En Sıcak Konular
Star
Mehmet Altan
0 0 0000
Devlet, toplum ve deprem
Dün, 17 Ağustos’un yeni ve hazin bir yıldönümüydü. Üstelik, çok daha büyük bir felakete yol açacağını bildiğimiz İstanbul depremi de kapıda. Soruyu yeniden sormak gerekir.
Depreme karşı neden korunamıyoruz? Depreme karşı insanlarımızı, siyasetin bugüne kadar finansmanını yapan müteahhitlik sisteminden dolayı koruyamadığımızı biliyoruz. Sorumlular belli. Çıkarı için kalitesizliğe göz yuman siyaset kurumu... Başka?
Siyasetin finansmanını yapan müteahhitlik... Başka?
Zemin etüdü yapmadan inşaat izni veren bürokrasi... Başka?
Ve binanın sağlamlığından ziyade fazla kat peşinde koşan kitleler.
Özetle söylersek...
Müteahhit-bürokrat-siyasetçi Bermuda Şeytan Üçgeni ve bundan menfaat bekleyen toplum.
Ya da şöyle de diyebiliriz:
Yaşamın değil avantacılığın asıl olduğu bir kökleşmiş zihniyet.
***
Onca ölüme...
Bunca felakete karşı yeni bir önlem var mı? Yok. Siyasi kavga var deyince herkes koşuyor.
Depreme önlem deyince... Herkes susuyor.
Marmara Depremi’nin üzerinden 8 yıl geçmesine karşın yapı denetimine ilişkin yasal mevzuat boşlukları giderilmemiş. 3 yıl önce gerçekleştirilen Deprem Şurası’nda alınan kararların birçoğu unutulmuş... Deprem felaketinde can ve mal kaybını azaltmak, denetimsiz yapılaşmayı önlemek için 2002’de hazırlanan ve Başbakanlık’a gönderilen Yapı Denetimi Yasa Tasarısı kanunlaşmamış. Bunları hiçbir siyasetçi gündeme getirmiyor.
***
Eski Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen döneminde hazırlanan tasarı Bakanlar Kurulu gündemine konulmuş, ancak önce Bakanlar Kurulu’nda daha sonra da Başbakanlık’ta onay almak için bekletilmiş... Neden bekletiliyor?
Binaların depreme dayanıklı inşa edilmesini ve sadece 19 ilde yapılan yapı denetiminin Türkiye çapında yaygınlaştırılmasını sağlayacak tasarı, 2005’te yeni gelen Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın incelemesi için bakanlığa iade edilmiş... Tasarı o tarihten beri bakanlıkta bekliyor. Bakanlık bürokratları, tasarının neden beklediği yönündeki sorulara net bir yanıt vermeyip ‘Üzerinde çalışılıyor’ demekle yetiniyorlarmış...
Aynı bürokratlar , 2004’teki Deprem Şurası’nda yasal mevzuata ilişkin bir paket hazırlandığını, ancak bu düzenlemelerin de hayata geçirilemediğini ifade ediyorlarmış.
***
Yasallaşmayı bekleyen tasarıda neler var?
Mevcut yasal düzenlemelere göre, yapı denetimi 19 pilot ilde yapılıyor.
Halbuki , Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) verilerine göre Türkiye’de birinci derece deprem bölgesi olarak nitelendirilen 32 il bulunuyor.
Mevcut mevzuatı değiştirerek denetimin Türkiye geneline yaygınlaştırılmasını öngören tasarıda yer alan bazı düzenlemeler şöyle:
l Mevzuata aykırı inşa edilen binalardan dolayı ödenecek tazminatları garanti altına almak için ‘mesleki sorumluluk sigortası’ getirilecek. Sigorta kapsamında oluşturulacak fon, binaların projelendirilmesi aşamasında, yapım sürecinde ve denetlenmesinde görev alanların bağlı olduğu meslek kuruluşunda birikecek.
l İlk kez yapı müteahhitliği terimi kullanılmaya başlanacak. Yapı müteahhitliği belgesine sahip olma şartları, kimlerin bu belgeyi alabileceği, belge düzenleme esasları Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından belirlenecek ve inşaat sektörüne giriş zorlaşacak.
l Yapı müteahhitlerine sorumluluklarını yerine getirmemeleri durumunda meslekten mene kadar ağır yaptırımlar uygulanacak.
l Denetim şirketleri, proje, imalat, kalite ve nitelikten de sorumlu olacak.
l Kamu binaları da yapı denetim şirketleri tarafından denetlenecek. Denetleyen şirket ve müteahhit inşaattan 15 yıl sorumlu tutulacak.
l Tasarıda neler olduğunu görünce,neden yasalaşamadığını da anlıyoruz..
AB ile ilgili en sancılı konulardan birinin de ‘kamu ihale yasası’ olduğunu unutmamak gerek...
***
Siyaset-bürokrat-müteahhit Bermuda üçgeni ve yığınların rağbet ettiği ‘yaşamayı değil avantayı baştacı etmiş’ zihniyet sert bir şekilde silkinmedikçe her gece ve hatta her gündüz ‘ölmeye yatıyoruz.’
Bilim adamlarının attığı çaresiz çığlıkların duyulmaması da bu nedenden.
Ölümle koyun koyuna yatıp, ülkenin bölünmesinden ya da cumhuriyetin temel niteliklerinin aşınmasından korkmaya devam...
Böylesi daha kolay çünkü...
Bu yazı 885 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Oku bakayım...
-
16 Ağustos 2008
Beş yıl önce neredeydiniz?
-
14 Ağustos 2008
Ahmedinejad’la...
-
12 Ağustos 2008
Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
-
31 Temmuz 2008
‘Kapatma ama hırpala..’
-
14 Temmuz 2008
MİT’in Ergenekon listesi...
-
12 Temmuz 2008
İran savaşı yaklaşıyor mu?
-
10 Temmuz 2008
Ölümün askerleri
-
8 Temmuz 2008
Öksüz Çocuk Eldiveni...
-
5 Temmuz 2008
Dağbaşı
-
28 Haziran 2008
Bir Türk neye bedel?
-
26 Haziran 2008
Türkiye-Almanya
-
21 Haziran 2008
‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
-
13 Haziran 2008
Gerçekten cevap bu mu?
-
11 Haziran 2008
Askeri sopa ile özen...
-
2 Haziran 2008
Elitist mi, kitlesel mi?
-
1 Haziran 2008
Sizi muhatabınız belirler...
-
28 Mayıs 2008
Sivas’ın doğusu...
-
25 Mayıs 2008
Danıştay ne karar verecek?
-
24 Mayıs 2008
Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle