En Sıcak Konular
Sabah
Engin Ardıç
0 0 0000
Hak bellediğin yola yalnız gideceksin
Şimdi tutup da size Franz Schubert’in “Kış Gezisi” adlı şarkılar dizisindeki son parçanın (Der Leiermann), niçin o müzik eleştirmenlerinin göklere çıkardıkları “Der Lindenbaum” şarkısından çok daha güzel olduğunu anlatsam, beni işten kovarlar.
Tam tersine, “gazozumun kapağını açtı ama içine boşaltmadı” cümlesini yorumlasam, müşteri kazanırım ama ben utanırım.
Onun için, en iyisi, gene referanduma dönelim.
Efendim... Vatandaş iki hafta sonra bir şeye oy vereceğini biliyormuş, üstelik oyunun rengi de belliymiş (“evet” çıkacak!), ama neye oy vereceğini bilmiyormuş... Bunu belediye seçimi sananlar bile varmış.
Ben de bir yandan “hayır” oyunu savunanların gerekçelerini çok merak ediyorum... “Evet oyu verirsen göbeğini kaşıyan adamlar cumhurbaşkanı olurlar” mı diyecekler halka, yoksa “sen ayısın, kırosun, milletvekili seçimini kendin yaparsın ama cumhurbaşkanı seçmeyi beceremezsin” mi diyecekler?
Kaderlerine razı olacaklar, hiç ağızlarını açamayacaklar tabii.
Bir yandan da, referandumdan sonra kurulacak “yeni düzenin” göbeğini kaşımayanlara getirebileceği yararları bir türlü görememelerine şaşıyorum.
Dolayısıyla, bu yazım, göbeğini kaşıyanlara değil, arpacı kumrusu gibi düşüne düşüne kafasını kaşıyanlara.
Bu kaşınanlar, cumhurbaşkanını halk seçecekse bunun “Fransa’daki gibi” iki dereceli olmasını hep isterlerdi, tasarıda var.
Çünkü bu şekilde seçimi “istenmeyen adayların” kazanmaları engellenebiliyor.
Örneğin Le Pen ağır mı basmakta, solcular hemen ılımlı sağın adayı üzerinde birleşiyorlar, kazığı gene yiyorlar ama hiç olmazsa aşırı sağdan değil ılımlı sağdan yemiş oluyorlar, acısı daha hafif geliyor.
Bizde de böyle olabilir!
İlk turda kazanmak için yüzde 51 gerekiyor, ikinci turda bir fazla oy bile yetiyor.
Diyelim ki göbeğini kaşıyan adamların temsilcisi Lütfullah ya da Nurullah aday oldu, fakat yüzde 47’de kaldı... Kafasını kaşıyanların lideri Deniz Baykal yüzde 24 almış olsun, ya da 25, ya da 26, iki arada bir derede kalanların adayı Devlet Bahçeli de yüzde 24, ya da 25, ya da 26... İsterse biri otuz öteki yirmi olsun canım... Yüzde 3 de gereksiz kişilere gitsin, Barack Obama benzeri lüzumsuz adamlara. Bunlar her seçimde çeşit niyetine varolurlar.
CHP ile MHP arasında temelde hiçbir fark olmadığına göre (her ikisi de İttihat ve Terakki Fırkası’nın mirasçısıdır), ikinci turda seçimi kazanabilirsiniz arkadaşlar! Hangisi bir puan fazla çıkardıysa onun üzerinde birleşirsiniz, Lütfullah ya da Nurullah kaybeder.
Ya da “siyaset dehası Erdal İnönü’nün derin bir hayranlık duyduğu Süleyman Demirel gibi bir adam” başkan olur. Memleket de kurtulur.
Böylece yüce devletin başına gene “comme il faut” bir adam geçer.
Efendim? O Fransızca deyim ne anlama mı geliyor? Ay siz Fransızca da mı bilmiyorsunuz? Göbeğini kaşıyan adam mısınız nesiniz canım?
Peki, ya Lütfullah ya da Nurullah silindir gibi gelirse, yüzde 75 falan... O zaman da halkı değiştirir, kendinize yeni bir halk seçersiniz. Bu halkla iş yapılmaz demektir.
Ben de bugünlerde Almanca takılıyorum, sevgili dostum Schubert’in (mein lieber Franz), son derece hüzünlü, son derece dokunaklı piyanosu içimde derin kederler uyandırıyor... Der Leiermann, kimsenin dinlemediği, kimsenin umursamadığı, hep kendi kendine çalan, ne kadar itilse kakılsa da kendi müziğini yapan, üzerine köpekler havlasa da elinden başka şey gelmediği için sağa sola aldırmadan hep laternasını kendi bildiği gibi gıcırdatan yaşlı adam...
Hadi ben gideyim artık.
Bu yazı 1,467 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
19 Ağustos 2009
Öyle olmayacak Tarhan Bey
-
3 Ekim 2008
Alman oğlu Alman
-
16 Ağustos 2008
Solculuk bile yapılır
-
14 Ağustos 2008
Frikik istiyorlar!
-
30 Temmuz 2008
Cirmi kadar yer yakar
-
14 Temmuz 2008
Bizim oğlan okumasın, dersaneci olsun
-
12 Temmuz 2008
Sıcakta serin yazı
-
5 Temmuz 2008
Kendini genel başkan sanan genel başkan
-
28 Haziran 2008
Korporatizm
-
27 Haziran 2008
Bu, gazetecilik değildir
-
13 Haziran 2008
Tekniğini merak ettim
-
11 Haziran 2008
Devr-i saadet
-
1 Haziran 2008
Memleket mazbut, lakin matbuat...
-
28 Mayıs 2008
Orada serbest
-
26 Mayıs 2008
Panpan est un pantin, Zizi est une poupee
-
25 Mayıs 2008
Psikolojik iç savaş
-
24 Mayıs 2008
Aslında ödleri patlıyor
-
21 Mayıs 2008
Lahındayk
-
19 Mayıs 2008
Sieg heil!
-
18 Mayıs 2008
Futbolcu aydınlar
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle