Son zamanlarda işler tatsızlaşmıştı...
Nitekim ‘12 Dev Adam’ Avrupa Şampiyonasını ‘çok erken’ bitirdi... Önceki gün Fransa’ya da yenilince evin yolu gözüktü.
Hakem İskoçmuş...
Futbol, basketten daha büyük dalgalanma yaratıyor. Malta ile berabere kalmamızın ardından ortaya çıkan karmaşa neredeyse gemiyi batıracaktı.
İşler böyle olunca önceki günkü Macaristan maçı büyük ‘ehemmiyet’ kazandı...
Milliyet Gazetesi’nin demirbaşlarından futbol fanatiği dostum Tahir Özyurtsever epeydir göz ucuyla uzaktan izlediğim sporun içine beni çekerek, alışkanlıklarımı değiştirmek istiyor.
Fenerbahçe-Gaziantepspor maçına da o davet etmişti beni. Önceki günkü milli maça da o götürdü.
Doğrusu coşkuyu sevdiğim için ben de fazla direnmedim...
***
Direnmedim çünkü bu topraklarda futbol, ilgilenmesen de habersiz yaşayamayacağın bir salgın.
Türkiye-Macaristan maçı, bizler için 1956 yılındaki unutulmaz maçın anımsanması demek... O maçı da kazanmıştık.
Lefter’in oyunu... Efsanevi Macar oyuncusu Puşkaş.
Locaya yerleştiğimizde kırmızı-beyaz İnönü Stadyumu kıpır kıpırdı.
Tahir, önemli ipuçlarını vermeye başladı:
‘Bizim takımın belkemiği şu zenci Aurelio, Türk vatandaşı olmuştu hani...’
Ya da:
‘17 numara Tuncay, maç ilerledikçe enerjisi çoğalan bir futbolcu...’
Ayrıca şunlar:
‘Nihat’a dikkat et... İspanya’da oynuyor... Çok iyi bir futbolcu.’
***
Stadyumu kolaçan ederken boş bir tribüne denk geldim... Macarlar’a ayrılan bölüm... Bir avuçtan bile azdılar... Ara sıra bayraklarını sallıyorlardı... Yedikleri goller peşpeşe sıralanınca ondan da vazgeçtiler... Sanki biraz daha büzüştüler.
Doğrusu ilk gölü attığımız 68. dakikaya kadar sıkıntılı bir durum vardı.
Daha doğrusu hakem Macar futbolcuya kırmızı kart gösterinceye kadar.
O andan sonra Macarlar psikolojik olarak dağıldı.
Onlar on oyuncuya inerken, sanki biz on iki oyuncuya çıktık.
Etrafımdakiler penaltı beklerken Macar futbolcunun atılması, bir sevinç dalgalanması yarattı.
Milli maç ya...
Ben de bizleri sevindiren hakemin milliyetini sordum.
Kimse bilemedi.
Meğer İskoçyalıymış.
***
Sabahleyin ilk işim, belki de ilk kez, spor sayfalarına bakmak oldu.
Kim ne yazmış...
Çoğunluk hakem kararırının etrafında şöyle bir dolanmıştı.
Temkinliler o noktaya pek girmemişti.
Eski hakemler Ahmet Çakar ve Erman Toroğlu cesur bir açıkyüreklilikle pozisyonun penaltı olduğunu açıklamışlardı.
Davul çalınmasa da, vicdanen konu çoğunluğun gündemindeydi.
***
Bizim gazetede Ali Sami Alkış şöyle yazıyordu:
‘Ama unutmayalım, Macar futbolcu Gera’ya gösterilen kırmızı kart ağırdı. Zaten o andan sonra çözüldüler. Arka arkaya gelen gollerde, bu kartın önemli etkisi oldu. Hakem bize çalıştı.’
Hakan Ünsal da şöyle diyordu:
‘Herkes penaltı diye düşünürken hakem Gera’yı attı.’
Rıdvan Dilmen’de şu satırları okudum:
‘Hakem mi! Ben bir şey demeyeceğim. Şahane idi. Anlamışsınızdır.’
***
Neyse...
Gökhan Ünal...
Aurelio...
Ve Halil Altıntop’un golleriyle üç puanı kaptık... Ayrıca iddiamız silinmedi, tam tersine dirildi.
O heyecanı ve keyfi paylaşmak çok eğlenceli.
Ama tabii şunu da düşünmeden edemedim, aynı tür bir hakem kararı bizim aleyhimize olsa müziğimizi böyle usulca mı çalardık?
Sonra aklıma şu soru geldi:
Eskiden ‘lehimize’ olan haksız bir kararı açıkça eleştirir miydik?
Şimdi, çok fazla bağırmadan da olsa eleştiriyorduk.
Birisi bana, bu ‘açıkyürekliliğin’ Fatih Terim’e kızgınlıktan kaynaklandığını fısıldadı ama ben gene de kendi lehimize de olsa haksızlıklar karşısında ‘net’ durmamızı olumlu bir gelişme olarak gördüm.
***
Nihayetinde...
Futbol bir şölen..
Macarları böyle bir tartışmalı hakem kararı olmadan yensek, mutluluğum daha da artacaktı.
Ama artık ‘milli olaylarda’ bile gerçekleri görüp, dile getirecek bir ‘özgüvene’ sahip olmamız beni maçın sonucu kadar sevindirdi.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle