En Sıcak Konular
Star
Mehmet Altan
0 0 0000
Türk’ün Türk’ten başka...
Alman Marshall Fonu’nun yaptırdığı araştırma, son yıllarda dış dünyaya şüpheyle bakmaya başlayan Türk halkının 2007 yılında kendisini dünyadan daha da dışladığını ortaya çıkarmış.
Dünyaca ünlü Marshall Fonu tarafından Amerika’da ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 12 Avrupa ülkesinde ‘Transatlantik Eğilimler’i ortaya çıkarmak amacıyla yapılan araştırma, Türklerin gün geçtikçe dünyadan uzaklaştığını ortaya koyuyor...
Sanırım,Turgut Özal dönemini saymazsak, çok bilmediğimiz bir duygu değil.
Türk halkı AB’ye aday statüsünde olmasına karşın Türklerin AB umudu 2006’da yüzde 54’ten yüzde 40’a düşmüş.
Türklerin Avrupa Birliği’ne karşı hissettiği ‘sıcaklık duygusu’ ise 2004’de ‘52 derece’ iken bu yıl ‘26 derece’ olarak ölçülmüş.
Türk halkının ayrıca NATO’ya yönelik desteği de fark edilebilir ölçüde azalmış.
En sıcak duygu, herhalde ‘herkes bize düşman’ duygusu. Ya da ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yok’ duygusu... İçerde herkes ‘canciğer kuzu sarması’ olsa amenna ama o da değil.
Galiba asıl en sıcak duygu ‘herkes bana düşman’ ve ‘benim benden başka dostum yok’ koyu inancı.
***
100 ölçekli termometre üzerinden yapılan araştırmaya göre, Türklerin Amerika’ya karşı beslediği sıcak duygular geçen yıla göre 9 derece, AB’ye karşı ise 19 derece soğudu.
Türkiye’nin AB’ye beslediği duygular 2004’de 52 dereceyken, 2006’da 45 dereceye, 2007’de ise 26 dereceye düştü.
AB’ye girileceğine beslenen umut 2006’da yüzde 54’ken 2007’de yüzde 40 oldu.
Yetkililere göre Avrupa’ya yönelik soğuma trendinin nedeni ise AB müzakerelerinin zorluğu ve Nicholas Sarkozy ve Angela Merkel gibi Türkiye karşıtı görüntü veren liderlerin varlığı.
***
Avrupalıları sevmiyoruz.
Amerikalıları sevmiyoruz.
Sevdiğimiz biri var mı?
Var... Filistinliler... Ve galiba da o kadar.
Çünkü araştırmaya göre en çok Filistinlileri seven Türklerin İranlılara olan sevgisi de 13 derece azalmış.
Türkiye’nin İran’a karşı sempatisi 43 dereceden 30’a düşerken, Türkiye araştırmanın yapıldığı tüm diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Çin’e (28 derece) ve Rusya’ya (21 derece) karşı en soğuk duygular besleyen ülke olmuş.
İsrailliler az sevilen ulus olmaya devam ediyor.
***
Avrupalılar ise bize karşı çok daha olumlu yaklaşıyor.
Avrupalıların yüzde 42’si Türklerin üyeliğini ne iyi, ne de kötü bir şey olarak görürken; yüzde 22’si ‘iyi’, yüzde 31’i ise ‘kötü’ olarak gördüğünü belirtti. Türkiye’nin üyeliğine yüzde 49 ile Fransa ve yüzde 43 ile Almanya en olumsuz yaklaşan iki ülke oldu.
Avrupalıların yüzde 56’sı, Türkiye’nin AB’ye girme ihtimali olduğunu belirtirken, ankete katılan Türklerin sadece yüzde 26’sı bu konuda olumlu görüş bildirmekte.
Bu arada...
Genelkurmay da ‘kimler bize düşman’ araştırması yaptırmış.
AB üyelerinin de arasında bulunduğu 27 ülke ders kitaplarında Türkler için ‘tecavüzcü, asalak, işgalci’ gibi hakaret içeren ifadeler kullanılıyormuş.
Tüm kuşaklara Türkler; işkenceci, namus düşmanı olarak öğretiliyormuş.
Hatta Almanya’da imla kılavuzunda Türk kelimesi ‘sahtecilik yapan’ olarak tanımlanmaktaymış.
‘Dış Ülkelerin Ders Kitaplarında Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti Aleyhinde Tespit Edilen Hususlar Dokümanı’ adlı araştırmada, Finlandiya’dan ABD’ye, Gürcistan’dan İtalya’ya kadar incelenen ülkelerde, 568 dokümanda Türkiye aleyhine paragraflara rastlanıyormuş. Bunların başında ise 92 alıntıyla Suriye geliyor..
Suriye’yi 65 alıntıyla Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, 50 ile Bulgaristan, 43 ile Bosna Hersek Federasyonu, 39 ile Rusya izliyor.
***
Biz en çok kime düşmanız?
Kim bize en çok düşman?
Bu olumsuz...
Bu negatif...
Bu yalnızlaştırıcı duygudan ve iklimden nasıl çıkarız?
Türkiye muarızlarının fikri nasıl değişir?
Galiba tek bir çare var:
Bu ‘dünya’ adlı minnacık gezegende altı milyar insan olduğunu...
Ve bizlerin de onların bir parçası olduğumuzu anlamak...
***
‘Herkes bize düşman’ propagandası hem bizi yeryüzünden koparıyor, hem diğerlerinin bize soğuk bakmasına neden oluyor.
Halbuki...
İnsanlığın bir parçasıyız ve yeryüzü denen gezegende ikametgah etmekteyiz.
Bunu içselleştirmek çok mu zor? Yooo değil aslında.
Yalnızca din, ırk ve mezheple kendini tanımlamak yerine ‘insan’ olduğunu söyleyeceksin arada bir.
Ham kendine, hem başkalarına...
Bu yazı 941 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Oku bakayım...
-
16 Ağustos 2008
Beş yıl önce neredeydiniz?
-
14 Ağustos 2008
Ahmedinejad’la...
-
12 Ağustos 2008
Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
-
31 Temmuz 2008
‘Kapatma ama hırpala..’
-
14 Temmuz 2008
MİT’in Ergenekon listesi...
-
12 Temmuz 2008
İran savaşı yaklaşıyor mu?
-
10 Temmuz 2008
Ölümün askerleri
-
8 Temmuz 2008
Öksüz Çocuk Eldiveni...
-
5 Temmuz 2008
Dağbaşı
-
28 Haziran 2008
Bir Türk neye bedel?
-
26 Haziran 2008
Türkiye-Almanya
-
21 Haziran 2008
‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
-
13 Haziran 2008
Gerçekten cevap bu mu?
-
11 Haziran 2008
Askeri sopa ile özen...
-
2 Haziran 2008
Elitist mi, kitlesel mi?
-
1 Haziran 2008
Sizi muhatabınız belirler...
-
28 Mayıs 2008
Sivas’ın doğusu...
-
25 Mayıs 2008
Danıştay ne karar verecek?
-
24 Mayıs 2008
Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle