En Sıcak Konular

Mehmet Şevket Eygi
Milli Gazete

Mehmet Şevket Eygi
0 0 0000

Yetişin a Dostlar Sömürü Düzeni Elden Gidiyor!..



BİNLERCE hadise, haber, yorum... Siyasî, iktisadî, sosyal, kültürel... Dehşetli bir kaos ve kargaşa... Yüksek sesle bağrışmalar, yazışmalar, atışmalar... Çığlıklar, tehditler, feryatlar, yaygaralar... Haberlerin, yorumların, dedikoduların bir kısmında doğrular yer alıyor, bir kısmında yalanlar... Doğrular ile yalanlar birbirine karışmış vaziyette... Yerde havada binlerce mozaik parçası uçuşuyor. Bunları uygun şekilde, yerli yerinde bir araya getirip de tablonun bütününü ortaya koyacak kaç kişi çıkar?.. Birileri avaz avaz ak diye bağırırken ötekiler ciyak ciyak kara diye haykırıyor.

Bardaklar... Bardakların içinde sular... Bir bardak suda fırtınalar kopartanlar...

Bilen bağırıyor, bilmeyen bağırıyor...

Başörtüsü serbestliği rejimi, Cumhuriyeti, Türkiye’nin Batı’ya yönelmesini yıkar diyorlar. İnanıyorlar mı, bu dediklerine? Batı’ya bakıyoruz, orada tek istisnasız, bütün üniversitelerde başörtüsü serbest.

Başörtüsü karşıtları bunu görmeyecek derecede aptal olmadıklarına göre, dillerinin altında neler var?

Konu başörtüsü maşörtüsü değil... Türkiye’nin çoğunluğu hürriyet istiyor, insan hakları istiyor, eşitlik istiyor, adalet istiyor.

Başörtüsü serbest bırakılacak olursa “içteki sömürge sistemi” yıkılacaktır. Bu sistemin rantlarıyla beslenenlerin büyük tedirginliği bundandır.

Kadın ve kızların başlarına örttükleri bir kumaş parçasıyla Cumhuriyet yıkılmaz, devlet sarsılmaz. Sadece içteki “Efendilerin”, “Ülkenin sahiplerinin”, Türkiye’yi babalarının ve atalarının çiftliği gibi gören mutlu ve egemen azınlığın saltanatları sarsılır, menfaatlerine halel gelir.

Onlar ülkenin balını kaymağını yiyorlar. O kesimde işsizlik yok. “Para Babaları Çetesi Teşkilatının” (PBÇT)   insanın kanını donduran beyanları bundandır.

Bu memlekette en az yedi milyon işsiz olduğunu herkes biliyor. Birileri çok ama çok yerken birileri darlık ve yoksulluk içinde kıvranıyor. Asıl mesele kadınların başlarını eşarpla yahut başörtüsü ile örtmeleri değil işsizlik, aşsızlık, açlık, sosyal adaletsizlik meselesidir.

Türkiye on yıllardan beri feci şekilde, korkunç şekilde, vahşi şekilde sömürülüyor, soyuluyor. Devlet ve toplum, yükünü kaldıramayacağı korkunç bir borç altındadır. İç borçlar, dış borçlar... Başörtüsü, laiklik, devrimler elden gidiyor feryat ve haykırışlarına aldanmayın sakın. Büyük rantlar, büyük menfaatler, korkunç soygun düzeni elden gidiyor.

Türkiye planlı, kasıtlı, programlı şekilde borca batırıldı, borç tuzağına düşürüldü. Borç, yiğidin kamçısıymış. Al sana kamçı!..

Ülkemiz, devletimiz bu kadar borcu nasıl ödeyecek?

Miktarı kesin olarak bilinmiyor ama birilerinin birkaç yüz milyar dolar kara ve haram parası olduğu iddia ediliyor.

Sıcak para...  Repo... Japonya’daki cahil ev karılarının bankalardan düşük faizli krediler çekerek Türkiye’ye göndermeleri ve kısa zamanda yüksek faizle gelir elde etmeleri... Soygunlar, alavereler, dalavereler, yabancılara satılan bankalar, dev şirketler, millî tesisler... Bütün bunları derli toplu anlatan bir rapor/kitap var mı piyasada?

İşin garibi bu piyasada Müslümanla gâvur içiçe. Paranın, menfaatin, vurgunun dini imanı olmazmış.

Kalkınan Türkiye... Evet kalkınan bir Türkiye elbette var ve yemin etseler başları ağrımaz. Lakin bir de kalkınmayan, sürünen, perişan olan bir Türkiye var. Türkiye bir madalyon gibi. Bir yüzünde kalkınma, öbür yüzünde gerileme ve sefalet.

Niçin yarım-doğrular ve yarım-yalanlar söyleniyor? Niçin tabloyu bütünüyle resm etmiyor kimse?

Yakın tarihimiz büyük hıyanetler ve sabotajlarla doludur. Hâfıza-i beşer nisyanla malul... (İnsan hafızası unutkanlık illetiyle hastadır)... Hani Türkiye’yi dumansız temiz ısıtmak için bir doğal gaz işi vardı. Mavi akım mavi akım a benim canım...  Ne tatlı mavi akımdı o...

Hani birileri Zonguldak’ta seçimleri kazanmak için, kömür madeni ocaklarına beş on bin yeni işçi almayı vaad etmişler, seçimden sonra sözlerini tutmuşlar ve kömür işletmesi kısa zamanda iflas etmişti... Hatırlayın bunları a cancağızlarım.

Soyulan, içi boşaltılan, hortumlanan bir sürü bankanın milyarlarca dolarlık faturası kime kesildi? Devlete, yani halka...

Yıllardan beri Türkiye, büyük ihalelere karıştırılan fesat haberleri ve dedikodularıyla çalkalanıyor.

Ortalığı karıştıran, birer bardak sularda büyük kasırgalar estiren medya mensuplarına bakınız. Patronları süper zengin, üst tabaka elemanları süper gelirli. Bunların hepsi süper!..

PKK terörü deyip duruyorlar. Sadece terör diyene gülmek gerek. O terör paravanasının ardında ne dolaplar dönüyor. Uyuşturucu, silah, cephane, 100 binlerce koyun kaçakçılığı ve daha neler neler. Hem PKK’yı kim kurdurmuş, kimler teşvik etmiştir biliyor musunuz bu konudaki rivayet ve dedikoduları? Biz dedikodulara kulak asmayız... Öyle mi? İyi uykular...

Türkiye durgun bir ülke değil. Âblar (sular) gürül gürül akıyor ve dolaplar paldır küldür dönüyor. Bunlar, Yunus Emre’nin dertli dolapları değildir, dert dolaplarıdır.

Bu Adamlar Gerçekten Rahatsız

YALANIN dolanın bini bir paraya. Bir kadın taksiye binmiş, şoför “Abla, in arabamdan senin başın açık...” demiş. Şoför kısmı para kazanmak için bir yığın çile ve zahmet çeker. Niçin indirsin o müşterisini? Böyle haberler de, hep başörtüsünün serbest bırakılması teşebbüsleri sırasında uydurulur. Neymiş, mahalle baskısı varmış. Mahalle baskısı var da, dindar kesimden değil, dinsiz kesimden kaynaklanıyor.

Bu düzmece haberi okuyunca, hatırıma bir soru geldi:

Her halinden gerçek fahişe olduğu anlaşılan ve bilinen bir karı taksiye binse, acaba şoförün onu indirmeye hakkı var mıdır?

Farz edelim indirdi. Birileri yaygaraya başlayacaktır? Kim haklı? Şoför mü, yaygaracılar mı?

Koskoca bir İstanbul gazetesinde bir resim: Yolcunun biri şehir hatları vapurlarından birinde namaz kılıyor... Yaygaramatik bir yorum: Ne günlere kaldık, gericiler artık vapurlarda da namaz kılmaya başladı!.. A zevzekler!.. Zaten bütün gemilerde, namaz kılan personel için ya bir namaz tahtası vardır, yahut küçük bir mekân. Gemide namaz kılınıyor diye yaygara kopartmanın, zevzeklik etmenin ne mânası var?

Namaz konusunda bir balon daha: Ak Merkez’de adamın biri herkesin geçtiği bir yerde namaza durmuş... Yalan yalan yalan. Kışkırtmacılar, para verip namaza durdurttukları   adamcağızı kıbleye doğru yöneltmemişler. Kıblesizler!..

Filan yerde bir tesis içki ruhsatı istemiş, alamamış, yaygaracılar feryada başlar: “İçkiye güçlük çıkartılıyor. Gericiler işi azıttı.” Siroz olun inşaallah.

Son 25 sene içinde Londra’da şöyle bir vak’a olmuştu. Gazeteler yazdılar. Belediye otobüsünde şoförlük yapan bir Pakistanlı, namaz vakti sıkıştığı için arabayı kenara çekmiş, aşağıya inmiş, seccadesini kaldırıma sermiş, hemen namazın farzını kılıp yine yola devam etmiş. İngilizler yaygara falan kopartmamışlar... (O tarihte İkiz Kuleler yıkılmamıştı...)

Çok iyi biliyorum, yaygaracılar, cuma günleri bazı camilerde cemaatin sokaklara, caddelere taşmasını da hiç hoş görmüyorlar. Ne olacak, toleranssız, tahammülsüz, zevzek, yaygaracı adamlar ve kadınlar.

Ezanlardan rahatsız olurlar, namazdan rahatsız olurlar, başörtüsünden rahatsız, olurlar, dindar bir şehirde Ramazan’da gündüzleri lokantalar kapanır, çok rahatsız olurlar, çocuklara din ve Kur’an dersi verilir, rahatsızlanırlar... Bu adamlar ve kadınlar gerçekten rahatsız. Tedavileri mümkün mü? Bence değil. Peki ne yapacağız? Çekeceğiz...

Rahatsız olsunlar da fazla yaygara kopartmasınlar. Rahatsızlıklarıyla düşe kalka yaşayıp giderler. Yeter ki, ülkenin huzurunu bozmasınlar.

Bu yazı 1,716 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 Hainler İstanbul’u Bu Hale Nasıl Getirdiler?
    • 16 Ağustos 2008 Ergenekon=Jakoben Laikçilik=Resmî İdeoloji
    • 14 Ağustos 2008 Şeriatî Hem Sünnîlik, Hem Şiîlik Açısından Bozuktur
    • 30 Temmuz 2008 Yakın Tarihimize Işık Tutan Büyük Ve Engin Bir Kitap: Üstad Ali Ulvi Kurucu’nun Hatıraları
    • 29 Temmuz 2008 Modern Türkiye’nin kuruluşunda Yahudiler
    • 28 Temmuz 2008 Din Büyüklerinin ve Müslümanların Dikkatlerine 12 Maddelik Islah Projesi
    • 24 Temmuz 2008 Ezana Saygısızlık
    • 21 Temmuz 2008 Hırsızlıkla Namaz Bir Arada Olmaz
    • 18 Temmuz 2008 Darbe Şakşakçılığı Yapanlar Dilerim Beladan Belaya Uğrasınlar
    • 17 Temmuz 2008 Türkiye Halkı Aptal ve Salak mıdır?
    • 16 Temmuz 2008 İsim Vermeden Anonim Tenkitler ve Uyarılar Yapmaya Devam Edeceğim
    • 14 Temmuz 2008 Müslüman Türkiye’de İslâm Devleti İstenemez
    • 14 Temmuz 2008 Müslüman Türkiye’de İslâm Devleti İstenemez
    • 12 Temmuz 2008 İslami tevhid eğitimi
    • 11 Temmuz 2008 Hakkın ve Halkın Hizmetinde Cumhuriyet
    • 10 Temmuz 2008 Yapılabilecekler ve Yapılması Gerekenler Yapılmıyor
    • 8 Temmuz 2008 Ordu ve Din...
    • 5 Temmuz 2008 Baylar Bayanlar Boşuna Protesto Etmeyin Oyun Kuralına Göre Oynanmaktadır
    • 4 Temmuz 2008 Hep Sivas Faciasından Bahs Edip, Başbağlar Katliamından Hiç Bahs Etmemek Zulümdür
    • 3 Temmuz 2008 Fitne Fesat Saçan Gazete

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,013 µs