En Sıcak Konular
Bugün
Gülay Göktürk
0 0 0000
Gündem
Üç gündür gazete okuyamadım. Saatlerdir internetin başında basını harmanlıyor, ne bulursam okuyorum. Şöyle heyecan verici; yeni filizlenen, körpe, istikbal vadeden; üzerinde söz söyleme isteği uyandıran bir tartışma arıyorum bir köşesinden katılmak için... Yok... Yok...
O kadar sıkıcı bir gündem ki hiçbir yazma isteği bırakmıyor insanda: Türban "tartışmaları" sürüyor. İyi de, söylenecek ne kaldı ki geriye... Şimdi bu saatten sonra, türban serbestisinin laikliğe aykırı olmadığına ikna etmeye mi çalışacağım birilerini? Söylenecek her şeyin söylendiği; bütün polemiklerin bittiği, fikir diye ortaya sürülen bütün saplantıların çürütüldüğü bir noktada, daha ne yazacağım türban konusunda... "Malezya olur muyuz?" konusu da sündürüle sündürüle uzatılıyor bütün yavanlığıyla...
Herkes biliyor cevabı ama yine de sessiz bir anlaşmayla sanki, aynı soru üzerinde eşelenip durmaya, korkular köpürtülmeye devam ediliyor. Öte tarafta CHP cephesinde dejavü'ler yaşanmaya devam ediyor. Birileri bininci defadır sosyal demokrasiyi kurtarmaya çalışıyor, Baykal bininci defadır aynı ayak oyunlarıyla onları enterne etmeye çalışıyor; solcular bininci defadır "sol muhalefet olmadan demokrasi olmaz" diye tutturuyor...
Paşalar içinde bol miktarda "bölünmez bütünlük" "Cumhuriyet" ve "laiklik" geçen o çok bildik demeçlerinden birkaç tane daha veriyor, yine fırça atıyorlar. (Evet fırça yine fırça ama doğrusu insana "teftiş fırçası"nı hatırlatıyor) Bazı gazeteciler hep yaptıkları gibi hemen kaleme sarılıp demeçlerdeki "ince mesajları" -hani belki anlamamışızdır diye- tercüme ediveriyor; ehh, bunun üzerine birilerinin de yine kaleme sarılması; orduya bilmem kaçıncı defadır politikaya karışmayın, sınırlarınızı aşmayın, diye bir şeyler yazması icap ediyor. Ama inanın bu da içimden gelmiyor. Elimi atmaya niyetlendiğim her konu birbirinden eski, birbirinden küflü ve fuzuli.
İçim kararıyor. Ama sonra birden, bu kasvet verici tablonun içinde gizli olan "müjde"yi fark ediveriyorum: Bütün bu tartışmaları öldürücü derecede sıkıcı hale getiren şeyin kendisi son derece heyecan verici! O da benim içimi sıkan bu gündemin büyük çoğunluk açısından da gündemden düşmüş oluşu...
Evet, aslına bakarsanız, gazetelerin getirip önümüze koyduğu bu gündemi sıkıcı bulan yalnızca ben değilim. Türkiye bütün bunları çoktan aştı... Bu gündem çoktan gündemden düştü; bu fikirlerin defteri çoktan dürüldü. Hâlâ sürüyor gibi görünmeleri, bir medya hokkabazlığından başka bir şey değil.
Eğer öyle olmasaydı; bu gündem gerçek olsaydı, bir adım bile ilerlemeden hep kendi etrafında dönüp duran ve gittikçe tükenen bir ülke olurdu karşımızda. Oysa Türkiye böyle değil. Türkiye yaşıyor, kendini yeniliyor ve hayret verici bir hızla değişiyor.
Öyleyse, görünürde bu ölü tartışmalar sürüp giderken, bir yerlerde canlı olan bir şeyler var. Birileri bir yerlerde - havanda su dövenlere hiç aldırmadansomut, elle tutulur, gerçek bir şeyler yapıyorlar. Ki onlar onmilyonlar...
Hayali tehlikelere pabuç bırakmadan, hayali korkular umurlarında bile olmadan umut ediyor, hayal kuruyor, çalışıyor, üretiyor, bildikleri gibi yaşıyor ve her gün Türkiye'yi yeniden yaratıyorlar. Rejim üzerine tek laf etmeseler de; kendi hayatlarını kendi doğal rejiminde akıtmaktan başka bir şeyi dert etmeseler de, rejimi de onlar koruyor, hayatı da onlar kuruyor.
Hem de o kadar sağlam kuruyor ki, bu akışı değiştirmek için kurulan barikatların hiçbiri önünde dayanamıyor.
Bu yazı 1,169 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Krizler ve sebep sonuç ilişkileri
-
12 Temmuz 2008
Ergenekon Davasını bekleyen tehlikeler
-
12 Haziran 2008
Cumhuriyet Çalışma Grubu
-
28 Mayıs 2008
“Yalnız ve güzel ülkem”
-
25 Mayıs 2008
Tam Gün Yasası 2
-
21 Mayıs 2008
Tam Gün Yasası
-
18 Mayıs 2008
Hukuk dersi
-
14 Mayıs 2008
Kraliçe bilecek mi?
-
9 Mayıs 2008
Patinaj ve bıkkınlık
-
7 Mayıs 2008
"Dini ticarete alet etmek"
-
30 Nisan 2008
Taksim neyin sembolüdür?
-
25 Nisan 2008
“CHP'yi kurtarmak”
-
23 Nisan 2008
Doğurun, ama bize güvenerek doğurmayın
-
20 Nisan 2008
Hizmet yarışı olarak siyaset
-
16 Nisan 2008
Vazoda büyüyenler
-
9 Nisan 2008
“Kökü dışarda”
-
30 Mart 2008
"Eğer kapatma davası açılırsa..."
-
28 Mart 2008
Reform kuşa dönmesin
-
26 Mart 2008
Meşru müdafaa
-
19 Mart 2008
Asıl ihtimal Anayasa Mahkemesi’nin reddetmesidir
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle