Türkiye, kendine özgü imkânları ve kendine özgü zaafları olan ender ülkelerden biri. Ama imkânlarımızın da zaaflarımızın da neler olduğunu bilmeyen bir entelijansiyanın hükümfermâ olduğu belki de dünyanın tek ülkesiyiz.
Sözgelişi, kimilerine göre, laiklik en büyük imkân; kimilerine göre ise en büyük düşman. Laikliğin kendine özgü imkânları olduğunu da, kendine özgü zaafları olduğunu da akl-ı selimle ve soğukkanlılıkla tartışabilecek insanlar pek yok bu ülkede.
Bunun nedeni, Türkiye'de laikliğin her şey yapılması ve kutsanmasıdır. Laiklik, özellikle de daha felsefî düzlemde, sekülerlik formuyla, Batı uygarlığının yaratıcı ruhunu ve kurucu iradesini oluşturmasına rağmen, Batı'da bile aslâ Türkiye'de olduğu gibi kutsanmaz.
Oysa laiklik, beşer ürünü bir şeydir; ve Batı'da kilisenin Batı dünyasının ve insanının önünü tıkadığının görülmesinden sonra geliştirilmiştir. Üstelik de, kilisenin, Batı toplumlarının ve Batılı insanın önünü tıkadığı için içine sürüklendiği açmaz'dan kurtulması için geliştirdiği şey, esas itibariyle laiklik de değil, sekülerlikltir.
Batı toplumları ve Batı insanı, sekülerlikle birlikte aklını, bireyselliğini, özgür iradesini kullanmaya başlamıştır ama kimi zaman sorumsuzca kullanmaya başlamıştır bunları: Sonuçta, kilisenin tasallutundan kurtulmuş; ama bu kez, aklı ve akıl ilkesi üzerine geliştirilen bilimi ve teknolojiyi kutsamaya başlamış, bilimin ve teknolojinin tutsağı olup çıkmıştır.
Dolayısıyla sekülerleşme Batılı insanı ve Batılı toplumları kilisenin tasallutundan kurtarmış; ama bu kez bilimin ve teknolojinin kapanına kıstırmıştır. Başka bir deyişle sekülerlik, sonuç itibariyle niteliksel bir özgürleşme değil, niceliksel bir özgürleşme üretebilmiştir.
Bu yüzdendir ki, gelinen noktada, bütün çağdaş Batılı düşünürlerin yüksek sesle dillendirdikleri gibi, insan'ın, kâinât'ın ve gezegenimizin varlığı ve geleceği bile tehlikeye girmiştir. Araçlar insana hükmetmeye başlamıştır: Hayat, anlamsızlaşmış, her şey izafileşmiş, toplum çökmüş, aile kurumu yok olmaya yüztutmuştur.
Bütün bunlar, sekülerleşmenin / dünyevîleşmenin kaçınılmaz sonuçlarıdır. Ve Batılı düşünürler, o yüzden, sekülerliği bütün imkânlarıyla ve zaaflarıyla köklü bir şekilde eleştirmekte, tartışmakta, insanlığın varoluş sorunlarının sekülerliğin dışında nasıl aşılabileceği sorunu üzerinde kafa yormaktadır.
Türkiye'de bırakınız sekülerliği, 18. ve 19. yüzyılın, -çoktan tarihin çöpsepetini boylamış- ilkel bir laiklik ve pozitivist bilim anlayışı mutlaklaştırılabilmekte; bu kavramların anavatanı olan Batı'da çoktan terkedilen bu ilkel bilim ve laiklik anlayışını savunanlar bu ülkede kendilerini hâlâ çağdaş; buna karşı çıkanları ise çağdışı ilan edebilmekte ve bu tabansız, ilkel, patolojik, çağdışı laiklik ve bilim algısı zorla topluma dayatılabilmekte ve bu dayatmaya karşı çıkanlar da kolaylıkla lanetlenebilmekte ve dışlanabilmektedir.
Türkiye, bu tabansız, tarih-dışı, ezberci, ilkel kafa yapısını daha fazla ne kadar kaldırabilir; insanın aklını, zihnini, beynini, vicdanını, yüreğini hiçe sayan bu kör ve ezberci zihin yapısıyla ve ilkel zihniyetle nereye nereye kadar gidebilir ve dünyaya gerçekten dişe dokunur bir şeyler söyleyebilir mi; biraz düşünelim.
Yeter artık!
Aklımızı başımıza devşirelim lütfen!
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle