En Sıcak Konular

Engin Ardıç
Sabah

Engin Ardıç
0 0 0000

Ben bu işin sonunu beğenmedim



Önümüzdeki haftalarda, Zülfü Livaneli’nin deyimiyle, Türkiye’de çok ilginç şeyler yaşanacak. Fotoğraf çekelim, bakalım:

Meclise bağımsız olarak giren hiçkimsenin aslında bağımsız olmadığı görüldü. Herkes kendi partisine döndü ve dönecek. Bu arada bazı DTP milletvekilleri Türkçe’yi “yabancı dil olarak kabul ettiklerini” açık ettiler... Bazı ulusalcı arkadaşlar da “PKK mecliste” diye bağırmaya başladılar.

Bir yandan, yanyana oturacak MHP ile DTP üyeleri arasında çıkacak kavgalardan korkuluyor, Devlet Bahçeli “kadınlara vurmayın, bize yakışmaz” gibi laflar ediyor...

Bir yandan, ordu, seçim öncesi “duruşunu” koruduğunu açıkladı.

Dolmabahçe “mülakatında” neler konuşulduğunu bilmiyoruz ama, birçok kişinin aklına gelen “paşam, siz darbe yapmayın, ben de karısı türbanlı birini aday göstermeyeyim” şeklinde bir “uzlaşmanın” pek de geçerli olmadığı sanılıyor... Abdullah Gül yeniden aday olacak ve bu sefer çatır çatır seçilecek gibi görünüyor...

Acaba böyle bir uzlaşma vardı da, başbakan şimdi “sukoyuvermeye” mi hazırlanıyor? Zafer sarhoşluğu içine mi girdi? Yoksa hayal mi kurduk?

Gül cumhurbaşkanı olursa 27 Nisan akşamına dönülecek, gazeteci arkadaşlar “madem öyle biz bunu niye yedik” fıkrasını mı hatırlatacaklar?

Zafer Üskül’ün, kimine göre zamansız, kimine göre ustaca bir nabız yoklama ürünü olan teklifi de bomba gibi patladı: Kemalizm’i anayasadan çıkaralım.

Hemen arkasından “sivil anayasa” taslağı geldi.

Kemalizm kalıyor da, 12 Eylül uygulamaları ayıklanıyor.

Cumhurbaşkanının yetkileri sınırlanıyor... YÖK tarihe karışıyor, yani “dinci rektörler” ya da “kız öğrencilerin türbanına izin veren liberal rektörler” kendi üniversiteleri tarafından seçilebilecek... Cumhurbaşkanı buna karışamayacak, yalnızca vali ve büyükelçi atamalarına bakacak.

Anayasa Mahkemesi üyelerinin sayısı arttırılıyor ve bunların bazıları TBMM tarafından seçiliyor, yani bürokrat sultası kırılıyor ve bir daha “367 baskısı” gibi şeyler yaşanmaması için önlem alınıyor.

Zorunlu din dersi kalkıyor ama yerine, “seçmeli fıkıh dersi” gibi daha “ince” bir ayar çekiliyor.

Milli Güvenlik Kurulu anayasadan çıkarılıyor! Bürokrasinin en önemli kalesi düşüyor, “ikinci hükümet” ortadan kalkıyor, en azından “pasifize” ediliyor.

Ve hepsinden önemlisi, YAŞ kararları yargı denetimine açılıyor. Türkçe’ye tercüme edelim: Dinci eğilimler gösterdiği için S-3 raporlarına dayanılarak ordudan atılan subay, mahkeme kararıyla çatır çatır geri dönebilecek!

Bunlar devrimdir, devrim! Türkiye için büyük, çok büyük, çok önemli gelişmelerdir!

Bürokratik oligarşi buna boyun eğecek midir? Yenilgiyi kabul edip sütre gerisine çekilecek midir?

Yoksa şapkasından çıkaracağı daha başka tavşanlar var mıdır? Tavşan canlı kalmış mıdır, yoksa seçim kazanında haşlanıp ölmüş müdür?

Necati Doğru’nun deyimiyle, artık sandıkta değil ama kapalı kapılar ardında, hangi sürprizler pişiyor?

CHP ve MHP’nin mecliste taş koymasıyla yetinilecek midir? Bu yeterli olacak mıdır?

Bu devrimin sessiz sedasız gerçekleşebileceğini sanmak, Emre Aköz’ün deyimiyle saflık olur.

Oligarşi, halkın iradesine aldırmadan, bakalım nasıl çamura yatacaktır?

Önümüzdeki aylar çok daha sıcak çatışmalara gebedir.

Tüh be, keşke ben de, seçimde rezil olunca “ben kâhin miyim yahu” diye kıvırtan, yalancılığının, taraflılığının, amigoluğunun eleştirisini “seçim tahmininde yanılmasının eleştirisi” şeklinde saptırıp elinde nalıncı keseriyle tatile kaçan arkadaşlar gibi tüyseydim... Ortalık yatışır diyorduk, daha beter kızışacak.


Bu yazı 1,283 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Ağustos 2009 Öyle olmayacak Tarhan Bey
    • 3 Ekim 2008 Alman oğlu Alman
    • 16 Ağustos 2008 Solculuk bile yapılır
    • 14 Ağustos 2008 Frikik istiyorlar!
    • 30 Temmuz 2008 Cirmi kadar yer yakar
    • 14 Temmuz 2008 Bizim oğlan okumasın, dersaneci olsun
    • 12 Temmuz 2008 Sıcakta serin yazı
    • 5 Temmuz 2008 Kendini genel başkan sanan genel başkan
    • 28 Haziran 2008 Korporatizm
    • 27 Haziran 2008 Bu, gazetecilik değildir
    • 13 Haziran 2008 Tekniğini merak ettim
    • 11 Haziran 2008 Devr-i saadet
    • 1 Haziran 2008 Memleket mazbut, lakin matbuat...
    • 28 Mayıs 2008 Orada serbest
    • 26 Mayıs 2008 Panpan est un pantin, Zizi est une poupee
    • 25 Mayıs 2008 Psikolojik iç savaş
    • 24 Mayıs 2008 Aslında ödleri patlıyor
    • 21 Mayıs 2008 Lahındayk
    • 19 Mayıs 2008 Sieg heil!
    • 18 Mayıs 2008 Futbolcu aydınlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,202 µs