En Sıcak Konular

Hasan Karakaya
Vakit

Hasan Karakaya
0 0 0000

Terörle mücadele... Tek çözüm “sınır ötesi” mi?



“Ateş düştüğü yeri yakar” demiş eskiler... Sonra, “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” demişler... Yine öyle oldu... Ateş, “anaların ciğeri”ni dağladı... Yine “analar” ağladı... Gerisi, “yalan” ağladı... “Taziye”ler, “üzüntü bildirme”ler, “başsağlığı mesajları” ve “kanları yerde kalmayacak” nutukları hep hikâye... Çünkü bu kan, tam “23 yıldır” akıyor ve durması için hiçbir tedbir alınmıyor... Alınan tedbirler de, “terör bataklığını kurutacak cinsten olmadığı” için olsa gerek, hiçbir işe yaramıyor!.. Hasılı kelâm, 23 yıl sonra bugün de “nutuk”lar atılmaya, “beyanat”lar verilmeye, “operasyonlar bütün hızıyla sürmeye” devam ediyor!..
 
 Son 3-4 ay içerisinde Tunceli’de, Beytüşşebap’ta ve Gabar Dağı’nda “30 civarında şehit” verdik... Artık “Bir-iki şehit”lik haberleri zaten kanıksadık... Onları umursamıyoruz bile... Aynen, “trafik kazaları”nda ölen “bir-iki kişi”yi umursamadığımız gibi!..

“Sayı çok olmalı” ki, aklımız başımıza gelsin!..

Ama, Tunceli, Beytüşşebap ve Gabar Dağı’nda olduğu gibi, “toplu şehadet” haberleri geldiğinde “öfke”ler kabarıyor, “nefret”ler yükseliyor ve “hepsini gebertelim” çığlıkları göklere yükseliyor!..

TERÖRLE MÜCADELE ZİRVESİ

Şehit ailelerinden; kamuoyundan ve medyadan yükselen bu “çığlık”lara, “hükümet”in bigâne kalması elbette beklenemezdi...

Nitekim, önceki gün Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan ve 3.5 saat süren Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplantısından sonra şu açıklama yapıldı:

“Üç buçuk saat süren toplantıda, Şırnak ilimizde sivil vatandaşlarımıza ve güvenlik güçlerimize yöneltilen menfur saldırılar başta olmak üzere son günlerde meydana gelen terör olaylarına ilişkin değerlendirmeler yapılmış, terörle mücadele çerçevesinde sürdürülen faaliyet ile alınması gereken ilave önlemler ve yöntemler görüşülmüştür.

Son dönemde gerçekleşen ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerden rahatsızlık duyan ve halk desteği kaybolan örgütün kanlı terör eylemlerini artırma gayreti içerisinde olduğu tespit edilerek, vatandaşlarımızın huzur, güven ve refahını artıracak faaliyetlerin hız kesmeden sürdürülmesi kararlaştırılmıştır.

Bu çerçevede, terör örgütünün komşu bir ülkedeki mevcudiyetini sona erdirmeye yönelik olarak önümüzdeki süreçte, gerektiğinde sınır ötesi operasyon dahil olmak üzere hukuki, ekonomik ve siyasi her türlü tedbirin alınması, terör ve teröristlerle etkili yöntemlerle kararlı bir şekilde mücadeleye devam edilmesi konusunda görevli kurum ve kuruluşlara gerekli emir ve talimatlar verilmiştir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

SINIR ÖTESİ OPERASYON ÇÖZÜM MÜ?

Gördüğünüz gibi, açıklamada “gerektiğinde sınır ötesi operasyon yapılması” gibi bir ifade var... Ancak; her nedendir bilinmez, haftalardır “sınır ötesi operasyon” yaygarası koparan “kartel televizyonları”nın haberlerinde, “gerektiğinde” ifadesi görmezden gelinip, daha ilk dakikalarda “sınır ötesi operasyon ve tezkere hazırlıkları”ndan söz edildi.

Sanki, “sınır ötesi operasyon” her şeyi çözecek ve “terörün kökünü kurutacak” gibi!..

Oysa, hepimiz gayet iyi biliyoruz ki; ilki 1983’te olmak üzere son 23 yıldır tam 24 defa “sınır ötesi operasyon” yapıldı... Kandil Dağı’na bombalar yağdırıldı, Kuzey Irak’a “sıcak takip”ler yapıldı...

Peki, “bataklık” kurutuldu, “terörün kökü” kazındı mı?.. Teröristlerin barındığı dağlara “yüzlerce milyar dolarlık bomba”lar gömdük, hepsi bu!..

Şahsen ben, “sınır ötesi operasyon”un ve “sıcak takip” işinin tek başına “çözüm olmayacağı” kanaatindeyim...

Çünkü, herkesin bildiği gibi; Tunceli’deki karakola “ekmek arabası” ile gelip, attıkları “el bombaları” ile askerlerimizi şehit eden teröristler, “kanlı eylem”lerinin ardından “sınır ötesi”ne geçmediler!..

Geçmeleri de mümkün değildi.

Zira, Tunceli ile Kandil Dağı’nın arası, “kuş uçuşu” ile tam 571 kilometre!..

Bu mesafeyi yürüyemeyeceklerine göre; onlar “içerde” kaldılar!.. Ve belki, hâlâ “sınır içinde”ler!.. Aralarında “korucu”ların da bulunduğu 12 kişinin öldüğü Beytüşşebap da, “sınır”dan çok çok içerde!..

Ve son “şehit haberleri”nin geldiği Şırnak ile Lice... Biri sınırdan 50 kilometre içeride, diğeri ise 250 kilometre!..

Demek oluyor ki;

Bu “eli kanlı terörist”ler, sınır ötesinde değil, hâlâ bizim dağlarda veya aramızda dolaşıyorlar!..

Peki, “sıcak takip”le hangi teröristleri kovalayacak, “sınır ötesi operasyon” ile kimleri yok edeceğiz?..

Ya da, “daha önce” yok edebildik mi?!?

“KÜRT SORUNU”NDAN BESLENENLER!

Bence, “sınır ötesi operasyon” veya “sıcak takip” yerine, öncelikle “teröre zemin hazırlayan kaynak”lar veya “terörden beslenen mihrak”lar kurutulmalıdır!..

Bugün, maalesef “Kürt sorunu” veya “Güneydoğu sorunu” diyerek, “mazlum edebiyatı” yapan mahfiller vardır!.. Bence onlar, “Kürtlerin derdi ile dertlenmek” yerine, “Kürtlerin istismarı”nı yaparak “beslenmek”le meşguller!..

Hele bakın “Kürt sorunu” diyenlerin “söylem”lerine ve “kılık-kıyafet”lerine... Adamlar, “Kürtlerin içinden çıkmış gibi” değil, sanki “Kürtlerin tepesine oturtulmuş ağa”lar gibi!..

Kürtlerin büyük çoğunluğu “inançlı” insanlar...

2 yıl önce İTO heyetiyle Diyarbakır’a gittiğimde bizzat müşahede ettim bunu...

Ama, ya “Kürtleri temsil ettiğini” söyleyenler?!?

Çoğu ya “Marksist” ya da “ateist!”

Öylesine “inançsız”lar ki;

“Cami” de bilmezler, “namaz” da!..

“Ramazan” da bilmezler, “oruç” da!..

Bu “Kürt temsilcileri”(!)nin bir Ramazan günü, aynen A.N.Sezer gibi, milletin gözünün içine baka baka “su içtiklerini” hepiniz biliyorsunuz!..

İşte o günden sonradır ki; kendilerini “Kürtlerin temsilcisi” gibi yutturanlara olan ilgi azalmış ve 22 Temmuz seçimlerinde “DTP’nin hezimeti” gelmiştir!..

Bence, “Güneydoğu sorunu” üzerinde kafa yorulurken, “dindar Kürtler” ile “Marksist/Ateist Kürt temsilcileri”(!) çok iyi ayırt edilmelidir!..

Diyarbakır halkı, “6 AK Parti, 4 DTP” denklemiyle aslında “çok önemli bir mesaj” vermiştir ki; bu mesaj çok iyi okunup, “tedbirler” bu mesaj paralelinde alınmaya devam edilmelidir... Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’nun açıklamasında, “vatandaşların huzur, güven ve refahını artıracak faaliyetlerin hız kesmeden yürütüleceğine” vurgu yapılması, bu açıdan son derece sevindiricidir!..

GENELKURMAY DA KENDİNİ SORGULAMALI

Tabii, tüm bunları yaparken, “Genelkurmay’ın da atması gereken adımlar” olduğu gerçeği gözardı edilmemelidir!..

Genelkurmay da, çözümü sadece ve sadece “sınır ötesi”ne odaklamak yerine “sınır berisi”nde neler yapılacağı üzerinde kafa yormalı ve son günlerde yüksek sesle gündeme getirilen “sorular” konusunda ciddi ciddi düşünmelidir!..

“Sorular” şunlardır:

¥ 1- Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt ve diğer komutanlar ‘sınır ötesi operasyon’ için izin istiyor... Ancak, 13 askerimizin şehit olduğu Şırnak, sınırdan 50 km, Lice ise 250 km. içerde. Vatandaş soruyor. Teröristler bu kadar mesafeyi yürüyerek katederken, güvenlik güçlerimiz ne yapıyor?

¥ 2- 13 askerimizin şehit olduğu Gabar Dağı, 9 Haziran’dan bu yana güvenlik bölgesi. Buna rağmen PKK’lı teröristler buraya nasıl geldi ve nasıl pusu kurdu?

¥ 3- Genelkurmay’ın 20 Eylül 2007 tarihli açıklamasında, Şırnak’ın Kato Dağı’nda 40 teröristin çembere alındığı bildirilmişti. Bu 40 PKK’lı ne oldu? Öldürüldü mü, elden mi kaçırıldı?

¥ 4- Terörle mücadele niye 3-5 aylık askerlerle yürütülüyor da, Özel Harekât timleri kullanılmıyor? Özel Harekât timleri niye kaldırıldı?

“Şehit sayısının çokluğu” üzerine, kafalarda sadece “soru”lar değil, “istifham”lar da oluşmaya başlamıştır ki, Ergun Babahan ve Umur Talu, bunları şöyle dillendirmişlerdir:

¥ “Bir askeri operasyondan dönen, özel yetiştirilmiş bir birliğin pusuya düşürülmesi geçiştirilebilecek bir olay değildir. Yıllardır dağda savaşarak deneyim kazanmış bir birliğimizin nasıl böyle bir pusuya düşürüldüğü mutlaka araştırılmalı ve gerçek ortaya çıkarılmalıdır.”

¥ “Ortada bir “başarısızlık” varsa, bunun öznesi “Devlet” ise, devletin içini dolduranlar, devlet (ve millet) adına yetki kullananlar, dünküler ve bugünküler özeleştiri yapacak, sıkılacak, üzülecek, hesap verme zorunluluğu, hatta gerekirse istifa cesareti hissedecek.

(...)

Kırmızı çizgiler, çuvallar, Irak işgaline yanaşmalıklar, sınır ötesiyle ilişkiler, ABD ve İsrail gölgesi. Hepsi hepsi. “Terörist”, terörün hesabını versin. Elbette bu böyle. Ama siyasi, ekonomik, toplumsal, askeri “başarısızlıklar”ın hesabını da verenler çıkmalı.”

PKK, KİMLERİN TAŞERONU?

Tabii, tüm bunlar masaya yatırılırken; ABD’nin Irak’a gönderdiği “125 bin 163 tabanca”dan, hani şu meşhur “Glock”lardan, sadece 2006 yılında tam 13 bin 780 tanesinin “nasıl kaybolduğu”(!) ve o silahların “kimin elinde?” olduğu da araştırılmalıdır!..

Malûm; bu silahlardan “toplam 50 bin tanesinin kayıp(!) olduğu” biliniyor!..

Ve son bir ihtimal:

Son 6 aydır artan “terörist saldırı”ların ve yollara “kahpece döşenen mayınlar”ın perde gerisinde; “PKK eliyle” önce “Cumhurbaşkanlığı seçimlerini sabote etmek” vardı, acaba şimdi de “sivil anayasa” çalışmalarına “kurşun sıkmak” mı var?.. Birileri, önce “Cumhur’un başkanı”ndan, şimdi de “Cumhur’a özgürlük” tanıyacak bir anayasadan mı rahatsız?..

Bugün, PKK, “Kürtlerin hakları”nı arayan bir örgüt olmaktan çıkmış, “parayla eylem düzenleyen bir taşeron” ve “kiralık katiller sürüsü” haline gelmiştir!..

PKK’yı “taşeron” olarak kullananlar kimlerdir?..

Bence, “yap-boz”un parçaları, artık yerli yerine oturtulmalı ve “fotoğraf”ın bütünü ortaya çıkarılıp, “kesin çözümler” üretilmelidir!..

“Terörle mücadele”yi sırf “sınır ötesi operasyon”a odaklamak, “milletin milyarlarca dolarını yine dağlara gömmek”tan başka işe yaramayacaktır!..

23 yıldır ve 24 defadır olduğu gibi!..

 

Bir tuzak kuruluyor ama ne?

Henüz çocuk yaşlarda iken "kuşları avlamak" için çeşitli taktikler uygulardık... Meselâ, evdeki "elek" veya "kalbur"lardan birini alır, kenarına ip bağlar ve hafif eğimli durmasını sağlardık...

Sonra elek veya kalburun önüne bolca "yem" serperdik.

Bizim serptiğimiz yemleri topladığını zanneden kuş, aslında "kurduğumuz tuzağa" düşerdi.

Türkiye de, şu anda böyle bir "tuzak"la karşı karşıya!..

Üniversitelerinde açılan "PKK standları" ve asılan "Apo posterleri"ne aldırış etmeyen "YÖK'ümün Prof'ları"nın ve ulusalcı taifenin "sınırötesi operasyon" höykürmeleri, maalesef bir tuzağa çekildiğimizi gösteriyor bize!..

Hele de, bu höykürmelerin 13 Haziran'da Hudson Enstitüsü'nde tartışılan "dehşet senaryosu"na uygun düştüğü düşünülürse!..

Malûm, "Genelkurmay mensupları"nın da katılıp tartıştığı o senaryoda, "Taksim'de bombalar patlayacak, Tülay Tuğcu ve 50 kişi ölecek"ti!.. Ve Türkiye, "50 bin askerle K.Irak'a girecek"ti!..

Şu anda, "dehşet senaryosu"nun değişik bir versiyonu devrede... Bombalar Taksim'de değil, Şemdinli, Tunceli ve Şırnak'ta patladı ve 30'a yakın askerimiz şehit oldu.

Bu "işaret"ler, bana "kuşların önüne serpilen yem" gibi geldi!..

Bir tuzağa sürükleniyoruz, ama hangisine?..
 
 



Bu yazı 1,548 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 CHP’nin asıl derdi, halktan kopukluk!
    • 16 Ağustos 2008 Kur’an Kursu’na düşman... Rusya’ya danışman!
    • 14 Ağustos 2008 28 Şubat sürüyor... Yoksa Kıvrıkoğlu haklı mıydı?
    • 14 Temmuz 2008 “General” olunabilir... Ama “adam”lık, zor iş!
    • 12 Temmuz 2008 “Darbe girişimleri” yetmediyse “suikast” verelim!
    • 21 Haziran 2008 “Sahtekâr kahpe”lere mahkeme tescilli cevabımdır
    • 13 Haziran 2008 Onlara dokunan yok... Millete gelince, vur abalıya!
    • 12 Haziran 2008 Onlar için “millet”in hiç önemi yok!
    • 1 Haziran 2008 Kamuoyu CHP’den açık bir özür bekliyor
    • 28 Mayıs 2008 Tarassut Köpeği işbaşında... Mı acaba?!?
    • 25 Mayıs 2008 Bu işlerde Mason parmağı var mı, yok mu?
    • 24 Mayıs 2008 “Teslis”leri boşverin, gelin “tesis”leri gezelim!
    • 21 Mayıs 2008 Bu millet, CHP’yi niye iktidar yapmıyor!
    • 14 Mayıs 2008 İsimleri yerli, cisimleri yabancı ünlüler!
    • 9 Mayıs 2008 Böyle bir Yargı'ya; gel de güven, güvenebilirsen!
    • 8 Mayıs 2008 Mutlu’yum... Mutlu’sun!.. Mutlu’lar!.. Zafer Mutlu’lar!
    • 7 Mayıs 2008 Kurt’ta bahane, Savcı’da delil (!) bitmez!
    • 6 Mayıs 2008 “Haneye tecavüz”ün adı “gazetecilik” olmuş!
    • 3 Mayıs 2008 Özgürlük ve demokrasi ya herkese, ya hiç kimseye!
    • 30 Nisan 2008 Sanki ikinci 28 Şubat... Hep aynı film!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,428 µs