Elimde "bilgi" ve "belge" yok... Dolayısıyla, kesin olarak "Bu, böyledir" demem mümkün değil... Ancak; "Bu, böyle olabilir mi acaba?" diye sormadan geçemem...
Evet, sorum; "PKK'nın eylemleri" konusunda... Daha önce de yazıldı, çizildi ve denildi ki; "PKK'nın amacı terör değil, demokratik gidişatın önüne takoz koymak!"
Yani, "sivil anayasa" çalışmalarını baltalamak, dikkatleri başka yöne çekip, “gündem”i değiştirmek!..
İşte buradan hareketle, ben de diyorum ki; PKK'nın amaçları, daha doğrusu "görev"(!)leri arasında, acaba "referandumu baltalamak" da var mı?.. Dikkat eder misiniz;
Bu ülkede "yarın" referandum yapılacak.
Kayıtlı "42 milyon 629 bin seçmen" toplam "134 bin 700 sandık"ta aşağıdaki maddeler için oy kullanacak!..
"Cumhurbaşkanı'nı halk seçsin!"
"Seçimler 4 yılda bir yapılsın!"
"Toplantı yeter sayısı 184 olsun!"
Ama, görüyorsunuz; Ne "heyecan" var, ne de "şevk!"
Kalıbımı basarım ki;
"Yarın referandum yapılacağını" bilen insan sayısı, bilmeyenlerden daha azdır!..
İyi de, kim sağladı bunu?.. Yani, "referandumun öne çıkması"nı ve “tartışılmasını” kim engelledi?.. Bana öyle geliyor ki;
"PKK'nın görevleri"(!) arasında bu da var!..
Birileri, PKK'ya "ihale" vermiş ve "Terörü tırmandır ki, referanduma ilgi azalsın" demiş olabilir!..
Ne yalan söyleyeyim;
PKK, üzerine aldığı "ihale"yi ya da "taşeron"luğu başarıyla yerine getirdi.
Evet, yarın "referandum" var bu ülkede... Millet, bir anlamda "kendi egemenliğine" ilk defa kendisi karar verecek!..
Diyecek ki;
"Cumhurbaşkanı'nı, bundan böyle vekillerimle değil, doğrudan kendim seçmek istiyorum!"
Diyecek demesine de;
Millet, "yarın ne diyeceği"nin bile farkında değil!.. Bırakın ne diyeceğinin farkında olmasını "yarın referandum yapılacağının bile" farkında değil!..
Niye farkında değil?..
Çünkü, "gündem"e gelmiyor, getirilmiyor!..
Niye gelmiyor, getirilmiyor?..
Çünkü gazeteler ve televizyonlar, sadece ve sadece "tezkerenin muhtemel sonuçları"nı tartışıyor, "sınır ötesi operasyon"un çözüm olup olmayacağını konuşuyor, yazıyor!..
Evet, "referandum" diye bir gündem yok!..
İşte bunun için diyorum ki;
PKK, "görev"ini başarıyla icra etti... "Ev"lerde, "sokak"larda ve "kahve"lerde artık "referandum" değil, "PKK, terör ve sınır ötesi operasyon" konuşuluyor!..
“KATAKULLİ”LERE YER YOK!
Oysa, yarın çok önemli bir gün... Millet, "hayatî önem"de bir konuda, "evet" veya "hayır" diyecek!..
Sorulan soru şu:
"Cumhurbaşkanı, 5 yıl süreyle millet tarafından seçilsin mi, seçilmesin mi?"
Görünüşte "abes" bir soru!..
Ne demek, "millet seçsin mi, seçmesin mi?"
Millet, böyle bir soruya elbette "ben seçmeliyim" demeli değil mi?..
Öyle ya;
Bugüne kadar, bu seçimi "millet" değil de, millet adına "milletin vekilleri" yaptı!..
Ne var ki, "olan-biten" ortada!..
Abdullah Gül Bey'in seçimi esnasında görüldü ki; "millet adına, millete rağmen" karar veren bazı güç ve odaklar; bir sürü "katakulli" ve bir sürü "Bizans entrikası"na başvurup, "engel üstüne engel" çıkarttılar ve ülkenin "erken seçim"e gitmesine yol açtılar!..
Yarınki referandum, işte bu açıdan önemli!..
Millet, eğer "evet" derse, bundan böyle kanunlar "istenildiği gibi" yorumlanmayacak, yasa maddeleri "don lastiği" gibi sündürülmeyecek, "eski köye yeni adet"ler getirilmeyecek, kısacası; "millet ne derse, o olacak!"
NİYE “MİLLET SEÇMESİN” DİYORLAR?
Peki, bazı "muhalefet partileri" ile bazı güç ve odaklar; hem "referandum" yapılmasına, hem de "Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi"ne niye karşı çıkıyorlar?..
Bunun birinci sebebi, "muhalefet için muhalefet" yapmak!.. Yani, "iktidar partisi"nin "evet" dediğine, inadına "hayır" demek!..
İkincisi, "halka güvenmemek!"
Daha doğrusu, halkı "yok" saymak, milleti iplememek!..
Dünkü Vakit'te bunun çarpıcı bir örneği vardı... Orada da okumuş olabileceğiniz gibi; "1980 Darbesi"nden sonra oluşturulan Danışma Meclisi'nde Anayasa Komisyonu üyeliğine seçilen Emekli Org. İhsan Göksel, Danışma Meclisi'nin Çanakkale Üyesi Mehmet Pamak'ın; "Cumhurbaşkanı'nı halk seçmelidir" şeklindeki teklifine karşı çıkıyor ve gerekçesini de şöyle açıklıyor:
"Halk, menfaatinin nerede olduğunu kestiremeyecek kadar düşük bir kültür seviyesindedir.
Halka rağmen elit ve bürokrat kadrolar tarafından öyle şeyler yapılabilir ki, halkın çıkarına olabilir.
Ama halkın kültür seviyesi düşük olduğu için halk bunu göremez ve anlayamaz...
Hilafetin, tekke ve zaviyelerin kaldırılması, kıyafet inkılabının yapılması, harf inkılabının yapılması, halkın reyine başvurulsaydı belki yapılamayacak şeylerdi... 'Halka rağmen halk için' çok yerinde bir tutumdur."
"Kafa" budur, "zihniyet" budur!..
Yani, "halk bilmez, biz biliriz!"
Onlara göre, halk o kadar bilmez ki;
Kalkıp, Zeki Müren'i bile seçebilir!..
Evet, böylesine "aristokrat", böylesine "buyurgan" bir kafadır bu!..
Halkı aşağılayan, halkı horlayan, halkın iradesini hiçe sayan, "halktan kopuk" bir kafa!..
Bu kafa, zannetmeyin ki 1980'lerde kaldı!..
Bu kafa, hâlâ yaşıyor!..
Hele hatırlayın;
"22 Temmuz seçimleri"nden sonra da, bazı "CHP yandaş ve yalakaları" ekranlara çıkıp, "AK Parti'ye oy verenler, öğrenim seviyeleri düşük insanlar!" deyip, onları "cahil" yerine koymadılar mı?..
İşte tüm bunlardan dolayı, yarın; "hayatî önem"de bir gün!.. Yarınki referandumda, millet; artık "vekillerim seçsin" de demeyecek; doğrudan "ben seçeceğim" diyecek!..
Diyecek demesine de;
"Terör"dü, "şehit cenazeleri"ydi, "tezkere"ydi, "sınır ötesi"ydi derken, millete "ne diyeceği" unutturuldu!..
Siz, siz olun; "yarın referandum olduğunu" unutmayın ve gidin sandık başına!..
Gidin ve "evet" deyin!.. Ben, yarın sandığa gidecek ve "milletin bir ferdi" olarak "evet" diyeceğim!..
Sandığa sizi de beklerim efendim!.. Onlar kaç kişi?
Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı seçtirmemek için atmadıkları takla, yemedikleri bakla kalmamıştı...
Tandoğan'dı, Çağlayan'dı, Erdoğdu'ydu derken, miting üstüne miting, reyting üstüne reyting yapmışlardı!..
Hiç unutmuyorum; "kaç kişi" olduklarını soranlara Çağlayan Meydanı'ndaki kürsüden şöyle cevap veriyorlardı: "Biz 1 milyon değil, 2 milyon değil; tam 4 milyona ulaştık, 4 milyona!"
22 Temmuz'da "kaç kişi" olduklarını gördük görmesine de; "biz kaç kişiyiz?" kampanyasını hâlâ sürdürmeleri biraz komiğime gitti!..
Tuncay'ım Özkan'ımın kanalı Kanaltürk, son 1 aydır "Hedef 1 milyon imza" sloganıyla kampanya sürdürüyor... Ancak, 1 aydır kampanyaya destek verenlerin sayısı yalnızca "350 bin" civarında!..
Haa, bir de "Emin Çölaşan'a destek" programı yaptılar!..
Çölaşan, "Şu anda bizi milyonar izliyor" diye övünürken, "ankete katılanlar"ın sayısı kaçtı biliyor musunuz?..
11 bin küsur... Evet, sadece 11 bin küsur!..
Demek oluyor ki, bunlar "on bin"lerle "on milyon"ları birbirine karıştırıyorlar!.. İşin garibi, ülkeyi de böyle karıştırıyorlar!..
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle