En Sıcak Konular

Mehmet Altan
Star

Mehmet Altan
0 0 0000

Egemenlik ulusun mu?



Bugün ne? Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Acayip nutuk dinleyeceğiz. Neyin nutkunu? Egemenliğin. Peki o ne? Bırakın sokağı. Üniversitelerde bile bir solukta egemenliğin tanımını yapacak birini bulacağınızdan şüpheliyim...

İstanbul’un eski valilerinden birisi ‘egemenin’ tanımını, ‘kimin hakkında konuşamıyorsan, o’dur’ diye yapmıştı.

Teorik olarak ulusal egemenliği tanımlamakta hep zorlandığımız düşünülürse,

Bence fevkalade geçerli ve pratik bir tanım.

Ama...

Bir çırpıda tanımlayamayacağımız kavramların bayramını kutlamakta mahir bir ülkeyiz doğrusu. 

* * * 

Devlet, insanların toplumsal hayatı kurarken başvurdukları bir örgütlenme biçimi.

İnsan yaşamını daha huzurlu, daha güvenli ve daha anlamlı hale getirmeyi amaçlayan bir hizmet örgütü.

‘Vatandaşa hizmet etmekle yükümlü olan’ devlet, toplumdaki diğer sosyal kurumlara benzetilebilir.

Ama sadece benzetilebilir...

Çünkü devleti, diğer sosyal kurumlardan çok farklı kılan bir özelliği var: O da toplumdaki ‘silahlı güçlerin tekeline’ sahip olması.

Polis... Jandarma... Ordu...

Silahlı güçler, sadece devlet örgütünün emrinde...

Devlet, ‘ulus adına’ bu güçleri yönetir.

‘Silahlı güçler tekeline’ sahip olduğu için de kimsede olmayan bir yaptırım gücünü de elinde tutar.

Devletin, ülke sınırları içinde, başka hiçbir otoriteyle kıyaslanmayacak olan bu gücüne ‘egemenlik’ diyoruz.

Devlet, bu egemenlik hakkına dayanarak, toplumda hukuk kurallarına uymayanlara müdahale eder... Hukuka uyulmasını ‘zorla’ sağlar. 

* * * 

Eğer Türkiye’de ‘egemenlik tanımını’ anlatıyorsanız... Bu noktada bir nefeslenmeniz lazım.

Çünkü son cümle tashih istemektedir..

Şöyle yazılması icap eder:

Devletin ‘müdahale etmesi’ ve ‘hukuka uyulmasını’ sağlaması gerekir.

Peki, ya devlet örgütü içinde çöreklenmiş olan ‘hukuk tanımazlara’ rastlanıyorsa...

O zaman da... Devletin kendi varlığını koruyabilmesi için, gene devletin hukuk anlayışına sığınarak ‘hukuksuzları’ dışlaması ve cezalandırması gerekir. 

* * * 

Demokrasilerin geliştiği ülkelerde bu daha çabuk ve kolay başarılıyor.

Az gelişmiş ülkelerde daha zor...

Öyle ülkelerde devletin sahip olduğu ‘egemenlik’ hukukun uygulanması için değil, genellikle ‘uygulanmaması’ için kullanılıyor.

‘Silahlı güç tekeli’ hukukun değil hukuksuzluğun emrine veriliyor.

Sadece bir tek örnek gösterelim yeter... Savunma sanayii ile ilgili Lockheed rüşvet skandalı bütün dünya ülkelerinde sonuçlandırıldı... Norveç’ten Japonya’ya devletin içindeki rüşvetçi çeteler adalete teslim edildi..

Bir tek Türkiye hariç..

Tersi olsa Susurluk’tan Ergenekon’a uzanan kara çizgi yaşanır mıydı?

Çok şüpheliyim. 

* * * 

Türkiye’de devlet, kendi içinde yuvalanma eğilimi gösteren çetelere karşı hukukun üstünlüğünü kolayca işletemiyor.

Hukuk, demokrasilerdeki gibi devletin berraklığını sağlayamayınca, ‘ben devletim’ diyen zorba anlayış etrafa yayılmaya başlıyor.

Eğer hukukun üstünlüğünü işletemiyorsan...

Eğer gerçek bir demokrasi yoksa..

İç egemenlik...

Halkın lehine işleyen bir mekanizma olmaktan çıkıyor.

Devletin ‘hukuku’ sağlamak için elinde tuttuğu güç, hukuksuzluğun işine yarıyor.

Hep Güney Afrika örneğini veririm...

Orası da egemendi ama zenciler yakın zamana kadar köle muamelesi görüyordu. 

* * * 

Tabii artık...

Sanayi döneminin egemenlik anlayışı aşıldı.

Egemenlik adı altında, yönetimlerin kendi halkına eskisi gibi zulmetmesi kolay değil...

İşte Miloseviç örneği.

İnsanların ‘kim’ tarafından değil...

‘Nasıl’ yönetildiği daha önemli günümüzde.

Çünkü artık insan önemli.

O nedenle ‘ulusüstü egemenlik’ kavramına geçildi.

İzbe karanlıklarda insanlara İdi Amin gibi zulmedenlere karşı, evrensel hukukun ve demokratik ilkelerin geçerli olduğu evrensel bir sistem devrede.

Egemenlik, yönetilenleri, yönetenlerin keyfi uygulamasına yem eden bir kavram ve avlanma sahası olmaktan çıkıyor. 

* * * 

Egemenlik bayramı söz konusu olunca rahmetli karikatürist Ferruh Doğan’ın karikatüründeki soruyu hatırlarım:

-Egemenlik ulusun peki paralar kimin?

Hukukun üstünlüğü ve demokrasi yoksa, para içerdeki zorba çetelerin.

Yıllardır 23 Nisan’larda bunları yazar dururum. Bu sene de tekrarlamakta hiçbir beis görmedim hatta fazlasıyla arzuladım...

Ulusal egemenlik bayramınız hayırlı olsun...



Bu yazı 1,317 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 Oku bakayım...
    • 16 Ağustos 2008 Beş yıl önce neredeydiniz?
    • 14 Ağustos 2008 Ahmedinejad’la...
    • 12 Ağustos 2008 Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
    • 31 Temmuz 2008 ‘Kapatma ama hırpala..’
    • 14 Temmuz 2008 MİT’in Ergenekon listesi...
    • 12 Temmuz 2008 İran savaşı yaklaşıyor mu?
    • 10 Temmuz 2008 Ölümün askerleri
    • 8 Temmuz 2008 Öksüz Çocuk Eldiveni...
    • 5 Temmuz 2008 Dağbaşı
    • 28 Haziran 2008 Bir Türk neye bedel?
    • 26 Haziran 2008 Türkiye-Almanya
    • 21 Haziran 2008 ‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
    • 13 Haziran 2008 Gerçekten cevap bu mu?
    • 11 Haziran 2008 Askeri sopa ile özen...
    • 2 Haziran 2008 Elitist mi, kitlesel mi?
    • 1 Haziran 2008 Sizi muhatabınız belirler...
    • 28 Mayıs 2008 Sivas’ın doğusu...
    • 25 Mayıs 2008 Danıştay ne karar verecek?
    • 24 Mayıs 2008 Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,778 µs