En Sıcak Konular

Engin Ardıç
Sabah

Engin Ardıç
0 0 0000

Sivil üniforma giymez!




Heves edip almıştık, herkes alıyordu, biz de sürüye uymuştuk, babama kimbilir kaç liraya patlamıştı, benim de vardı da, ya beş kere giydim ya altı.

Galatasaray üniforması... Yok, takımın forması değil, okul giysisi.

Gri pantalon, lacivert ceket, göğüs cebinin üstünde sarı ve de kırmızı GS arması... 1927 yılından önce “gayın” ve “sat” harfleriymiş bunlar, sonra yeni yazıya uydurmuşlar, “ge” ve “se”...

Şapkası, daha doğrusu kepi de vardı da, onu hiç giymedim.

Formayı da yalnızca ilkokul çaylarına giderken, yılda bir.

Biz Galatasaray Lisesi’nde forma giymezdik, sevmezdik de... Giyene inek gözüyle bakılır, alay konusu olurdu. Okulda berduş gezmek esastı... Bu özgürlüğümüz vardı.

Başka okullara giden lastik kravatlı, formalı çocuklara da acırdık... Zavallılar, Darülaceze’den giydirilmiş öksüz bayram çocukları gibi hep bir örnek... Altı kaval, üstü şeşhane... Boynunda boyunbağı, ayağında lastik ayakkabı.

Sabah Gazetesi’nde Emre Aköz bir laf etmiş de, “üniversiteye üniforma zorunluluğu getirebiliyor musunuz” diye, oradan aklıma üşüştü bunlar. Emre diyor ki, “hayır, çünkü orası, on sekiz yaşını aşmış, cezai sorumluluğu olan, vesayet altında bulunmayan vatandaşların gittiği bir yer”... Haklıdır.

Ancak bundan, “on sekiz yaşın altında sivil çocuklara üniforma giydirilebilir” gibi bir anlam çıkıyor. Çıkmasın Emre.

Askeri okul öğrencisi olmayan hiçbir çocuğa, kız ya da erkek, hiçbir üniforma giydirilmemelidir!

Bu bir “on dokuzuncu yüzyıl kalıntısıdır”... İleri ülkelerin hiçbirinde de yok artık.

Fransa, İngiltere gibi ülkelerde vardı, Rusya’da çarlık döneminde üniversite öğrencileri bile üniformalıydı!

Biz de onlardan aldık, üstelik eğitimcilerimiz bunu pek sevdiler. Amaç, çocukları hizaya getirmek, adı üstünde “üniformize” etmek yani tornadan çıkmış gibi birörnek yetişmelerini sağlamak, hadi açık söyleyelim, büyüyünce askerliğe hazırlamaktı!

Bu totaliter zagon, otoriter ruhlarımıza pek uygun düşmüştü!

Günümüzde de sürüyor: İlkokul öğrencileri ortalıkta karafatmalar gibi dolaşıyorlar, lise öğrencileri de mektebine göre kimisi lacivert, kimisi yeşil, kimisi mor birtakım ceketlerle. Kızların kimisi ekose, kimisi düz gri etekli.

Kızlara forma giydirmenin, bir de “onları çirkinleştirmek” gibi, herkesin bildiği ama hiç dillendirilmeyen gizli bir nedeni vardır. Çirkinleşecekler ki oğlanlar bakmasınlar, “arzu edilmeyen” ilişkiler gelişeceğine, otursunlar derslerine çalışsınlar!

İlköğretim için de saçmasapan nedenler ileri sürülmüştür: Efendim çocuklar çok koşup oynuyorlar da düşüyorlar kalkıyorlar, üstlerini başlarını kirletiyorlar, annelere çamaşırda zorluk çıkmasın!

Ya da, hepsi birörnek giyinirse sınıf farkları göze batmazmış. Öbür türlü, zengin çocuğu fakir çocuğundan daha iyi giyineceği için sorun çıkarmış.

Pisliği temizleme değil, halının altına süpürüp yok sayma yöntemi!

Bütün bu gerekçelerin hepsi palavradır. Amaç, çocukları “itaatli” birer robot olarak yetiştirmektir.

Formaları çocukları sırtlarından çıkarınız, kendilerini çok daha özgür hissedecekler, derste soru sormaya falan da başlayacaklardır, “sorgulamaya” geçeceklerdir, korkulan budur.

Hedefi Avrupa Birliği’ne girmek olan bir Türkiye, gençlerini birer “birey” olarak yetiştirmeye mecburdur.

Bunun ilk adımlarından bir de, sırtlarından üniformayı çıkarmaktır. “Sivil vatandaşına bile üniforma giydiren otoriter bozuntusu bir ülkenin” Avrupa’da yeri olamaz.

Daha sonra da elbette Mussolini İtalyası, Hitler Almanyası ve Stalin Rusyası’nın faşist spor gösterilerinin ülkemizde niçin sürmekte olduğunu sorgulamaya sıra gelecektir, oligarşi istese de istemese de...

Bugün, üniversitede kimin ne giyeceğine karışılmıyor ama kimin ne giyemeyeceği maşallah pek güzel saptanmış, YÖK marifetiyle.

Bakalım iktidar, türban konusunda gösterdiği “hassasiyeti” ilk ve orta öğretim düzeylerininin kılık kıyafet meselesinde de gösterebilecek midir, yoksa onun özgürlükçülüğü de balon mudur?




Bu yazı 1,280 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Ağustos 2009 Öyle olmayacak Tarhan Bey
    • 3 Ekim 2008 Alman oğlu Alman
    • 16 Ağustos 2008 Solculuk bile yapılır
    • 14 Ağustos 2008 Frikik istiyorlar!
    • 30 Temmuz 2008 Cirmi kadar yer yakar
    • 14 Temmuz 2008 Bizim oğlan okumasın, dersaneci olsun
    • 12 Temmuz 2008 Sıcakta serin yazı
    • 5 Temmuz 2008 Kendini genel başkan sanan genel başkan
    • 28 Haziran 2008 Korporatizm
    • 27 Haziran 2008 Bu, gazetecilik değildir
    • 13 Haziran 2008 Tekniğini merak ettim
    • 11 Haziran 2008 Devr-i saadet
    • 1 Haziran 2008 Memleket mazbut, lakin matbuat...
    • 28 Mayıs 2008 Orada serbest
    • 26 Mayıs 2008 Panpan est un pantin, Zizi est une poupee
    • 25 Mayıs 2008 Psikolojik iç savaş
    • 24 Mayıs 2008 Aslında ödleri patlıyor
    • 21 Mayıs 2008 Lahındayk
    • 19 Mayıs 2008 Sieg heil!
    • 18 Mayıs 2008 Futbolcu aydınlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,590 µs