En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
1961 Anayasası’na dönelim!
Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, 1961 darbesini “devrim” olarak ilan etti ya!..
Bizim sol kafalı hukukçularımız, 1961 Anayasası’na olan aşklarını sürekli ilan ederler ya!..
“Darbelerin hepsine karşı çıkarız” deyip, 1960 darbesini istisna edip, onu ayrı tutar, en azından 1961 Anayasası gibi özgürlükçü bir anayasayı Türk toplumuna hediye ettiği için “o darbedeki yanlışları görmezden gelebiliriz” derler ya..
Ben de o zaman, 1961 Anayasası’na dönelim diyorum.
Şu an AKParti iktidarına zorluk çıkartan, “Onu istemezük, bunu istemezük” diyenlerin hemen hemen tamamı, 1961 Anayasası’na sevdalıdır!
Buyrun, şu an önümüzde duran sorunları, sizin büyük beğeninize layık olmuş 1961 Anayasası’ndaki kurallara göre çözelim.
Nedir şu an en önemli sorunumuz?
İktidardaki siyasi partinin kapatılması davası..
Bu davayı önemli kılan nedir?
Anayasa Mahkemesi’nin yapısı..
Şu an 11 üyesinden 8’ini belirleyen Necdet Sezer’in bile şikayetçi olduğu, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı..
Bugün Anayasa Mahkemesi’nin tüm üyeleri, direkt veya dolaylı olarak Cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor..
Oysa böyle bir sistem, dünyanın hiçbir yerinde yok!
En ilkel kabileleri hariç tutarsak eğer.
Onlar da, Cumhurbaşkanı değil, olsa olsa kral vardır başlarında..
Kıyısından köşesinden demokrasi ile tanışmış hiçbir ülkede, Anayasa Mahkemesi diye bir kuruluş olup da, onun tüm üyelerini devlet başkanının seçtiği ikinci bir ülke gösteremezsiniz.
İşte bu sebeble “1961 Anayasası’na dönelim” diyorum..
Bakmayın siz, Vural Savaş’ın “Anayasa Mahkemesi’nin yapısını bozacaklar.. Kapatma davasını böylece lehlerine çevirecekler” çıkışlarına..
Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirmek, illa anormal bir sisteme geçmek değildir ki!
Ya bugünkü yapı anormal ise?
Onun içindir ki, hiç tartışmaya girmeden, “Anayasa Mahkemesi’nin yapısını, 1961 Anayasası’ndaki gibi düzenleyelim” diyorum.
1961 Anayasası’nda, Anayasa Mahkemesi nasıl bir yapıya sahip ise, şimdi de aynı yapıyı sağlayalım.
Herhalde kimse çıkıp, “1961 Anayasası’nı, aslında Tayyip Erdoğan yaptırmıştı. Bugünleri düşünerek, o günlerden hazırlık yapmıştılar. Biz 1961 Anayasası’ndaki Anayasa Mahkemesi’nin yapısını kabul etmiyoruz” diyecek değillerdir.. (Tabii birazcık utanmaları kaldıysa.)
Ne var 1961 Anayasası’nda?
Buyrun birlikte okuyalım, Anayasa Mahkemesi, 1961 Anayasası’nda nasıl düzenlenmiş:
“Madde 145- Anayasa Mahkemesi, onbeş asıl ve beş yedek üyeden kuruludur. Asıl üyelerden dördü Yargıtay, üçü Danıştay genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeleriyle Cumhuriyet Başsavcısı ve Başkanın sözcüsü arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Bir üye Sayıştay Genel Kurulunca kendi Başkan ve üyeleri arasından aynı usulle seçilir. Millet Meclisi üç, Cumhuriyet Senatosu iki üye seçer. Cumhurbaşkanınca da iki üye seçilir.”
“Şeriat devleti geliyor, cumhuriyet yıkılıyor” türünden sloganlarla sokağa dökülmenize falan gerek yok..
Sizin alkışladığınız anayasayı öneriyoruz size..
Getirin bu sistemi tekrar..
Ondan sonra Abdurrahman Yalçınkaya bey, isterse 5-10 tane daha açsın dava..
Anayasa Mahkemesi’nin, objektif karar vereceği konusunda kamuoyuna bir güven gelirse, kimse başsavcının açtığı kapatma davasını da ciddiye alacak değildir.
Ne dersiniz sayın SabihKanadoğlu? 1982 Anayasası’na hayır oyu kullandım diyordunuz. Eminim, 1961 Anayasası’ndaki bu düzenlemeyi çok beğeniyorsunuzdur!
Ne dersiniz sayın İlhan Selçuk? 1980 darbesini de, o darbenin getirdiği anayasayı da her zaman eleştirirsiniz. Gelin Anayasa Mahkemesi’nin yapısından başlayalım, 82 Anayasası’nı yok saymaya..
Ne dersiniz sayın DenizBaykal? Sayın Mümtaz Soysal.. ve diğerleri..
İşte size, uğruna “darbeleri bile meşru gördüğünüz” 1961 Anayasa’sını öneriyoruz!
Geçelim o sisteme; 15 üyeden 5’ini TBMM seçsin.. 4’ünü Yargıtay, 3’ünü Danıştay, 1’ini Sayıştay, 2’sini de Cumhurbaşkanı seçsin!
Sonra 71 kişinin değil, 340 milletvekilinin de TBMM üyeliğinin düşmesini isteyin.. Sadece AKParti’nin değil, onun yanında MHP’nin de, SP’nin de BBP’nin de kapatılmasını isteyin.
Var mısınız?
Var mısınız, söyleyin!
Bu yazı 1,502 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle