Bir ülke düşünün demokratik, sosyal bir hukuk devleti.. Ayrıca “demokrasi, kuvvetler ayrılığı” ve “bolca disipliniyle övünen askerleri” olsun.. O ülkede milletin iradesiyle oluşan Meclis’in seçtiği bir cumhurbaşkanına tavır alınabilir mi? Hem de başkomutanı olduğu askerler tarafından.. Türkiye işte bunu yaşıyor.. Seçim öncesi “e- muhtıra”larla gözdağı vermeye kalkıyorlar, yetmiyor, yemin törenine gelmiyorlar, o da yetmiyor, başkomutanlarının katıldığı törende başkomutanlarına ilk kez, “cumhurbaşkanımız” yerine “cumhurbaşkanı” diye hitab ediyorlar ve aynı programda başkomutanlarına “cephe selamı” vermeyebiliyorlar… Ve yine dahası, komutanlarına yaptıkları davetleri “eşsiz” yapabiliyorlar. Kendileri eşleriyle gelebilirken, başkomutanlarının nasıl geleceğini de onlar tayin ediyorlar..
Evet tüm bunlar bu ülkede yaşanıyor.. Güya dünyanın “en disiplinli” bir askerine sahibiz, ama bakıyorsunuz başkomutanlarına karşı “disiplinsizlik” saymakla bitmiyor. Ve dahası tüm bu yapılanlara da “çelik disiplin” adını verebiliyorlar..
Askerdeyken unutamadığım olaylardan biri de; askerlerin (er) selam verirken düştükleri küçük hatalara komutanların verdikleri sert tepkilerdi.. Örneğin, parmak araları hafif açık olsa, veya ayağının biri yamuk dursa, veya göğsü hafif çekik olsa, komutandan zılgıtı yer hatta ceza bile alabilirdi.. Şimdi ise "başkomutan"a karşı generallerin yaptıklarına bakar mısınız..
İnanılası gibi değil. Düşünebiliyor musunuz, bu milletin vergisiyle maaşını alanlar, bu milletin oylarıyla iktidara gelen, yasal açıdan da hiçbir sorunu olmayan “başkomutana” tavır alabiliyorlar.. Gerekçeleri ise daha vahim, yine bu milletin vergileriyle maaş alan kimseler, bu milletin inancı gereği yaptıklarını tehdit olarak algılıyorlar..
Ve herkes de bu olanları normal bir olay gibi izleyebiliyor.. Tüm bunlar olup biterken DTP Grup Başkanı ve DTP Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün bir açıklaması düşüyor ajanslara… Habere göre, Genelkurmay Başkanlığı 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle düzenlenecek resepsiyon için DTP milletvekillerine davetiye göndermemiş.. Ahmet Türk de haklı olarak, “Biz bu yaklaşımı doğru bulmuyoruz. Halkın iradesiyle seçilmiş insanlarız. Hep ağızdan düşürülmeyen bölücülük kelimesi aslında kimin tarafından yapıldığı da ortaya çıktı” diyor..
Ahmet Türk’ü sevmeyebilirsiniz ama doğru söze de “doğru” demekte fayda yok mu sizce.. Düşünüldüğü zaman 30 Ağustos zaferi nasıl kazanıldı ki; çarşaflı analar, yaşmaklı teyzeler, Kürt, Türk, Laz vb.. omuz omuza değil miydi.. Geldiğimiz noktada, gerçekten de kamplaşmaya yol açacak, “bölücü” girişimlerin nasıl oluştuğunu daha iyi anlıyoruz aslında.. En önemlisi de “Çelik disiplin/sizlik/i” alenen görebiliyoruz…
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle