En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
Aslolan; serbestliktir, yasaklık değil!
Başörtü yasağının kalkması için uzlaşma şartı arıyorlar!
Önce fiili bir uygulamayı bize dayatıyorlar. Sonra da kalkması için “uzlaşma” aratıyorlar! Uzlaşma dedikleri de, bir tarafın talebinin birazından feragat ettiği, diğer tarafın isteklerinin birazından fedakarlık ettiği ve sonuçta “ara noktada” buluşulan yer olsa, yine “belki” derim! (Bu noktada tabii ki biz, farzın kendisinden değil, o farzın ifasındaki şekilden taviz verebiliriz.)
Ama onların dayattıkları şey; “Hiçbir taviz yok, mutlaka bizim dediğimiz olacak!” noktası!
Peki siz hiç taviz vermeyecekseniz, uzlaşma nasıl olacak?
Aslında şunu da açıkça belirtelim, adamların “uzlaşma” diye bir dertleri yok!. Lafın gelişi “uzlaşma” diyorlar..
Onların dedikleri, “Yasağın kalkması oybirliği ile olmalı. Biz de oy vermeyeceğimize göre, yasak kaldırılamaz!”
Nasıl uyanıklık ama!..
Tek uyanıklıkları da, bu değil tabii ki..
Serbest olan bir davranışı, önce yasak statüsüne alıyorlar, böylece maça 1-0 önde başlayıp, sonra size ayak diretiyorlar!
Oysa şöyle düşünelim..
Her serbestlik-yasaklık konusunda olduğu gibi, başörtü yasağı tartışmasında da, önümüzde iki seçenek var.
Başörtü, ya yasak olacak, ya da serbest..
Biz karar verirken, hangi noktadan hareket etmeliyiz? Hangi noktadan hareket edip, “uzlaşma” aramalıyız?
Genel kuraldan hareket etmeliyiz.
Genel kural ne?
Doğal olandır. Yani serbestliktir.
Evet; genel kural, bir şeyin yasak olması değil, serbest olmasıdır.
Her şey için geçerlidir bu.
Mecelle’de de vardır bu kural, bugünkü sistemde de..
Eskiler; “Aslolan mubahlıktır” ifadesiyle özetlemiştir bu genel kuralı.. Bugünkü sistem ise “kanunsuz suç olmaz” tanımıyla aynı ilkeye işaret etmiştir.
Dolayısıyla; açıkça yasaklanmamış her şey serbesttir.
O halde, bir şeyin yasak olduğu noktasından değil, serbest olduğu noktasından hareket edip, öyle tartışacağız konuyu..
Yani serbest olarak kabul edip, yasaklanması gerekiyorsa, onu oturup konuşacağız..
Buyurun bu çerçevede konuşalım başörtü yasağını.
İlk noktamız, her şeyde olduğu gibi, başörtü de serbesttir.
Ama bazı kişiler, başörtünün yasak olmasını istiyor..
O zaman ne yapmamız gerekir?
Toplumun, sağcısı ile solcusu ile “uzlaşma”sı gerekir.
Hani şimdi bize dayatıyorlar ya, “Serbestlik için uzlaşmamız gerekir” diyorlar ya, işte o “uzlaşma”yı sağlamamız gerekir.
Haydi buyurun uzlaşalım. Uzlaşabiliyorsak, başörtüyü yasak edelim. Uzlaşamıyorsak, bırakacağız; genel kural geçerli olacak! Yani serbestlik!
Başörtünün yasak olması konusunda uzlaşabiliyor muyuz?
Hayır. % 70’e varan TBMM çoğunluğu, aynı zamanda halk nezdinde % 75’e varan çoğunluk “yasak olmasın” diyor, % 25 oranındaki kesim ise, “yasak olsun” diyor.
O halde hangi neticeye varmamız gerekir?
Uzlaşamadığımıza göre, başörtü yasak olmamalı, genel kural olan serbestlik hakim olmalı..
Uzlaşabilseydik, yasak olacaktı. Ama uzlaşamadık; o halde serbest olacak!
İşin doğrusu bu.. Ama uyanıklar ne yapıyorlar?
Önce, bir ayak oyunu ile yasak uyduruyorlar.
Yasağı koyarken uzlaşma falan aramıyorlar, hatta darbe ürünü bir mantıkla hareket ederek yasağı fiilen hayata geçiriyorlar.
Sonra kaldırılması gerektiğinde, “Hani uzlaşma?” diyorlar.
Be uyanık, sen yasağı koyarken “uzlaşma” aradın mı ki, kaldırırken arıyorsun?
Darbecinin birisi, kendi kafasına göre 1980’de koymuş yasağı. O gün bugündür uğraşıp duruyoruz işte..
Daha sonra 1989’da TBMM’nin yasağıkaldırma kararının iptalinde bile, darbecinin parmağı var. Darbeci açtı da, öyle verildi o karar..
Oradan da baksan ucunda darbeci var, buradan da baksan ucunda darbeci var..
Darbecinin ipi ile kuyuya iniyorlar, sonra da kalkmış bize, “uzlaşma olmadan yasak kalkmaz” diyorlar! Siz önce, yasağı koyarken kim ile uzlaştınız, onu gösterin.
Gösteremiyorsanız; dürüst olun, bizden de “uzlaşma” istemeyin!
Bu yazı 668 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle