En Sıcak Konular

Hayrettin Karaman
Yeni Şafak

Hayrettin Karaman
0 0 0000

Hırsızlık ve Ahlak (2)



Yukarıdaki başlık ile yazdığım bir yazı üzerine değerli bir meslektaşım şunları soruyor:

“…'hayati mecburiyetlerin sebep olduğu bazı suçlar suç olmaktan çıkar' ifadesiyle hukuki bir kuralla çözmeye çalışıyorsunuz. Halbuki teori ve tartışma, neyin hukuki olduğu değil neyin ahlâki olduğu konusundadır. Yazınızın sonunda hukuki temellendirme yaparak bu durumun ahlâka aykırı olmadığını belirtiyorsunuz. Yani hak ve sorumluluktan yola çıkarak ahlâkî bir sorunu hukukla temellendiriyorsunuz. Böylece sorun değişik bir boyut kazanmış oluyor.

Bendeniz ve belki yazınızı okuyan çok kimse sizden şu soruların cevaplarını bekliyor:

1- Bir davranışın ahlâki olabilmesi için hukuki kurala dayanması şart mıdır?

2- Hukuken suç olan fakat vicdanın onayladığı bir davranışı hukuk suç olmaktan çıkarır mı?

(Bu soru şöyle de sorulabilir: Normalde suç olan bir davranışta bulunan kişiyi vicdani gerekçeyle suçlu bulmamak o davranışı suç saymamak anlamına gelir mi?)

3- Vicdanî ve zarûrî olmak gibi genel geçer kesinliği bulunmayan göreceli gerekçelere dayanılarak genel geçer hukuk kuralı konulabilir mi?

Değerlendirmelerinizi öğrenmekten çok memnun olacağımı bildirir…”

Önce etik öğretisinden bilinen bir pasaj aktarayım:

“Felsefenin bir dalı olan ve ahlakı sistematik biçimde inceleyen etik, çeşitli soru ve sorunları sorar ve bunları inceler; birisinin belirli (spesifik) bir durumda nasıl davranması (“uygulamalı etik”), birisinin ahlaki bir durum veya görüşü nasıl kanıtlayacağı (“normatif etik”) ve birisinin etik veya ahlakın kökten yapısını nasıl anlayacağı (“meta-etik”) gibi. Mesela, bugün ABD'de kürtajın ahlaki açıdan izin verilebilir (caiz) olup olmadığı uygulamalı etikte tartışılan güncel meseledir.. Normatif etikteki yaygın bir soru da, kişinin birisini korumak amacıyla yalan söylemesinin ahlaki olarak savunulup savunulamayacağıdır. Meta-etik ise, “iyi”nin varlığını nasıl doğruladığımızı, her şeyin göreceli olup ahlakın da sadece birisinin tercihlerinin ifadesi olup olmadığı sorularını sorar ve inceler.”

Bu ifadeden şu sonuçlar çıkıyor:

Seküler/felsefî ahlakın tanımı ve muhtevası kesin, açık ve tartışmasız değildir.

Kürtajın ahlaki meşruiyeti ve birisini korumak amacıyla yalan söylemenin ahlak kurallarına uygun olup olmadığı tartışılmaktadır.

Birinin hayatını korumak ve kurtarmak için yalan söylemek ahlaka aykırı olmazsa hırsızlık yapmak da aykırı olmaz. Tabii bunun aksini iddia etmek de mümkündür.

İslam'a gelince:

Burada hukuk, ahlak ve dini, seküler sistemlerde olduğu gibi birbirinden ayırmak mümkün değildir. Genel olarak hukuka uygun olan ahlaka ve dine de uygundur. Hukuk ahlaka aykırı bir kural oluşturmaz, ahlak da hukuka aykırı bir kuralı bünyesinde barındırmaz.

“Vicdanî ve zarûrî olmak gibi genel geçer kesinliği bulunmayan göreceli gerekçelere dayanılarak genel geçer hukuk kuralı konulabilir mi?” sorusunun cevabı şudur:

“Vicdanî” olan sübjektiftir, ama ahlaki değerlendirmelerde, objektif olan Müslüman kamu vicdanı ölçüt olabilir.

Hukuk kuralı (zaruretin suçu ve/veya cezayı ortadan kaldırması), sübjektif olan vicdana değil, onu harekete geçiren açık ve kesin o zarurete dayanmaktadır.



Bu yazı 1,376 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 27 Haziran 2008 Milli maç milli mesele
    • 26 Haziran 2008 Şimdi ne yapacağız?
    • 12 Haziran 2008 Cumhuriyeti korumak
    • 25 Mayıs 2008 Ya bu deveyi güdecekler…
    • 18 Mayıs 2008 Yargı bağımsızlığı ve yanılmazlığı
    • 24 Nisan 2008 Bankaların verdiği promosyon
    • 5 Nisan 2008 Devlet-din ilişkisi
    • 30 Mart 2008 İddianamedeki laiklik
    • 28 Mart 2008 Laiklik tehlikede mi?
    • 23 Mart 2008 İddianame kusurludur
    • 14 Mart 2008 Kısas (2)
    • 13 Mart 2008 Kısas
    • 7 Mart 2008 Sıra sana da gelir
    • 29 Şubat 2008 Sağırlar, dilsizler ve körler
    • 28 Şubat 2008 Atalar dini
    • 24 Şubat 2008 Çelişkiler Yumağı
    • 22 Şubat 2008 Fetvalar arasında
    • 21 Şubat 2008 Mescid-i Aksâ hepimizin
    • 15 Şubat 2008 Kadınlar da farklı
    • 14 Şubat 2008 Niçin Örtünüyoruz? (3)

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,157 µs