En Sıcak Konular
Sabah
Engin Ardıç
0 0 0000
Caro Luciano
Yetmiş iki yaşındaymış, ben “altmış falan” sanıyordum...
Ve de, kırk yıllık bir kayıtta, daha genç bir Karajan’ın yönettiği bir konserde karşıma tıfıl, sakalsız çıkınca şaşırdım. Oysa o tarihte hiç de tıfıl değil, otuz iki yaşında. Ama son yıllarının sakalına, uzun saçlarına, koca gövdesine, dev göbeğine pek alışmışız demek ki...
Hayır, şimdi “Puccini’yi de Verdi gibi söylerdi” diye ukalalık etmeyeceğim. Müzikten anladığımız çakılırsa halktan koparız!
Öte yandan, “keferenin Luciano Pavarotti’si varsa bizim de İbrahim Tatlıses’imiz var” zevzekliği de edemem, bu gazeteye değil, Aydın Doğan grubuna yakışır.
Genç Parti’nin milletvekili ve de kültür bakanı adayı İbo ona özenip “O Sole Mio” söylemişti de “detone” olmuştu hani... Eleştirilmişti... Hayret, halkımız detone şarkıcıları baştacı etmesiyle ünlüydü oysa...
En iyisi, şöyle toparlayalım: Pavarotti’nin son klibini seyretmiş miydiniz? “Vieni, prendi questa mano” diyor hani, gel, tut elimi... Şarkının adı “Il Canto”... Yalnızca, “Şarkı”... (Klasik müzik ve caz kanalı Mezzo ara ara oynatıyor, Digitürk, 92 numara... Bu kanalı izlemeyen çok şey kaybeder!)
O söylüyor ve onunla birlikte bütün bir İtalyan halkı söylüyor, kadın berberi, huzurevi sakini, manav, polis memuru, sekreter, denize giren dul bayan, mafya anasıyla salak oğlu...
İşte Pavarotti buydu, hem sapına kadar evrensel, hem sapına kadar İtalyan.
Belki de bu yüzden Tatlıses onu çok sevmişti ve “Pavoş” diye sesleniyordu.
Adını andığım Mezzo kanalı, hem Karajan’ın kırk yıl önce yönettiği, onun da katıldığı Verdi’nin Requiem duasını yayınladı, yani “kendi mevlidini kendisine okuttu”, hem de onun için “yirminci yüzyılın en büyük tenoru” diyor.
Böylece en başta büyük Caruso olmak üzere, Placido Domingo, Giuseppe di Stefano, Jüssi Björling gibi birçok kişiye haksızlık ediyor.
Pardon, müzikten anladığımı çaktırmayacaktım...
Bir zamanlar “Pavarotticiler ve Domingocular” şeklinde ikiye ayrılırdık... Dostoyevskicilerle Tolstoycular, lüfercilerle palamutçular, kuru fasulyacılarla nohutçular, kereviz sevenlerle kerevizden nefret edenler, diş macunu tüpünü dibinden sıkanlarla ortasından sıkanlar gibi...
Siz de anladınız, bendeniz Domingocu’yum.
Ama Pavarotti, geri kalmış ülkelerin halklarına daha büyük bir hizmette bulundu. İnsanlar, pek akılları basmasa da onun büyük bir sanatçı olduğunu kabul ettiler, yaptığı müziğin “esaslı ve önemli olduğunu” hissettiler. Bunda “dünya şekeri” fizik görünümünün de etkisi oldu. Sevimli adamdı, çok sevimli adamdı. Domingo’nun entellektüel, Carreras’ın gıcık, Alagna’nın çokbilmiş, gençlerden bir Villazon’un bitirim tavrı yoktu onda.
Pavarotti, Türkiye gibi bir ülkede, operayı “küfür edilir bir gâvur zırıltısı” olmaktan çıkardı, insanların anlamasalar da takdir ettikleri “ulvi” bir sanat olduğunu tescil ettirdi. Bir ara, mafya tetikçileri bile onun şu ünlü “Caruso” şarkısını dinliyorlardı.. Hele Puccini’nin “Nesssun Dorma” (“Kimse Uyumasın”) aryası...
Ben de onu, Donizetti’nin “Una Furtiva Lagrima” aryasıyla andım. Beyhude bir gözyaşı damlası...
Özel makarna aşçısı varmış, her gittiği yere onu da götürürmüş. Altı yüz milyon dolar miras bırakmış.
Altı yüz milyon dolar da, altmış dolar da bıraksan, gideceğin yer aynı yer.
Şu farkla ki, biz öleceğiz, Pavarotti öldü de ölmedi.
Caro Luciano, ciao...
Ne güzel, iki numara büyük geldiği için “siteci oğlanlar” bu yazıdan sözetmeyecekler. Deniz Baykal’ı anlatsaydık her yerde iktibas edilirdik.
Bu yazı 1,225 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
19 Ağustos 2009
Öyle olmayacak Tarhan Bey
-
3 Ekim 2008
Alman oğlu Alman
-
16 Ağustos 2008
Solculuk bile yapılır
-
14 Ağustos 2008
Frikik istiyorlar!
-
30 Temmuz 2008
Cirmi kadar yer yakar
-
14 Temmuz 2008
Bizim oğlan okumasın, dersaneci olsun
-
12 Temmuz 2008
Sıcakta serin yazı
-
5 Temmuz 2008
Kendini genel başkan sanan genel başkan
-
28 Haziran 2008
Korporatizm
-
27 Haziran 2008
Bu, gazetecilik değildir
-
13 Haziran 2008
Tekniğini merak ettim
-
11 Haziran 2008
Devr-i saadet
-
1 Haziran 2008
Memleket mazbut, lakin matbuat...
-
28 Mayıs 2008
Orada serbest
-
26 Mayıs 2008
Panpan est un pantin, Zizi est une poupee
-
25 Mayıs 2008
Psikolojik iç savaş
-
24 Mayıs 2008
Aslında ödleri patlıyor
-
21 Mayıs 2008
Lahındayk
-
19 Mayıs 2008
Sieg heil!
-
18 Mayıs 2008
Futbolcu aydınlar
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle