rektör oluyor da olamıyor.
Çünkü bu seçimi önce YÖK onaylayacak, sonra da cumhurbaşkanı.
Sorun çıkacağını sanmıyorum.
Fakat ben, oy kullanan öğretim üyelerinin eşek yerine konulmadıkları, bir rektörün seçilince seçilmiş olduğu, artık bunun tartışma konusu edilmediği, seçilmiş rektörün ayrıca bir de yüksek bürokrasiden icazet almak zorunda bulunmadığı bir Türkiye istiyorum. O Türkiye, 12 Eylül Türkiyesi değildir.
Bu yazı 1,278 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
19 Ağustos 2009
Öyle olmayacak Tarhan Bey
-
3 Ekim 2008
Alman oğlu Alman
-
16 Ağustos 2008
Solculuk bile yapılır
-
14 Ağustos 2008
Frikik istiyorlar!
-
30 Temmuz 2008
Cirmi kadar yer yakar
-
14 Temmuz 2008
Bizim oğlan okumasın, dersaneci olsun
-
12 Temmuz 2008
Sıcakta serin yazı
-
5 Temmuz 2008
Kendini genel başkan sanan genel başkan
-
28 Haziran 2008
Korporatizm
-
27 Haziran 2008
Bu, gazetecilik değildir
-
13 Haziran 2008
Tekniğini merak ettim
-
11 Haziran 2008
Devr-i saadet
-
1 Haziran 2008
Memleket mazbut, lakin matbuat...
-
28 Mayıs 2008
Orada serbest
-
26 Mayıs 2008
Panpan est un pantin, Zizi est une poupee
-
25 Mayıs 2008
Psikolojik iç savaş
-
24 Mayıs 2008
Aslında ödleri patlıyor
-
21 Mayıs 2008
Lahındayk
-
19 Mayıs 2008
Sieg heil!
-
18 Mayıs 2008
Futbolcu aydınlar
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle