En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
“Özgürlük”ler yasak “zorunluluk”lar serbest olmuş!
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, hayret etmemek elde değil!
Bu kadar mı terslik olur?
Hani despot bir ülkede yaşarsınız, her şey yasaktır.
Fazla özgürlükçü bir ülkede olursunuz, uyuşturucuyu bile serbest bırakırlar..
Ama Türkiye bambaşka..
Kimi konularda sınırsız özgürlük..
Kimi konularda ise, hiçbir kural tanımayan gözü dönmüş bir yasakçılık!
İşlerine gelince, Anayasa’da açıkça “zorunlu” denilen dersi bile, nasıl “muaf” hale getiriyorlar, görüyor musunuz?
“Zorunlu” denilen şey, “isteyene” haline dönüşüyor. Dönüşebiliyor!
Hem de, Anayasa’daki hüküm değiştirilmeden.
Ama malûm kesimlerin işine gelmeyince, “isteğe bağlı” eylemler bile “zorunlu” hale getiriliyor.
Binbir dereden su getiriyorlar.. Yorumlar yapıyorlar.. Hiç alâkası olmayan kavramların içine, bambaşka eklentiler sokarak, yasaklar icat ediyorlar.
“Bütün dinlerin serbestçe yaşanması” şeklinde tanımladıkları laiklik ilkesinden, “başörtü yasağı” icat ettikleri gibi..
İşlerine gelince, gerçekleri kabul ediyorlar: “Evet; laiklik, Avrupa’da başka türlü uygulanıyor.Gerçekten de laik olan ülkelerde başörtü yasağı yok. Amaaa..” diyorlar, siz anlıyorsunuz, “amaaa”dan sonra neler geleceğini..
Evet tahmin ettiğiniz gibi, “Amaaa”dan sonra şu ifadeler geliyor: “Türkiye, büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülke olması hasebiyle, özel durumu vardır. Bu sebeple, laikliğin Türkiye’ye özgü olarak Avrupa’dan farklı yorumlanması zorunludur.”
İtiraz edemiyorsunuz.Etseniz de dinleyen yok zaten. Sonuçta tüm çıkış kapılarını tutmuşlar, kendi sözlerini dinletiyorlar.
Başörtü yasağında, Anayasa, kanunlar serbestlikten yana olduğu halde, “Türkiye’ye özgü laiklik anlayışını” önümüze koyup, yasak ihdas ediyorlar.
Sonra bir bakıyorsunuz, Alevi bir vatandaş, “Anayasa zorunlu dese de, ben çocuğumun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine girmesini istemiyorum” deyince, Danıştay, “Türkiye’ye özgü laiklik anlayışımız var. Aslında Diyanet İşleri Başkanlığı da olmaması gerekiyor ama, dedik ya, Türkiye’deki laiklik bize özgü. Dolayısıyla, Batı’daki gibi din dersini seçimlik yapamayız” diyemiyor.
AİHM kararını kendisine gerekçe gösterip, Anayasa’yı delip, muafiyet kararını veriyor hemen.
Oysa gerekçe gösterilen AİHM kararı, direkt Danıştay’ı ilgilendirmiyordu ki.. Danıştay’a hitap etmiyordu ki!
Hükümeti ve sonrasında da yasama organını ilgilendiriyordu.
Dolayısıyla, AİHM kararı gereği yapılacak bir şey varsa, bunu Danıştay’ın kararı ile değil, yasama organının yasal değişikliği ile yapılması gerekirdi.
Aksi halde, Anayasa’da “din dersi zorunlu” denilir.
Danıştay kararı ile “muafiyet” çıkarsa, bu işin sonu, kaostan başka bir şey değildir.
İnsanlar, Anayasa’ya mı bakacak, yoksa Danıştay kararlarına mı?
Bir ilginçlik daha var.
Başörtü yasağı konusunda, “Türkiye’ye özgü laiklik” gerekçesi icat edenler, Din dersinden muaf olma davasında böyle bir gerekçeye sığınmadılar ya, acaba diyorum, bizim 12 yaşından küçük çocuklarımızın Kur’an
Kursu’na gidebilmesi talebinde Danıştay ne karar verecek?
Öyle ya; Alevi anne-babaların, çocukların din dersi konusundaki tercihine saygılı olmak gerekiyor ise, diğer anne babaların da “Çocuğumun Kur’an öğrenmesini istiyorum” tercihine saygılı olmak gerekir.
“Ben çocuğuma Din Kültürü dersi verilmesini istemiyorum” dediğinde, “Anne-babanın terbiye hakkı vardır. Anne-babanın görüşüne saygılı davranılmalı” diyenler, çocuklarının Kur’an Kursu’na gitmesini isteyen anne- babaların isteklerine de saygı ile yaklaşacak mı acaba?
Hiç sanmıyorum.
Tekrar keskin bir zikzak çizilecek, özgürlükçü kararlardan vazgeçilip yine yasaktan yana tavır alınacaktır!
Şöyle veya böyle, eminim bir bahane bulunacaktır yine..
“Onlar daha çocuk” diyecekler, “biraz büyüdükten sonra” diyecekler, “Pedagojik gelişimleri zarar görür” diyecekler.. Sonuçta bir bahane bulacaklar!
Bahane mi yok piyasada!
Ama farkında olmadıkları bir husus var.. Türk toplumun geçmişinden gelen yargıya “güven” duygusu yitiriliyor, sıfırlanıyor..
Esas acıklı olan da işte bu!
Bu yazı 654 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle