En Sıcak Konular
Star
Mehmet Altan
0 0 0000
Hükümetin pusulası
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük bir zaferle çıktığı genel seçimlerden tam bir ay sonra yazdığım ‘Yeni Dönem’ başlıklı yazıda, bu yeni dönemi iki konunun şekillendireceğini söylüyordum:
Bunlardan birisi sivil anayasa idi, ikincisi de Türkiye’nin AB süreci... Sivil anayasa ‘12 Eylül Rejimi’nin tümüyle tasfiyesi anlamına gelecekti.
AB süreci ise toplumsal dönüşümü, üretim biçiminin modernleşmesini, demokratikleşmenin alt yapısının yerleşmesini hızlandıracaktı.
AB sürecinin sağlıklı yürüyebilmesi için kritik eşiklerden birisi de önümüzdeki 7 Kasım.
O gün Avrupa Birliği, Türkiye’yle ilgili ‘İlerleme Raporu’ yayımlayacak.
İlerleme Raporu, bir anlamda Türkiye AB ilişkilerinin de kaderini belirleyen bir dönemeçtir. Bu yüzden süreci hızlandırmak için Kasım ayı başına kadar Türkiye’nin hızlı adımlar atması gerekiyordu...
Gerekiyordu diyorum, çünkü AK Parti hükümetinin bu adımları atmaktan vazgeçtiğini görüyorum.
Meclis 21 Ekim’e kadar tatile girdi. Geri kalan zamanda da ihtiyacımız olan reformların yapılması olanaklı gözükmüyor.
Meclis neden tatile girdi?
21 Ekim’de yapılacak olan referandum için.
O referandum ne için yapılacak?
Cumhurbaşkanını halk seçsin diye.
Bu öneri 27 Nisan Muhtırası’nın ışığında çok anlamlıydı ve doğru bir adımdı. Ama sivil anayasa yapacak isek bunun artık bir anlamı kaldı mı?
Parlamenter sistem sürecek, başkanlık sistemine geçilmeyecekse ve Cumhurbaşkanının yetkileri sembolik bir hale gelecekse referanduma ihtiyaç var mı?
Ya da bu yeni düzenleme anayasal değişikliklerinin içine konarak çözülemez mi?
AB süreci için yapılması gereken acil reformları bir yana bırakarak yeniden anlamsız bir kaotik sürecin içine düşmek, iki ayı şimdiden geçmiş olan yeni dönemin pusulasının da kaybı anlamına gelmekte...
Üstelik, bu 9. Uyum Paketi genel seçimlerden çok önce çıkacaktı.
‘Milliyetçilik yükseliyor’ sanan AKP, 9. Uyum Paketini aniden uykuya yatırıverdi.
Referandum için meclisin tatil edildiğine bakılırsa, uyandırmaya da niyeti yok. Uyandırsaydı 301’i değiştirecek, Vakıflar Yasası’nı, Sayıştay Yasasını elden geçirecek ve Ombudsmanlık kurumunu tesis edecekti.
İlerleme Raporu’na kadar 301 değişmezse, sanırım Türkiye AB ilişkileri onarılması çok güç bir yara alacak.
Çünkü bu madde yüzünden Türkiye, fikir sahiplerinin cezalandırıldığı bir ülke durumunda...
Bu maddenin dünya kamuoyu için hem sembolik hem de psikolojik önemi büyük. 83 yıllık cumhuriyette ilk Nobel’i alan romancımızı bu maddeye dayanarak mahkeme kapılarında süründürdüğümüzü, bir avuç karanlık adamın hakaretine ve saldırısına muhatap bıraktığımızı dünya çok iyi bilmekte...
‘301’i değiştirmem’ demek, ‘ben AB standartlarında bir fikir özgürlüğü istemiyorum’ demekle eş anlamlı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Avrupa’da ne derse desin, bugün itibariyle AB sürecinin hükümet marifetiyle zora sokulduğu bir döneme giriyoruz.
Halbuki iki ay önce hepimiz umutluyduk...
Bu yeni dönemin birincisinden de daha derin bir değişim ve dönüşümün öncüsü olduğuna inanıyorduk. İkinci Erdoğan Hükümeti’nin programı da bu umutları besleyen bir senet gibiydi...
Bugün itibariyle bu umutların kaybolduğunu söyleyebilirim.
Çünkü hükümetin ‘AB pusulasını’ yitireceği, sağlıksız ve çok da anlamlı olmayan bir ortama doğru sürüklendiğimizi görüyorum.
Akıl devreye girmez ise iç çalkantının büyüme ihtimali artacak.
Neden mi?
Pusula kaybolunca doğru yolu bulmak çok zorlaşır çünkü...
Bu yazı 1,111 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Oku bakayım...
-
16 Ağustos 2008
Beş yıl önce neredeydiniz?
-
14 Ağustos 2008
Ahmedinejad’la...
-
12 Ağustos 2008
Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
-
31 Temmuz 2008
‘Kapatma ama hırpala..’
-
14 Temmuz 2008
MİT’in Ergenekon listesi...
-
12 Temmuz 2008
İran savaşı yaklaşıyor mu?
-
10 Temmuz 2008
Ölümün askerleri
-
8 Temmuz 2008
Öksüz Çocuk Eldiveni...
-
5 Temmuz 2008
Dağbaşı
-
28 Haziran 2008
Bir Türk neye bedel?
-
26 Haziran 2008
Türkiye-Almanya
-
21 Haziran 2008
‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
-
13 Haziran 2008
Gerçekten cevap bu mu?
-
11 Haziran 2008
Askeri sopa ile özen...
-
2 Haziran 2008
Elitist mi, kitlesel mi?
-
1 Haziran 2008
Sizi muhatabınız belirler...
-
28 Mayıs 2008
Sivas’ın doğusu...
-
25 Mayıs 2008
Danıştay ne karar verecek?
-
24 Mayıs 2008
Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle