Ve nihayet o an geldi.. Günlerdir fırtınası koparılan Meclis’te yemin krizi beklentileri boşa çıktı. Herkes dört gözle adeta Demokratik Toplum Parti(DTP)’li milletvekillerinin yemin (Nasıl yeminse…) ederkenki tutumunu bekliyordu. Yeni bir Leyla Zana çıkar mıydı? Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ve Cumhurbaşkanı Sezer de katılmadı bu oturuma. İddialar muhtelif; kimine göre DTP’lilerle aynı çatı altında bulunmak istememişler, kimine göre de Abdullah Gül’ün öne çıkmasını protesto etmişlerdi. Bu iddialar şayet doğruysa daha vahim.. Zira Gül de, DTP de milletin iradesini temsil etmiyor muydu? Değilse 12 Eylül 1980’den itibaren ilk kez Cumhurbaşkanı ve askeri erkanın olmaması nasıl açıklanabilirdi bilemem.. Her neyse..
Tekrar konumuza dönecek olursak, DTP’liler gayet ağır başlı, şık giyimli ve medeni tavırlarla geldiler ve herkesin okuduğu o metni okudular indiler kürsüden. Bazı medyada ve partilerde, “Nasıl sizi dize getiririz” edası vardı sanki DTP’lilere karşı. Yoksa bütün kanalların, Aysel Tuğluk ya da Sebahat Tuncel’in, “Büyük Türk Milleti Önünde, namusum ve şerefim üzerine ant içerim” ifadelerini vermeleri nasıl izah edilebilirdi. Oysa asıl kazanan DTP’lilerdi. Hiçbir şey kaybetmedikleri gibi, çok şey kazanmışlardı. Bence asıl üzerinde durulması gereken, bu bir yeminse -ki öyle diyorlar- (Bana göre yemin falan değil, yemin içten gelerek ve samimiyet ifadesi değil midir.) O zaman bu metni okuyan DTP’lilerin samimiyetine de inanmış olmalı herkes. Ya da herkesin kendince yemin saydığı kutsal ifadelerle yemin edeceği günleri beklemeliyiz. Bana göre asıl samimi yemin, Leyla Zana’nın o itiraz edilen yeminiydi. İçten ve samimice.. Yemin de öyle olmalı değil mi.
Tüm dünyada da, özellikle çağdaşlık mevzu bahis olunca, örnek gösterilen Batı ülkelerinde kutsal değerler üzerine yemin edildiğini sanıyorum anlatmaya gerek yok. Örneğin Amerika’da seçilen senatörler (milletvekilleri) dini inançlarını göre kutsal kitaba (İncil) el basarak yemin ederken, İsrail’de de milletvekilleri Tevrat’a el basarak yemin ediyor. İran da, yaşayan dini azınlıklar da, Meclis’teki görevlerine kendi kutsal kitapları üzerine yemin ederek başlıyorlar. AB ülkelerinde bu durum değişmiyor.
İngiltere, İspanya, Romanya, Yunanistan, ve bir çok Avrupa Ülkesinde de seçilen milletvekilleri İncil’e el basarak yemin ediyor. Merhum Dr. Sadık Ahmet te Yunan Parlamentosun’daki yemin töreninde Kur’an-ı Kerim’e el basarak yemin etmemiş miydi. Yine Amerikan Kongresine seçilen ilk Müslüman milletvekili Keith Ellison da Kur’an-ı Kerim’e el basarak yemin etmişti. Amerikan Başkan Bush ta seçildikten sonra İncil’e el basarak yemin etmiş ve yeminin de “Tanrı Amerika’yı korusun” demişti. İran da, yaşayan dini azınlıklar da, Meclis’deki görevlerine kendi kutsal kitapları İncil ve Tevrat üzerine yemin ettikten sonra başlıyorlar. Koyu Katolik olan İrlan’da da İncil’e el basarak yemen etmek bir yana, “İrlanda halkının Allah’ın gözetiminde olduğu” Anayasanın birinci maddesinde yer almaktadır.
Peki Milli Mücadeleyi yapan ilk Meclis’te nasıldı yemin?
İşte asıl yemin oydu…
Kısaca hatırlayalım;
29 Ekim 1923'e yani Cumhuriyet'in ilan edildiği tarihe gelmeden önce, dikkat çekici bir icraat da, milletvekillerinin yemin şeklinin kanunla belirtilmesi olmuştu. 11 Ağustos 1923 tarihinde mebusların kabul ettiği '1 Numaralı karar'a göre, milletvekilleri 'Vallahi' diyerek, yani 'Allah adına yemin ederek' vazifeye başlayacaklardı. Bu yemin şöyleydi: "Vatan ve milletin saadet ve selametine ve milletin bilâ kaydü şart hakimiyetine mugayir bir gaye takip etmeyeceğime ve Cumhuriyet esaslarına sadakatten ayrılmayacağıma "Vallahi"
Bu yemin şeklini her milletvekili gibi Mustafa Kemal de okumuştu.
Bu yemin şekli 1924 Anayasası'nın 16. Maddesinde de yer alacaktı. Söz konusu yemin 1928 tarihinde ancak değiştirilecekti. Yine 29 Ekim 1923 tarihinde, yani Cumhuriyet'in ilan edildiği gün, Cumhuriyet'in ilan edildiğini belirten kanunda bir madde ile devletin dininin İslâmiyet olduğu belirtilmişti. Ve bu hüküm bir 'Anayasa maddesi' olarak konulmuştu.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle