En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
Tansel Çölaşan’ın sözleri suçu alenen övmektir!
Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, Refah Partisi’ni, Fazilet Partisi’ni kapattıran davaları açan savcı.. Emekli olunca gitti DSP’den aday oldu. Kafa yapısını ispatladı.
Sabih Kanadoğlu Başsavcı iken, TayyipErdoğan milletvekili olamasın diye “binbir uğraş” verdi. Emekli olunca, kafa yapısını ispatladı. Bugün görüyoruz ki; o da, mütedeyyin insanların devlet kadrolarında hakettikleri yerlere gelmemesi için uğraş veren sol kafadan birisi.
Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan halen görevde. Ama o da şimdiden, soldan yana olan tercihini ortaya koydu.
DPkarşıtı olduğunu, CHP sempatizanı olduğunu, 27 Mayıs darbesini, “devrim” olarak niteleyerek verdi.
Bir hukukçu, Anayasa’nın rafa kaldırılmasına, “devrim” diyebilir mi?
Hele hele Atatürkçüyüm diyen birisi, Atatürk’ün anayasasını kaldırıp, kendi kafasına göre Anayasa hazırlayanlara “darbe değil, devrim yaptılar” diyebilir mi?
Bence diyemez.
Ama diyorlar işte..
Darbeyi; idam cezası gerektiren bir eylemi, suç değilmiş gibi gösteren “darbe değil, devrimdir” ifadesinin vehametini ortaya koymak için, örneklerle konuşalım.
Bir erkek, karısını öldürüyor ve sonra diyor ki, “Yemeğimi yapmıyordu.. Çocuklara bakmıyordu. Ben de öldürdüm. Hak yerini buldu. Ben de istemezdim ölmesini. Ama o haketti”
Bir kadının, evinin işleri ile ilgilenmemesi, çocuklarıyla ilgilenmemesi hata olabilir. Ancak bu iddianın doğru olup olmadığının tesbiti de, bunun müeyyidesini uygulamak da devletin normal işleyişinde bağımsız yargının işi.. Bunun müeyyidesi, kocanın eline silah alıp, karısını öldürmesi değilki!
Hukuk devletinde olması gereken, bağımsız yargının müeyyideyi uygulaması. Kocanın kendi kafasına göre müeyyide uygulaması değil.
Dolayısıyla hiç kimse, “Koca iyi yapmış. Karısının hakettiği cezayı vermiş” diyemez.
Hiç kimse, “Bu bir cinayet değildir. Hakkın ifasıdır” diyemez.
Aynen “darbe”ye, hiç kimsenin “devrim” diyemeyeceği gibi!
Bir başka örnek.. Bir bakkal dükkânı sahibi, bir çocuğu yakalayıp, “pata-küte” dövüyor. Döve döve çocuğu öldürüyor.
Soruyorsunuz, “Niye döverek öldürdün o çocuğu?”
Cevap veriyor: “Dün akşam, dükkânım soyuldu. Mallarımı, bu çocuğun çaldığından şüpheleniyordum. İyi yaptım.”
Katil bakkalı alkışlayan destekçiler de diyor ki, “Bu çocuğun döve döve öldürülmesi cinayet değildir. Çalınan malların elde edilmesi için, malların korunmasına yönelik meşru amaçla gerçekleştirilmiş bir vazifedir.Bakkal iyi yapmıştır.Katil değil, kahramandır.”
Böyle bir savunma mümkün müdür?
Bir hukuk devletinde, dükkânının soyulduğunu ileri süren kişinin yapması gereken nedir?
Polise başvurup, şüphelendiği kişileri bildirerek, sonuçta zanlının yakalanıp, devlet tarafından cezasının verilmesinin sağlanması.
Ama bu yapılmıyor. Kendi kafasına göre insanlar, suçlu ilan ettikleri kişiyi yakalayıp döve döve öldürüyor ve birileri de bu eylemi “hakkın ifası” diye yorumluyor!
Evet, örnekler sıradan örnekler.
Ama darbeyi “devrim” olarak tanıtanlar için de en güzel örnekler.
Nasıl ki karısını öldüren bir kişinin eylemi, “hakkın ifası” olarak gösterilemez, hatta böyle bir ifade kullanılması “suçun övülmesi” demek ise, seçimle işbaşına gelen bir hükümeti devirip, Anayasa’yı rafa kaldıranların, devirdikleri meşru yöneticileri kendi kafalarına göre kurdukları sözde mahkemede yargılayıp idam ettirmeleri de, “bir hakkın ifası” olarak gösterilemez.
Emin Çölaşan’ın eşi olan Tansel hanımın darbeyi temize çıkarmaya çalışan ifadeleri resmen “suçu övme” mahiyetinde cümleler.
Bir cinayeti övmek nasıl suç ise, darbeyi devrim olarak nitelemek te suçtur!
Bir cinayeti mazur göstermek, “olması gerekirdi” demek nasıl suç ise, “darbe”yi “olması gereken bir hareketti” diye yorumlamak da suçtur!
Bir hırsızlık vakasında, “İyi yapmış, dükkânı soyulan kişi, vatandaşları kazıklıyordu. Haksız kazanılan parayı çalan kişinin eylemi hırsızlık değildir” denilemeyeceği gibi, meşru hükümete silah zoru ile el koyanların eylemi de hiçbir gerekçe ile mazur görülemez.
Bu örneklerden dolayı, kimse TSK’ya hakaret edildiğini sanmasın. TSK’nın görevi, darbe yapmak değildir. Darbe yapanlar da, TSK mensubu da olsalar, suç işlediklerini bilmelidirler.. Benim eleştirim de, TSK’ya değil, suçu işleyenleredir!
Suçu işleyenlere ve suç işleyenleri övenleredir!
Bu yazı 1,569 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle