En Sıcak Konular

Mehmet Altan
Star

Mehmet Altan
0 0 0000

Çankaya’da...



Her derin dönüşüm gibi küreselleşme sürecinin de nimetleri yanında ağır külfetleri var. Sanayi Devrimi’nin oluşumu sırasında insanlık nasıl yoğun bir sıkıntıyı beraberinde yaşadıysa, şimdi yeni çağa uyum da ağır bir bunalımı doğuruyor.

Batı’da feodal beylerden, kilisenin ekonomik ve hukuki egemenliğinden kurtulma süreci 12. yüzyılın başlarında uç verdi. Burjuvazinin kesin zaferi için uzun zaman beklemek gerekti. 14 Temmuz 1789 tarihi, artık dünya egemenliğinin yeni bir sınıfın eline geçtiğinin tarihsel belgesiydi.

***

Eski değerlerin yerini tasarruf, kár güdüsü, bireysel kazancı maksimize etmeyi hedefleyen akılcı davranış gibi hasletler almaya başladı. Sanayi Devrimi’nin dinamiği bir yandan burjuvazinin karşıt sınıfı proletaryayı, diğer yandan bu sınıfın dış rekabetten uzak, rahatça sermaye birikimini yapacağı ‘ulus-devlet’ olgusunu doğurdu.

Irka dayalı bir birlik anlayışının yüceltilmesi, sınırların kutsallaştırılması, bayraklar, ordular, düdükler, trampetler ve harıl harıl kol gücüne dayalı olarak çalışan fabrikalar... İlkel hammadde sömürücülüğü, sonraki aşamalarda da kanlı pazar kavgaları, dünya savaşları, milyonlarca ölü...

***

Burjuvazinin yerini ‘bilgi aristokratlarına’ bırakması için bir önceki değişiklik kadar uzun beklenilmedi. İki yüzyıl içinde sermaye bir yandan ulusal sınırlara sığmayacak kadar palazlandı diğer yandan kol gücünün yerini ‘beynimizi örnek alan’ teknoloji aldı.

Sanayi Devrimi’nin temel teknolojik modelinin değişimi ile birlikte patron sınıfı da değişime uğradı. Yeryüzü yeni bir dönemin kapısına geldi.

Ulus-devlet modeli ile sermaye eski önemini yitirmeye başladı. Bu yeni aşamanın nüfus káğıdını Maastricht Anlaşması oluşturur. Maastricht Anlaşması ile Avrupa Birliği kuruldu. Ekonomik ve parasal birlik, ortak dış güvenlik, adalet konusunda işbirliği bir anlamda Fransız Devrimi’nin uzantısı, bir başka anlamda da rövanşıydı.

Fransız burjuvazisinin oluşturduğu değerler, gelinen yeni aşamada sallanıyordu. Sınırlar, paralar, ordular, bayraklar, düdükler, trampetler biraz daha önemini kaybediyor, onun yerine artık koluna değil beynine bağlı olarak zenginlik üretmeye başlayan insanın her şeyden üstün olması geliyordu.

Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Havel’in deyişiyle bundan böyle ‘insanlar sınırlardan daha önemli’ idi.

***

İnsanlık, sosyal değişimin değişmez kanununa bağlı olarak zaman içinde kaçınılmaz olarak farklılaşıyor. Önceleri feodal beyler ve tek üretim aracı olan toprak, daha sonra sermaye ile onun sahibi burjuva ve o hayatın simgesi sanayi fabrikaları öne çıkıyordu.

Şimdi ise yeni bir aşamadayız. Bu yeni aşamada insan, kendini en kutsal canlı yapan beyniyle, zenginlik üreten sermayeye ihtiyaç duymadan özgürleşebilen bir hale geliyor. Eski yapılar yıkılıyor, Fransız Burjuva Devrimi’nin değerleri geride kalıyor.

14 Temmuz’un yerini, insan odaklı bir büyümenin simgesi haline gelecek olan 9 Mayıs Avrupa Günü alıyor. Bu farklılığa ulaşamayan, hipnozlarından kurtulamayan ya da eski şartlanmaları çıkarları açısından daha geçerli bulan çok sayıda insan, kurum ve kuruluş elbette mevcut ama bunlar tarihin eski yüzünü yansıtır oldular.

***

İnsanlığın umutlu yürüyüşü hiçbir zaman kötümserleri haklı çıkarmadı. İnsanlığın serüveni sürekli daha iyiye doğru gidiyor.

14 Temmuz en son durak sanılırken bir bakıyorsunuz 9 Mayıs’a gelmişiz. Devletler kutsanırken, insan bir anda öne çıkmış. Kol gücü yerini beyin gücüne bırakmış. Üstelik birincisi için beklenen süre, ikinci büyük dönüşümü daha çabuk gerçekleştirmiş. Hayat hızlanmış ve yeni bir dönem başlamış.

İşte bu yeni dönem, her 9 Mayıs ‘Avrupa Günü’ olarak kutlanıyor...

***

Bugüne kadar ‘Birleşik Avrupa’ fikrinin ortaya atıldığı 9 Mayıs günü, Ankara’da Avrupa Birliği Komisyonu’nun Türkiye temsilcisi büyükelçi tarafından kutlanıyordu.

Bu sene ufak bir farklılık var...

Cumhurbaşkanı Gül, sürece verdiği desteği göstermek, Türkiye’nin Avrupa ailesinin bir parçası olduğunun altını çizmek için Avrupa Günü’nü Çankaya Köşkü’nde bir resepsiyon ile kutluyor.

***

Günü yakaladık.

Darısı ruhunun başına...



Bu yazı 1,034 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 Oku bakayım...
    • 16 Ağustos 2008 Beş yıl önce neredeydiniz?
    • 14 Ağustos 2008 Ahmedinejad’la...
    • 12 Ağustos 2008 Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
    • 31 Temmuz 2008 ‘Kapatma ama hırpala..’
    • 14 Temmuz 2008 MİT’in Ergenekon listesi...
    • 12 Temmuz 2008 İran savaşı yaklaşıyor mu?
    • 10 Temmuz 2008 Ölümün askerleri
    • 8 Temmuz 2008 Öksüz Çocuk Eldiveni...
    • 5 Temmuz 2008 Dağbaşı
    • 28 Haziran 2008 Bir Türk neye bedel?
    • 26 Haziran 2008 Türkiye-Almanya
    • 21 Haziran 2008 ‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
    • 13 Haziran 2008 Gerçekten cevap bu mu?
    • 11 Haziran 2008 Askeri sopa ile özen...
    • 2 Haziran 2008 Elitist mi, kitlesel mi?
    • 1 Haziran 2008 Sizi muhatabınız belirler...
    • 28 Mayıs 2008 Sivas’ın doğusu...
    • 25 Mayıs 2008 Danıştay ne karar verecek?
    • 24 Mayıs 2008 Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,690 µs