En Sıcak Konular
Star
Mehmet Altan
0 0 0000
Türkiye-Almanya
Türkiye yarı finale kilitlenmiş...
Çarşamba günü maç öncesi yazıyı yazmak zorundasın.
Halbuki maç akşam...
Genel seçim sabahları gibi...
Yazı için zor zamanlar.
Dün maç gerilimi an be an yükselirken... Türkiye ile Almanya arasında yapılacak Avrupa Şampiyonası yarı final maçı heyecanla beklenirken, maç yüzünden Türkler ve Alman taraftarlar arasında çıkabilecek olası çatışmalar kaygı yaratıyordu. Bu nedenle, Alman siyasetçiler ve sivil toplum örgütleri, maçın bir şenlik havasında geçmesi, kim kazanırsa kazansın sonucun hep beraber kutlanması için her iki topluma da çağrıda bulunuyorlardı. Benim ilgimi çeken en önemli açıklamalardan biriydi bu...
Bu çerçevede Göç ve Uyumdan Sorumlu Federal Devlet Bakanı Maria Böhmer ile Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet, Alman Meclisi Reichstag’ın önünde bir araya gelerek ortak mesajlar verdiler.
Bakan Böhmer, futbolun gerçekte uyumu harekete geçiren etkenlerden biri olduğunu vurgulayarak, ‘Bu kendini, beni çok heyecanlandıran Türkiye-Almanya maçında da gösteriyor. Balkonlarda veya birçok aracın üzerinde asılı Alman ve Türk bayraklarını yan yana görünce, uyum konusunda doğru yolda olduğumuzdan emin oluyorum’ dedi.
Almanya’da doğan, okula giden, ailesi, arkadaş çevresi burada olan, hatta Almancayı Türkçeden daha iyi konuşan Türk kökenli gençlerin çoğunun kalbi yarı final maçında Türk milli takımı için atıyor.
Böhmer, bu gençlerin Türk takımını tutmasını anladığını şu sözlerle ifade etti:
‘Alman milli takımına da başarılar diledikleri için çok memnun oldum. Takımlar arasında tercih yapma söz konusu olduğunda, bazı ailelerde şöyle bir durum yaşanıyor: Mesela, Alman baba, Alman milli takımını, gençler ise Türkleri tutuyor. Böyle bir baba bana, ‘sonunda nasıl olsa kutlamak için bir nedenimiz olacak, çünkü taraflardan biri kazanacak’ dedi.’
‘Maç nasıl iki takım arasında centilmence oynanacaksa, seyirciler için de öyle olacağından yola çıkıyorum’ diyen Böhmer, herkese çağrıda bulunarak, maç gününü ‘dostluk ve uyum günü’ olarak görmelerini istedi. Böhmer’in maç tahmini ise şöyle: ‘Açıkça söylemem gerekirse, Alman takımının finale yükselmesini diliyorum. Eğer bu dileğim gerçekleşmeyecek olursa, Türklerin finalde başarılı olmasını isterim.’
Türk ve Alman toplumunun birlikte yaşayabilecek iki toplum olduğunu kaydeden Acet ise Almanya’nın kazanması durumunda bu ülke için Türklerin de sevineceğini, Türkiye’nin kazanması durumunda da Alman halkının Türkiye için sevineceğini söyledi. Bu açıklamalar ulus-devlet ile küreselleşmenin valsi gibiydi.
* * *
Aslında...
Aynı valsi...
Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, Almanya’nın göç politikasını eleştirip:
‘Yanlış politikalar yüzünden Hakan Balta ve Hamit Altıntop gibi gençler Alman milli takımında değil’’ dediğinde de gördüm.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, Claudia Roth, Euro 2008’deki Almanya-Türkiye yarı final karşılaşması öncesi, Türk milli takımında oynayan Almanya’da yetişen futbolculara dikkat çekti.
Bu bağlamda Roth, Alman vatandaşlığına geçişin zorlaştırılmasını eleştirdi. Bir başka değişle Almanya’nın ‘küreselleşmeyi’ yeterince anlamadığından yakındı...
Eylül ayı itibarıyla yürürlüğe girecek ve Alman vatandaşlığına geçmek isteyenlere yönelik olarak uygulanacak ‘Vatandaşlık Testi’ni bir skandal olarak değerlendiren Roth, Almanya’da doğup büyüyen gençlerin çifte vatandaş olabilmesi gerektiğini ifade etti. Bir önceki SPD-Yeşiller hükümeti döneminde Almanya’da çifte vatandaşlık uygulaması yürürlükten kaldırılmıştı.
Basel’de oynanacak yarı final maçında Almanya’ya karşı Türkiye’nin en önemli silahlarının arasında Almanya’da doğup büyüyen ve Alman kulüplerinde futbola başlayan gençler olduğu görülünce, anlaşılan eleştiriler de arttı.
* * *
Hamit Altıntop, ‘Der Spiegel’ dergisinin internet sayfasında yayınlanan röportajında, yarı finale hangi duygularla girdiği biçimindeki bir soru üzerine, ‘Bu benim için çok özel bir oyun. Almanya’ya çok şey, aslında her şeyi borçluyum’ diye yanıt verdi.
‘Kalbinizde Alman mısınız?’ sorusuna karşılık da Hamit, ‘Hayır. Belki de her ikisiyim. Evde küçük bir Türk dünyasında yaşıyoruz. Annemle yalnızca Türkçe konuşuyor ve Türk yemekleri yiyoruz. Gelsenkirchen’den ayrılıp, örneğin Münih’e gidip arkadaşlarımla karşılaştığım zaman Alman dünyasında yaşıyorum’ dedi.
Türkiye’yi çok sevdiğini ifade eden Hamit, ‘Ülkemin yanındayım. Formayı giydiğim andan itibaren yurtseverliği ve Türkiye’ye ait olduğumu hissediyorum. İyi yanlarıyla da kötü yanlarıyla da’ diye de ilave etti... İsviçre ile oynarken de aynı tabloları yaşamadık mı?
* * *
Euro 2008 süreci özellikle bizim buralarda milliyetçilik duyguları ağır basarak izlenmekte.
Ama bir yandan da dünyadaki gidişatı...
Yeryüzünün ağırdan ağırdan bir ‘gezegen toplumu’ olmaya doğru yol aldığını gene bu süreç anlatıyor. Dilerim siz bunları okurken maçı kazanmış ve finale tırmanmış olalım.
Böyle bir zafer aynı zamanda ‘dünyaya uyumumuzu’ da hızlandıracak.
Ulus-devlet algısını reflekslerimizle, küreselleşmeyi ise çok düşünmeden yaşıyor olsak da...
Bu yazı 1,028 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Oku bakayım...
-
16 Ağustos 2008
Beş yıl önce neredeydiniz?
-
14 Ağustos 2008
Ahmedinejad’la...
-
12 Ağustos 2008
Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
-
31 Temmuz 2008
‘Kapatma ama hırpala..’
-
14 Temmuz 2008
MİT’in Ergenekon listesi...
-
12 Temmuz 2008
İran savaşı yaklaşıyor mu?
-
10 Temmuz 2008
Ölümün askerleri
-
8 Temmuz 2008
Öksüz Çocuk Eldiveni...
-
5 Temmuz 2008
Dağbaşı
-
28 Haziran 2008
Bir Türk neye bedel?
-
26 Haziran 2008
Türkiye-Almanya
-
21 Haziran 2008
‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
-
13 Haziran 2008
Gerçekten cevap bu mu?
-
11 Haziran 2008
Askeri sopa ile özen...
-
2 Haziran 2008
Elitist mi, kitlesel mi?
-
1 Haziran 2008
Sizi muhatabınız belirler...
-
28 Mayıs 2008
Sivas’ın doğusu...
-
25 Mayıs 2008
Danıştay ne karar verecek?
-
24 Mayıs 2008
Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle