En Sıcak Konular

Gülay Göktürk
Bugün

Gülay Göktürk
0 0 0000

Ak Parti uzlaşıyor, farkında değilsiniz



Sabah akşam aynı şeyi tekrarlayıp duruyorlar: "Hani uzlaşacağız diyordunuz, bütün sorunları toplumsal uzlaşı içinde çözecektiniz; ne oluyor şimdi bu türban dayatması?"

Aslında şunun bile farkında değiller ki, Ak Parti'nin türban yasağını sadece üniversitelerde kaldırmaya çalışması zaten bir uzlaşma noktası... Hizmet alanlar-hizmet verenler formülasyonunun kendisi bizatihi bir uzlaşma formülü. Ben kendi payıma, şu anda sürmekte olan milletveki olma yasağını da liberal bir demokrasi için kabul edilemez buluyorum.

Hiçbir yasal temeli olmayan, hiçbir mantığa dayanmıyan bu yasakla ilgili olarak Merve Kavakçı olayı sırasında epey yazıldı çizildi. Ne var ki, dikkat ederseniz, bu seçim arifesinde başörtülü aday göstermek Ak Parti'nin gündemine gelmedi bile. İşte bu bir uzlaşmaydı.

Çünkü hepimiz farkındayız ki, başörtülü milletvekili şu anda toplumun önemli bir kesimi tarafından "kabul edilemez" bulunuyor. Yani bu konuda üniversitede yasağın kaldırılması konusunda sağlanan toplumsal konsensus henüz yok. O yüzden de gündeme bile getirilmiyor.

Yine aynı şekilde, memur olma yasağının da sağlam hukuki bir temele dayanmadığı ortada. Ne deniyor: Kamu görevlilerinin dini sembolleri kamu alanında kullanmasının, kamu alanındaki tarafsızlığı zedeleyeceği... Her türlü inanç karşısında tarafsız olması gereken kamu görevlisinin başörtüsü takarak "tarafını" belli ettiği ve dolayısıyla bunun da karşısındaki başı açıklarda görevlinin yansızlığı konusunda şüphe yaratacağı... Bu yüzden kamu alanında dini inançlara açıklama özgürlüğüne sınır getirilebileceği... Bu argüman tek bir soru karşısında çökmeye mahkumdur.

O soru da şudur: Neden başı örtülü olmak memurun "tarafsızlık" imajını bozuyor da başı açık olmak bozmuyor. Kamu görevlisinin başını örtmesi "taraf belli etmek" ise, örtmemesi de taraf belli etmek değil midir?

Başı örtülü bir vatandaş da bir devlet dairesine gittiğinde karşısında başı açık bir kadın görevli gördüğünde, onun kendisine karşı "taraf" olduğunu hissedemez mi?

Çünkü devlete göre, başı açık olmak "normal", örtülü olmak ise bu normdan sapmadır. Devlet, önce başı açık olmayı norm olarak koyuyor, yani "normal kadın"ı başı açık olarak tanımlıyor; sonra bu normalden sapma gösteren başörtülünün, vatandaş önünde tarafsız bir imaj veremeyeceği için memuriyet yapmasını yasaklıyor. Ama devletin böyle bir norm koymaya hakkı olup olmadığı tartışılmıyor!

Uzun süredir hiçkimse çıkıp da devlet memuriyetinin başörtülülere açılmasından bahsetmiyor. İşte bu da bir uzlaşmadır. Hem de önemli bir uzlaşmadır. Sebebi de toplumun önemli bir kesiminin böyle bir tartışmaya hazır olmaması, yani toplumsal konsensus koşullarından uzak olunmasıdır. Ama üniversitelerde türban yasağı öyle mi? Bu yasak uzun süredir sadece başını örtenlerin değil, örtmeyenlerin de vicdanını acıtır hale gelmiş durumda. Yani toplum çoktan hazır. Ak Parti yıllardır bazı kurumların paşa keyiflerinin gelmesini bekliyor. Ama bakıyor ki, gelip geleceği yok; seçimlerde aldığı desteğe ve bu konuda sağlanan toplumsal konsensüsün gücüne dayanarak işe girişiyor. Ve girişmesiyle birlikte aynı koro harekete geçiyor:

"Vay, uzlaşmadan çözmeye çalışıyorlar" Siz, "uzlaşma" lafıyla, sizin bulunduğunuz yerden milim kıpırdamamanız, Ak Parti'nin ise bulunduğu yeri tamamen terk edip sizin dizinizin dibine gelmesini; hatta sizin silik bir kopyanız haline gelmesini kastettiğiniz sürece, beklediğiniz uzlaşmayı bulamadığınız gibi, gerçekte yapılan uzlaşmaları da göremezsiniz. Sadece papağan gibi aynı lafı tekrarlar durursunuz.


Bu yazı 1,184 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 Krizler ve sebep sonuç ilişkileri
    • 12 Temmuz 2008 Ergenekon Davasını bekleyen tehlikeler
    • 12 Haziran 2008 Cumhuriyet Çalışma Grubu
    • 28 Mayıs 2008 “Yalnız ve güzel ülkem”
    • 25 Mayıs 2008 Tam Gün Yasası 2
    • 21 Mayıs 2008 Tam Gün Yasası
    • 18 Mayıs 2008 Hukuk dersi
    • 14 Mayıs 2008 Kraliçe bilecek mi?
    • 9 Mayıs 2008 Patinaj ve bıkkınlık
    • 7 Mayıs 2008 "Dini ticarete alet etmek"
    • 30 Nisan 2008 Taksim neyin sembolüdür?
    • 25 Nisan 2008 “CHP'yi kurtarmak”
    • 23 Nisan 2008 Doğurun, ama bize güvenerek doğurmayın
    • 20 Nisan 2008 Hizmet yarışı olarak siyaset
    • 16 Nisan 2008 Vazoda büyüyenler
    • 9 Nisan 2008 “Kökü dışarda”
    • 30 Mart 2008 "Eğer kapatma davası açılırsa..."
    • 28 Mart 2008 Reform kuşa dönmesin
    • 26 Mart 2008 Meşru müdafaa
    • 19 Mart 2008 Asıl ihtimal Anayasa Mahkemesi’nin reddetmesidir

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,725 µs