En Sıcak Konular

Gladio'nun NATO konseptindeki düşmanı-6- DİZİ

15 Temmuz 2008 10:33 tsi
Gladio'nun NATO konseptindeki düşmanı-6- DİZİ Dünya iki kutuplu iken, yani soğuk savaş yıllarında, ABD'nin komünist Rusya'ya karşı NATO bünyesinde kurdurduğu bu yapılanma, Rusya'nın dağılmasıyla yeni bir düşman belirleyecekti.

Muharrem Coşkun'un yazı dizisi -6- muharice@gmail.com

Peki Gladio, belirtilen misyonun dışında ne gibi işler yapmıştı? Yüksek gizli, servis yöneticilerinin darbe hazırlıklarının sürekli gerçekleşmemesi "Gladyatörler" için çok cansıkıcı görünüyordu. Aksi halde Gladyatörler hangi rolü oynayacaklardı? Onlar gerçekte işgal durumunda sadece gerillaydılar. Ya da göz yumulduğu zamanlarda komünistlerin legal bir hükümete katılmalarına karşı, engellemede bulunmaktı. O zaman "Gladyatörlerin" ve kuruluşun "gerilla stratejisi" denilen stratejiye az ya da çok niçin hizmet ettiği, yetmişli yıllardan beri gizli servislerin mahkemece kanıtlanan sonuçlarını güçlendiriyordu. Partilere ve demokratik kurumlara darbelerin yardımıyla, bombalı terör eylemleriyle, sendika gösterilerindeki provokasyonlar gibi genel güvensizlik ortamıyla güçlü devlete çağrıyı hedefliyordu. Ya düzenli darbe yapılabilmesini ya da tehlikeli durumların yardımıyla demokrasinin rafa kaldırılabilmesini hedefliyordu. Araştırmalar, Gladio'nun soğuk savaşın temellerinin atılmasıyla kurulduğunu ortaya çıkarmıştı.
Tüm NATO ülkeleri bir saldırı durumunda varlıklarını koruyacaklardı. Genel bir askeri strateji doğrultusunda ağlar ve bağlantılar, depolar ve gereçler de ayrıca hazırlanmıştı. İlgili ülkelerin savunma anlaşmalarının ve silahlı kuvvetlerinin devreye girmesi de kayıt altına alınmıştı. Sınırlar ötesinde işbirliği yapacaklar ve ortak savunmaya gireceklerdi.



*******************************************************************
İlgili ülkelerin çoğu, hükümetleri 1990 sonbaharında skandalın 'patlamasıyla bu konuyla ilgili bilgilerin saklanması için yoğun bir çaba sarf ettiler. Ama durum hiç de uygun değildi. Gladio çok özel 'milli' isimler altında faaliyet gösteriyordu ve hatta gizli servislerin içine bile sızmıştı. Devletin hemen her biriminde güçlü durumdaydı. Doğal olarak demokrasi ve egemenliğin kullanımı gibi kavramların herhangi bir anlamı yoktu. Dahası Gladio iç politikayı da belirlemeye çalışıyordu. Gladio'nun sol partilere karşı başvurduğu yöntemlerle ilgili belgeler bir bir ortaya çıktı. Bu belgelerle birlikte üst düzey askeri yetkililer ve gizli servis yöneticileri bir bir deşifre edildi. Ardından ABD arşivlerindeki yeni ifşaatlar da ortaya çıktı. National Security Council'in 3 Ocak 1951 tarihli bir belgesiydi bu. Belge bu tarihten önce İtalya ve öteki NATO devletleriyle imzalanan bir sözleşme metniydi.
Sözleşmede şöyle deniyordu:
"Komünistlerin legal yoldan hükümete gelmeleri ve hükümeti kontrol etme tehlikesinin olduğu durumda, ya da hükümetin dış komünist tehdit gibi içerden gelecek tehdite karşı direnişte en azından kararlı bir güç olarak görülmesi durumunda ABD önlemler almak zorundadır."
Böylesi anlaşmalar dolaylı olarak savaş sonrası dönemle sınırlı değildi ve tümüyle bilinçli olarak egemenliği göz önüne alan demokratik temel kuralları zedeliyordu. Altmışlı yılların ortasından bir diğer belge de, tarihçi Roberto Frenza'nın bulduğu "Freedom of information Act" adı altında kayıtlıydı:
"Planın en büyük amacı, komünist partilerin gücünü, onların maddi temelini İtalyan ve Fransız hükümetleri ve özellikle sendikalar üzerindeki etkilerini gidermek, İtalya ve Fransa'da komünizmin kök salması tehlikesini ve böylece tehlikenin ABD çıkarlarını tehdit endişesini en aza indirgemek için italya'da ve Fransa'da komünistlerin iktidarını kırmak için nihai bir amaçtır ve bunun için her araç kullanılır." İlk aşama çoğu NATO ülkelerinde "Gladio" yapılarının kurulmasıydı. İkinci aşama ise "Gladio" yapılarının saklanmasının ve biçimlenmesinin yanında, etkin politikacıların rüşvetle susturulması ve elde edilmesiydi. Üçüncü aşama ise "etkin ajanların" eğitilmesi; ekonomide ve siyasette, ama özellikle medyada lider kadroları sıkıştırmak ve Amerikan yanlısı politikaya yöneltmek ve bunu talep etmekti.
İtalya'daki Gladio hakkında ilk ifşaatlardan sonra Avrupa ülkelerinde de Gladio'nun bulunduğu çekingen ve oldukça sessiz bir şekilde kabul edildi. Eski hükümetler, hükümet sözcüleri, savunma bakanları, başbakanlar yavaş yavaş rapor veriyorlardı. Gladio olayını bildiklerini açıklıyorlardı.
Bir Belçika hükümet temsilcisi Gladio skandalı patladığında, o zamanki örgütlerin tam 16 NATO ülkesinde, 50'li yıllarda kurulduğunu açıkladı. Az sonra da tarafsız ülkelerde de bulunduğu öğrenildi. Aydınlatılmayan terörist eylemlere Gladio ordusunun olası iştiraki hakkında düzenli hükümet araştırmaları başlatıldı. Sonunda hemen hemen tüm hükümetler; varlığını yadsıdıkları böylesi örgütlerin varlığını, ulusal Gladio birliklerinin ortadan kaldırıldığını ya da en azından çok kısa sürede kaldırılmaya çalışılacağını ilan ettiler.
Neden GLADIO? 
Mart 1954'e kadar yabancı topraklarda bütün gizli operasyonlar ClA'nın Office of Special Projects'in emri altındaydı. Sonra orduyla bir işbirliği, State Department, Savunma Bakanlığı ve Başkan'a karşı bilgi verme yükümlülüğü getirildi. Gizli yapılar “Stay Behind” (1950) ve “Demagnetize” (1952) planları çerçevesinde geliştirildi. CIA-belgelerine göre operasyonların hedefi öncelikle Fransa'da ve İtalya'da komünist partileri zayıflatmak ve maddi imkanların hükümetler ve öncelikle sendikalar üzerindeki etkinliklerini sınırlamaktı. Komünizmin İtalya'ya sıçrama tehlikesini önlemek önceliğe sahipti ve her türlü aracı haklı göstermekteydi.
Ayrıca planlar onların egemenliğini sınırladığı için hükümetlerin bundan haberdar edilmemesi gerektiği tesbit ediliyordu. Böylece hükümet resmen anlaşma hakkında bilgilendirilmedi ancak. Ekim 1990'da Andreotti'nin deyimiyle “Savaş sonrası dönemin bütün başbakanları bu paralelde servisin varlığından haberdardı.”
Yeni tehdit İslâm mı?
Devlet üzerinde devlet olgusu özellikle 1990 yılında İtalya'da patlak veren Gladio Olayı'yla aydınlığa kavuştu. İtalya'da terör ve cinayet olaylarının ardındaki gücün Gladio olduğunu Venedik Savcısı Felice Casson SİSMİ arşivlerine girerek saptadı. Gladio'nun arkasında İtalya Cumhurbaşkanı Cossiga ve Başbakan Andreotti de vardı, örgüt ise CIA ve NATO emir komutası altındaydı. ABD güdümündeki tüm ülkelerde, özellikle tüm NATO ülkelerinde gerektiğinde Özel Savaş, ya da gayr-i nizami savaş yapmak üzere, benzeri örgütler 1950'li yıllardan itibaren kurulmuştu.
ABD İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra CIA aracılığıyla tüm ülkelerde kendine bağlı yeraltı örgütlerini ve özel savaş yöntemlerini kullanarak NATO'nun da katkısıyla komünizm tehlikesini abartıp SSCB'deki komünizmi tüketti. Şimdi aynı yöntemleri kullanarak Yeni Dünya Düzenindeki egemenliğini pekiştirmenin peşinde. Yeni düşman kavramı yaratmaya çalışmakta ve yeni düşman olarak da İslâm'ı seçmiş bulunmakta. Bu anlayış sonucu, ABD Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı Özel Timler, 1991 yılında 41 ülkede 195 değişik görev üstlenmiştir.
Dünya iki kutuplu iken, yani soğuk savaş yıllarında, ABD'nin komünist Rusya'ya karşı NATO bünyesinde kurdurduğu bu yapılanma, Rusya'nın dağılmasıyla yeni bir düşman belirleyecekti. Rusya'nın dağılmasının ardından çok geçmeden NATO düşman saydığı 'kırmızı' renginin yerine, İslâm anlayışını temsil eden 'yeşil'i oturtacaktı. Buna göre, daha önce ABD yanlısı iktidarları zorlayan komünizm yanlısı parti ve oluşumlarda olduğu gibi, bu defa da İslâmcı parti ve gelişmeler bu örgütle bertaraf edilecekti.. Ekim 1994 tarihinde Amerika'ya giden Refah Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan da ziyaretleri sırasında programlarında olmadığı halde, CIA üst düzey yetkilileriyle de görüştüklerini belirttikten sonra, NATO'nun yeni düşman olarak İslâm'ı seçtiğini şu şekilde anlatmıştı;
"NATO eskiden kırmızıyı düşman renk olarak kullanıyordu. Sovyetlerin dağılmasından sonra düşman renk olarak şimdi yeşili kullanmaya başladı. Müslümanlığı terörle tanımlamaları abesle iştigal olur. Müslümanlar iyi organize olursa, her türlü haksızlığa karşı koyarlar.." Erbakan bu önemli tesbitini bundan sonra da zaman zaman tekrarlayacak ve İslâm dünyasını kendine düşman görenlere karşı birlik olmaya çağıracaktı. 13 Mart 1993 tarihinde, Mehmet Ali Birand da, "Batı yeni bir düşman icat ediyor: İslâm..." başlıklı yazısında, aynı konuya dikkat çekiyor, komünizmi temsil eden Rusya'nın dağılmasıyla birlikte İslâm'ın yeni düşman seçildiğinin altını çiziyordu. Birand şunları yazmıştı; "..Müslümanlık bir cephe durumuna sokulacak. Eğer gelişmeler kontrol altına alınmazsa, ileride Hıristiyan- Müslüman çatışmalarına kadar gidebilecek bir sürtüşmeye kayabilecek. İşte en büyük tehlike bu.. Batı, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana kendine yeni bir düşman arıyor..."
11 Eylül ile süreç hızlandı
Özellikle 11 Eylül saldırıları gerekçe gösterilerek, İslâm dünyasının, işgal, savaş ve kültürel çalışmalarla değiştirilmesinin amaçlanması bu endişeleri haklı çıkarmıştır. Yine Büyük Ortadoğu (BOP) çerçevesinde ‘Ilımlı İslâm’la yeni bir din dayatılması buna örnek gösterilebilir. Türkiye içinde ise, 1980 öncesi daha çok komünizm yanlısı gençlik hareketleri üzerinde baskı kurulurken, bu defa belirlenen hedef gereği, İslâmi söylemleriyle dikkat çeken, İslâm Birliğinden bahseden siyasiler yasaklı hale getirilmiş, partiyi destekleyen medya organları, vakıf ve dernekler baskı altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Refah Partisi ve başörtüsü mağdurları hakkında verdiği kararlar da bu endişeleri artırmıştır.
YARIN: VE ERGENEKON VIZYONDA...

Vakit

Bu haber 2,571 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    6,026 µs