En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
Okumadan yazarlık yapılır mı hiç?
28 Nisan günü Abdurrahman Dilipak gazetemizde şöyle yazıyor: “Zina bizim inancımızda büyük bir günahtır.. “Belki nikah yapmıştır” denebilir, ama bu da örfe, yasalara aykırı, en azından yakışıksız bir durum..”
İlkokul mezunu birisi bile olsanız, hatta sadece okur yazar olsanız, bu cümle için “Dilipak, ‘Belki kıza nikah yapmıştır’ mazereti üretti” diyebilir misiniz?
Diyemezsiniz.
Ama bunu ileri sürebilen, büyük gazete (!) yazarları çıkıyor meydana..
İşte örneği.. A. Hakan, önceki gün köşesinde şöyle yazıyor: “Bir zamanlar konuşmalarını ‘Sartre’ın Nobel’i ret konuşması’nı dinler gibi heyecanla dinlediğim saygıdeğer insan Abdurrahman Dilipak’ın, bu kadar yüz kızartıcı bir olay karşısında ‘Belki kıza nikah yapmıştır’ gibi bir mazereti dile getirdiğini gördükçe... İyi ki dönmüşüm diyorum...”
Yazı yayınlandıktan sonra, Dilipak kendisine hatırlatmada bulununca da; “Abdurrahman Dilipak aradı... Hüseyin Üzmez için ‘Belki kızla nikáh yapmıştır’ gibi bir cümle yazmadığını söyledi... Yazdığı cümlenin, ‘Belki nikáh yapmıştır denebilir ama bu da örfe, yasalara aykırı, en azından yakışıksız bir durumdur’ şeklinde olduğunu belirtti...” şeklindeki küçük not ile yalanı savuşturduğunu sanıyor!
İyi de, Dilipak’ın yazmadığı bir ifadeyi gerekçe gösterip, “İyi ki dönmüşüm” diyen sen değil miydin?
Şimdi “Acaba ben yanlış mı dönmüşüm” diye, kendini sorguluyor musun hiç?
Sorgulamıyorsun.
Dilipak’ta yalanın çıkınca, bu sefer başka yazarları alıp, onları karalamaya çalışıyorsun.
Çünkü masabaşında oturup, eleştireceğin yazıları bile okumadan, sana telefonla verilen bilgiler doğrultusunda yazı kaleme alıyorsun.
Beyefendi dün de şunları yazıyor: “Hiç utanıp sıkılmadan, ‘çocuk tacizciliği’ ile suçlanan adama kol kanat geriyorlar... Bu konuda o kadar ileri gidiyorlar, o kadar vicdansızlaşıyorlar ki... Olayı ‘tacize uğrayan kız çocuğu’nu suçlu ilan etmeye kadar götürebiliyorlar.”
Okuduklarını anlayan, azıcık akıl sahibi bir insanın, Vakit gazetesinin veya yazarlarının “çocuk tacizciliği ile suçlanan birisine kol kanat gerdiği”ni söylemesi mümkün mü?
Suçlanan kişiyi “mahkum olmuş gibi” ilan etmediğimiz doğru. Ama “mahkumiyet kararı”nı biz vermeyeceğiz ki zaten!
Peki, kol kanat germek nereden çıkıyor?
İşin gerçeğini araştırmak, kol kanat germek midir?
İddia Cumartesi günü medyaya yansıdı, Pazar günkü gazetede HüseyinÜzmez’in yazısı yok. Buna rağmen, biz kol kanat geriyoruz!
İlhan Selçuk ise gözaltına alındıktan sonra, sanık durumu devam ederken, başyazılarını sürdürüyor.. Cumhuriyet’in yaptığı kol kanat germek olmuyor!
Hatta, İlhan Selçuk’a “geçmiş olsun”a gidenler de kol kanat germiş olmuyor!
Sahi, İlhan Selçuk gözaltına alınıp, yurtdışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldıktan sonra, A.Hakan ne yazmıştı (Tarih 30 Mart 2008): “Düşünsenize: ‘Ben gözaltındayken nalları dikseydim Savcı Bey ne yapacaktı?’ diye yazarak, ölüm üzerinden bile mizah yapabilen kudrette bir yazardan söz ediyoruz... Görüşlerine uzağım ama bu has yazarlık tavrı karşısında şapka çıkarıyorum...”
Hüseyin Üzmez gözaltına alındıktan sonra, Vakit’te siz buna benzer bir yazı görebildiniz mi? Hiç kimse, Üzmez’in espri özelliğini gündeme taşıyıp, “Şapka çıkartıyorum” diye yazdı mı?
Olsun, Dilipak’ın yazısını tersinden anlayan, “İyi ki dönmüşüm” diyen kişiden niye tutarlılık bekleyeceğiz ki biz?
Hem sanığı kendisi över, hem de sanığa kol kanat gerildiğini başkalarına atfeder..
Dahası da var..
İlhan Selçuk şartlı olarak serbest bırakıldıktan sonra (siz buna aslında serbest kalma değil, tutuklama diyebilirsiniz.) Selçuk’a geçmiş olsuna gidenlerden birisi de kimdi?
A. Hakan’ın maaş aldığı patron, Aydın Doğan.. Adamın patronu, sanık şartlı tahliye olur olmaz hemen ertesi günü gidip, “Geçmiş olsun” diyor.
A.Hakan “Ne yaptın patron? Sanığa kol kanat gerilir mi?” demiyor. Diyemiyor!
Ama, “Yanlışa destek olmayız, komploya da boyun eğmeyiz” tepkisi “kol kanat germe” oluyor!
Çünkü kurgulayanlar, öyle kurgulamış!
Dosyadaki mağdur görünen kızın suçlu gibi gösterilmeye çalışıldığı yönündeki bize yapılan ithamı için de, A.Hakan’a bir önerim var. O dosyayı al bir oku.. Okumadan yazılmaz! Yazarlık hiç yapılmaz!
Bu yazı 1,523 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle