En Sıcak Konular

Engin Ardıç
Sabah

Engin Ardıç
0 0 0000

Başkanlık sistemi niçin kimsenin işine gelmiyor?



Daha ortada olmayan anayasa taslağı üzerinde kopan kayıkçı kavgası şimdilik yatıştı gibi görünüyor... Taraflar barutlarını çabuk yakıp erken tükettiler. Yoruldular.

Yeni anayasaya, daha ortada olmayan anayasaya, daha şimdiden yüzde 45 evet oyu görünüyormuş, araştırmalara göre... Elbette öyle olacaktır, kabul edilecektir. “1961 Anayasası’nı da, 1982 Anayasası’nı da, 2008 Anayasası’nı da kabul eden bu halk mı, aynı halk mı, nasıl olur?” tartışması da entellere kalacaktır.

Öte yandan, yeni anayasanın, cuntanın ve onun atadığı kurucu meclis karikatürünün hazırlamış olduğu eski metinden pek de farklı çıkmayacağı, yalnızca “din özgürlüğüne” ağırlık verileceği anlaşıldı... Biz bu konuda iki hafta önce “dağ fareyi doğurmak üzere” demiştik de üzerinde duran pek olmamıştı.

Solcu geçinenler, “Profesör Özbudun kaç para aldı?” gibi magazin skandalları yaratmaya odaklandıklarından, neler olup bittiğinin farkına varamadılar.

Taslağı, daha doğrusu taslağın söylentisini, asıl eleştirmeleri gereken yönden, “yetersizlik” niteliğiyle eleştirmediler, gittiler Kenan Evren’in metnini savunmak gibi zavallı bir duruma düştüler.

Benim de sorum şudur: Devrim yapacaklarını söyleyenler, niçin devrim yapamıyorlar?

Yok efendim, esamileri okunmayan Marksist’leri değil, iktidar mahfillerini kastediyorum.

Ne o, yoksa bürokrasi, umduklarından çok daha çetin ceviz mi çıktı?

Kırmızı çizgiler çekildi: Üniter devlet, ulus-devlet ve laiklik tartışılamaz bile.

O zaman, yalnızca üniversitelerin rektörlerini kendileri seçebilmeleri için miydi bütün bu patırtı? Mevcut anayasada iki maddeyle oynarsın, olur biter.

Yani bütün mesele türban mıdır bu memlekette?

Niçin başkanlık sistemi gene unutuldu ve tartışılamıyor?

Referandumda cumhurbaşkanını halkın seçmesine evet oyu da beklendiğine göre... Genel seçimde partiye oy vermek bir anlamda başbakanı da seçmek olduğuna göre... Niçin bu iki makamı birleştirmiyorsunuz?

Bu sistemde bakanlar başkan tarafından atanırlar ve yalnızca ona karşı sorumlu olurlar, meclis hükümete karışamaz. “Güvenoyu” denilen kurum da, “hükümet düşürme” denilen eylem de ortadan kalkar.

“Erken seçim” gibi saçmalıklar da tarihte kalırlar. “Gensoru” bir hatıra olur. Güçlü yürütme, sapasağlam kurulur.

Fakat başkan da, meclis üzerinde hiçbir şekilde tahakküm kuramaz.

Seçmen, başkanı da meclis çoğunluğunu da büyük bir ihtimalle aynı partiden seçeceğinden, sorun çıkmaz.

Başkan da, meclis de, hiçbir şekilde yargıya da karışamazlar! Bu mu kimsenin işine gelmiyor?

Açık konuşalım: Kuvvetler ayrılığını, ama gerçek ayrılığı, ne güçlü iktidar istiyor, ne de cılız muhalefet!... İktidar elindeki gücü paylaşmaya yanaşmıyor, muhalefet de çıkmaz ayın son çarşambasında göreve gelebilirse bu sefer bu gücü kendine yontma özlemiyle yaşıyor. “Kuvvetler birliği”, yani en sakat devlet düzeni, muvafık ya da muhalif herkesin özlemi!

Seçim kanunu değişmeyecek, siyasi partiler kanunu değişmeyecek, ceza kanunundaki bazı saçmalıklar değişmeyecek, göstermelik bir anayasa değişikliğiyle iktidar “devrimcicilik” oynayacak, sözümona muhalefet de “tutucuculuk” edecek, basın da yara kaşıyıp kendini avutacak...

İktidar madem yüzme bilmiyordu, niçin ağaca çıktı?

Takiyye mi yapmıştı, niyeti var da gücü mü yetmiyor?

Muhalefet madem uyuzluk etmekten başka bir şeye yaramıyor, niçin orada oturuyor?

Yazar olsaydım, “fikir yazısı” yazabilme yeteneğim bulunsaydı, bu konuyu ne biçim işlerdim ha!...



Bu yazı 1,299 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Ağustos 2009 Öyle olmayacak Tarhan Bey
    • 3 Ekim 2008 Alman oğlu Alman
    • 16 Ağustos 2008 Solculuk bile yapılır
    • 14 Ağustos 2008 Frikik istiyorlar!
    • 30 Temmuz 2008 Cirmi kadar yer yakar
    • 14 Temmuz 2008 Bizim oğlan okumasın, dersaneci olsun
    • 12 Temmuz 2008 Sıcakta serin yazı
    • 5 Temmuz 2008 Kendini genel başkan sanan genel başkan
    • 28 Haziran 2008 Korporatizm
    • 27 Haziran 2008 Bu, gazetecilik değildir
    • 13 Haziran 2008 Tekniğini merak ettim
    • 11 Haziran 2008 Devr-i saadet
    • 1 Haziran 2008 Memleket mazbut, lakin matbuat...
    • 28 Mayıs 2008 Orada serbest
    • 26 Mayıs 2008 Panpan est un pantin, Zizi est une poupee
    • 25 Mayıs 2008 Psikolojik iç savaş
    • 24 Mayıs 2008 Aslında ödleri patlıyor
    • 21 Mayıs 2008 Lahındayk
    • 19 Mayıs 2008 Sieg heil!
    • 18 Mayıs 2008 Futbolcu aydınlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,853 µs