En Sıcak Konular

Hasan Karakaya
Vakit

Hasan Karakaya
0 0 0000

Abdullah Gül, AK Parti’nin “olmazsa olmaz”ıdır!



"Darb-ı mesel" tarzında bir "hikâye" midir, yoksa "gerçek" midir, bilmiyorum... Ama, anlatan vatandaş, "gerçek" dedi... Hatta, "İnanmıyorsan dene!" demeyi de ihmal etmedi...

Efendim, "hikâye" bu ya, köyün birinde, adamın biri "tavuk beslemeye" başlamış... Eşiyle birlikte, bir yandan "yem"ini veriyorlar, bir yandan "suyu"nu derken, işi epey büyütmüşler... Bir "hobi" olarak başladıkları iş, "ciddi bir iş" olmuş, çıkmış!..

Olacak ya; bir gün, "adamın en samimi arkadaşı" çıkagelmiş yanlarına...

Konuşacaklar, ama ne mümkün!..

Tavuklar, habire bağırıyor:

"Gıt gıt gıdaaakkk!"

Horozlar ise sürekli ötüyor:

"Ü’ürüü üüüü!"

Anlayacağınız; tavukların gıdaklamaları, horozların ötmeleri, iki eski arkadaşın iki çift lâf etmesine fırsat vermemiş!..

Adamcağız, o "öfke" ile hanımına bağırmış:

"Ben bu işten vazgeçtim!..

Tavukları da horozları da satacağım!..

Şu hâle bak, iki çift lâf ettirmediler bize!"

Hanımı, "Katiyyen olmaz" demiş; "Ben, iyice alıştım onlara!.. Beni boşa, onları satma!"

Adam, karısının beklenmedik bu çıkışı karşısında kara kara düşünmeye başlarken, deminden beri susan arkadaşı girmiş devreye!..

"Tavukları satmana da gerek yok, hanımını boşamana da!.. Horozlara ve tavuklara gelince!.. Onların sesini kesmenin çok kestirme bir yolu var!"

Uzatmayalım, adamcağız "arkadaşının tavsiyesi" doğrultusunda, "bir teneke zeytinyağı" alıp başlamış horoz ve tavukların "popo"larına sürmeye!..

Meğer tavuk ve horozlar, "ötmeye" başlarken "popolarını sıkarlar"mış!..

Tabiî, "yağ" sürülünce, "popolarını sıkamaz", dolayısıyla "bağıramaz" olmuşlar!.. Horozlar, tam "Ü'ürü üüüü" diyecekken, "üüyk" deyip kesmeye, tavuklar da kısa kısa "gıt, gıt" demeye başlamışlar!..

MİLLET “YAĞ”I SÜRÜNCE!

Hikâyeyi anlatan arkadaş, buradan hareketle "başka örnekler"e yelken açtı, ama ben, daha o anda "kartel gazeteleri"ni düşündüm!..

Hatırlıyorsunuz değil mi;

"Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi"nde nasıl da "ü'ürüü üüü" ve "gıt gıt gıdaak" diyorlardı!..

Hele "27 Nisan Muhtırası"ndan sonra, "koro" halinde öyle bir bağırmaya başlamışlardı ki; gel de bir çift lâf et, edebilirsen!..

"Ötenler" bir yandan, "gıdaklayanlar" bir yandan derken, "koro"ya "anıranlar, havlayanlar ve miyavlayanlar" da katılmıştı!.. Koskoca Türkiye, "Bremen Mızıkacıları"nın işgaline uğramıştı sanki!..

Bu "gürültü"de, konuş konuşabilirsen!..

Ya "çifte savuruyorlar"dı, ya "diş geçiriyorlar"dı, ya "tırnaklıyorlar", ya da "gagalıyorlar"dı!..

İşte bu "gürültü-patırtı" içinde 22 Temmuz'a geldik!..

"23 Temmuz sabahı"na bir uyandık ki; hepsinin "sesi-soluğu" kesilmiş!..

Ne "anıran" var,

Ne de "havlayan!"

"Miyavlayan"lar da kesmişti sesini, "gıt gıt gıdaklayan"lar da!..

Şimdi şimdi anlıyorum ki;

"İşini iyi bilen" milletimiz, yine yapmıştı yapacağını!.. Kartelozların münasip yerlerine öyle bir "yağ" sürmüş ki; "ciyyaaak" diye bağırmaları beklenenlerden bile, "ciyk" diye ses çıkıyordu!..

Eee, benim milletim işini gayet iyi bilir!..

“YAĞ”IN TESİRİ GEÇİNCE!

Hikâyeyi anlatan vatandaşa bu düşüncemi açtığımda; "Tamam, doğru; bu defa da millet yaptı o işi ama..." deyip ekledi:

"Bunları "yemleyen"ler, sıklıkla yapar bu popo yağlama işini!.. Çünkü horozlar ve tavuklar yemlenip yemlenip iyice besili hâle geldiklerinde; doğaları gereği "ötmek" isterler!..

Ancak, bu "ü'ürü üüü"ler veya "gıt gıt gıdaaak"lar, eğer talep dışı ve hele de “besleyenler”in aleyhinde ise, "popo"larına hemen "yağ" sürülür ve sesleri anında kesilir!..

Baksana, nice bankalar "hortumlandı", nice "soygunlar" yaşandı bu ülkede!.. İçinde tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan "milyarlarca dolar" yurt dışına kaçırıldı!.. Türkiye, neredeyse "batma" noktasına geldi!..

Ama, o gazeteler hiç bağırmadılar!..

Çünkü, o "batık bankalar"ın enkazları altından çıkan zat-ı muhteremler, aynı zamanda bu kartelozları "besleyenler"di!.. Adamlar, bunların popolarına sürdü zeytinyağını, kestiler seslerini!..

Hele dikkat et;

Ne zaman "ü'ürü üüü" veya "gıt gıt gıdaaak" diye bağıracak olsalar, hemen ertesi günü seslerini kesiyorlar!”

BU İŞ, ABDULLAH GÜL’Ü DE AŞTI!

Çok doğru... Bunu, hiç düşünmemiştim...

"Peki" dedim, "Bugünlerde yeniden seslerini yükseltmeye başladılar!.. Meselâ; Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmaması için bağırıyorlar!..

Yoksa, milletin sürdüğü yağın tesiri mi geçti?"

"Öyle olmalı" dedi, vatandaş;

"Aradan geçti iki hafta... Boş durmadılar ya; bu süre içinde epey dışkı çıkardılar arkalarından!.. Tabiî, bu da milletin sürdüğü yağın etkisini sıfırladı!"

Ve ayrıca;

Kendilerini besleyen "sahipler" de, bunları "iyi yemlemeye" başladılar!..

Anlayacağın, yine "azman"laştılar!..

Bırak "ötmeyi" veya "gıdaklamayı", önlerine geleni "gagalamaya" bile başladılar!..

Hatta, çevredeki "eşek"ler, "köpek"ler ve "kedi"lerle işbirliği yapıp, "Bremen Mızıkacıları"nı yeniden oluşturmaya bile çalışıyorlar!..

Malûm, "Bremen Mızıkacıları"nın orijinal hikâyesinde, "çiftlik" basılır ve oradakiler "korkutulup" kaçırılır!..

Ancak, Tayyip Bey ve Abdullah Bey'in, bu "kuru gürültü"ye pabuç bırakacaklarını hiç sanmıyorum!..

Çünkü, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı, artık "Tayyip Erdoğan'ın veya Abdullah Gül'ün meselesi" olmaktan çıkmış, "milletin haysiyet meselesi" haline gelmiştir!..

Gül'ün adaylığı meselesi, "AK Parti'nin olmazsa olmaz"ı hâline dönüşmüştür!..

Bu saatten sonra atılacak bir "geri adım"; hiçbir kimseye, hiçbir şekilde izah edilemez!..

Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar; geldiği söylenen "telefonlar" sonucu Meclis'e girmeyerek "Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesini" nasıl önlemişler ve bu büyük "hata"yı bir türlü telâfi edemeyip nasıl "hezimet" yaşamışlarsa, "Abdullah Gül'ün geri çekilmesi" de, sadece ve sadece "hüsran" getirir!..

Sadece "bugün"den değil, artık "yarın"lardan da ümit kesilir!..

Dedim ya;

Cumhurbaşkanlığı meselesi, AK Parti ve Abdullah Gül için, "olmazsa, olmaz" hâle gelmiş ve bu iş "Abdullah Gül'ün kendisini de" çoktan aşmıştır!..

Abdullah Gül, meselâ "televizyon"a veya "kamera"ların karşısına çıkıp; "Hiçbir baskı ve tesir altında kalmadan, aday olmaktan çekildim" dese bile, buna kimseyi inandıramaz!..

En başta, MHP'liler bağırmaya başlar:

"Bak, gördünüz!.. Biz, Meclis'e gelip oylamaya katılacağımızı ve hiçbir engel çıkarmayacağımızı deklare ettiğimiz halde, Abdullah Gül'den vazgeçtiler!.. Bunların, Abdullah Gül'ün mağduriyeti üzerinden istismar politikası yürüttükleri işte ortaya çıktı!"

Evet, böyle derler!..

Bir de, "bunu kabule hazır milyonlarca insan" olduğunu düşünün!..

İşte o zaman, doğacak "tepki seli"nin önünde kimse duramaz!..

Ne "karizma" kalır, ne "sevgi!"

AK Parti, "CHP'den beter" olur!..

Millet, 22 Temmuz günü "uzlaşma"nın adını koymuş ve "Abdullah Gül" demiştir!..

Bu yolun "geri dönüşü" yok!"

MİLLET “YAĞ”IN HESABINI SORAR!

"Horoz" ve "tavuk"ların popolarına "yağ" sürülüp, onların sesinin nasıl "kısıldığını" anlatan vatandaş, "milletin hissiyatı"nı da şöyle dile getirdi:

"Bu gariban millet; fakirlik ve yoksulluğuna aldırmayıp, variller dolusu zeytinyağı aldı ve millete horozlananların münasip yerlerine sürüp, onların sesini kesti!.. Eğer geri adım atılırsa, millet, harcadığı bunca yağın hesabını da sorar!..

O halde; iktidara düşen görev, yeniden "horozlanmaya" çalışan bu güruhun; "eşek"ler, "köpek"ler ve "kedi"lerle yeniden işbirliğine gidip, "Bremen Mızıkacıları"nı oluşturmalarına fırsat vermeden, "işi bitirmek"tir!..

Aksi halde, savrulan "çifte"lerden, "keskin diş"lerden ve "tırmıklama"lardan kurtulamaz!..

Baykal'ın; "çatışma çıkar" derken, aslında "Bremen Mızıkacıları"nı göreve davet ettiğini sayın Tayyip Erdoğan herhalde biliyor olmalıdır!"

Enteresan değil mi?.. Bir "horoz-tavuk hikâyesi"nden yola çıkıp, nerelere geldik!..

Ama, "fabl"lar da öyle değil midir?.. Bazı şeyler, "hayvanlar üzerinden" anlatılmaz mı "insan"lara!..

Biz de, bir "fabl denemesi" yaptık işte!..

"İnsan"lar, iyice anlasın diye!..

 

 

Baykal’a tasdikname!

Bakalım, daha neler görecek, daha neler duyacağız?.. "Baykal muhalifleri" iyice bastırmaya başladı... Artvin Belediye Başkanı CHP'li Emin Özgün, dün, "Baykal iktidar olmak istiyorsa, gitsin AK Parti'ye katılsın" demiş ki; bu lâf, "kavgada bile" söylenmez!..

Geçenlerde, Mustafa Sarıgül de şöyle demişti:

"İki sene sınıfta kalan öğrenci tasdikname alıyor, Baykal 30 senedir üst üste sınıfta kalıyor, halk ona tasdikname veriyor, ama gitmiyor."

Elbette gitmez!..

Baykal'a tasdikname verecek okul "devletin okulu" değil ki, "özel" okul!.. Üstelik, o okul da, "Baykal'ın babasının okulu!"

"Babasının okulu"nda okuyan bir öğrenciye "müdür" tasdikname verse ne olur, vermese ne olur?..

Baykal, "agresif, hırçın, öfkeli ve uyumsuz" olsa da, kimse ona "tasdikname" veremez!..

Dedik ya, "babasının okulu"nda okuyor!..

"Ölene kadar" da, okumaya devam edecek!..



Bu yazı 1,597 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 CHP’nin asıl derdi, halktan kopukluk!
    • 16 Ağustos 2008 Kur’an Kursu’na düşman... Rusya’ya danışman!
    • 14 Ağustos 2008 28 Şubat sürüyor... Yoksa Kıvrıkoğlu haklı mıydı?
    • 14 Temmuz 2008 “General” olunabilir... Ama “adam”lık, zor iş!
    • 12 Temmuz 2008 “Darbe girişimleri” yetmediyse “suikast” verelim!
    • 21 Haziran 2008 “Sahtekâr kahpe”lere mahkeme tescilli cevabımdır
    • 13 Haziran 2008 Onlara dokunan yok... Millete gelince, vur abalıya!
    • 12 Haziran 2008 Onlar için “millet”in hiç önemi yok!
    • 1 Haziran 2008 Kamuoyu CHP’den açık bir özür bekliyor
    • 28 Mayıs 2008 Tarassut Köpeği işbaşında... Mı acaba?!?
    • 25 Mayıs 2008 Bu işlerde Mason parmağı var mı, yok mu?
    • 24 Mayıs 2008 “Teslis”leri boşverin, gelin “tesis”leri gezelim!
    • 21 Mayıs 2008 Bu millet, CHP’yi niye iktidar yapmıyor!
    • 14 Mayıs 2008 İsimleri yerli, cisimleri yabancı ünlüler!
    • 9 Mayıs 2008 Böyle bir Yargı'ya; gel de güven, güvenebilirsen!
    • 8 Mayıs 2008 Mutlu’yum... Mutlu’sun!.. Mutlu’lar!.. Zafer Mutlu’lar!
    • 7 Mayıs 2008 Kurt’ta bahane, Savcı’da delil (!) bitmez!
    • 6 Mayıs 2008 “Haneye tecavüz”ün adı “gazetecilik” olmuş!
    • 3 Mayıs 2008 Özgürlük ve demokrasi ya herkese, ya hiç kimseye!
    • 30 Nisan 2008 Sanki ikinci 28 Şubat... Hep aynı film!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,797 µs