En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
Gerçek hurafe, sizin saplantınız!
Yargıtay’ın yeni başkanı Hasan Gerçeker’in, dün mazbata töreni sırasında sarfettiği şu sözlerine, aynen imzamı atıyorum.
Ne diyordu sayınGerçeker: “Bilimin, teknolojinin bu kadar ileri bir seviyeye ulaştığı bu çağda Tanrı'nın verdiği aklı ve zekayı kullanarak doğruları bulmak yerine hurafelerle dolu bir sisteme geri dönüş çabalarına geçit vermememiz gerekir.”
Çok doğru, çok güzel bir cümle..
Güzel bir cümle ama, sayın Gerçeker bu cümleleri, benim kasdettiğim anlamın tam tersi için sarfetmiş!
Bilimin, teknolojinin bu kadar ileri seviyeye geldiği bir çağdayız..
Doğruuu!..
“Tanrı’nın (ben Allah’ın diyorum) verdiği aklı ve zekayı kullanarak doğruları bulmak...”
Tabii ki olması gereken bu!
“Hurafelerle dolu bir sisteme geri dönüş çabalarına geçit vermememiz gerekir.”
Biz de aynı şeyi söylüyoruz.
Amma velakin, sayın Gerçeker’le şu noktada anlaşamıyoruz.
Bilim ve teknolojinin, akıl ve zekanın, “başın açık olması”nı gerektiren bir emri var mıdır?
Bizim bildiğimiz kadarı ile, “bilim”in böyle bir emri yok!
Öyle ise, “kadınlar başlarını açmalıdır” diyenlerin bu talepleri mi “hurafe”dir, yoksa “Bilim ve teknoloji ile kıyafetin bir alakası yoktur. İsteyen istediği kıyafeti giyebilir. Kimse başkasının kıyafetine karışmamalıdır” diyenlerin düşünceleri mi “hurafe”dir?
Kısaca söyleyelim; “herkes başını açacak” diye zorlamak mı hurafe bir inançtır? Yoksa; “İsteyen istediği kıyafeti giysin” demek mi hurafedir?
“Ben sadece kendi kıyafetimi değil, senin kıyafetini de belirlemeye yetkiliyim. Sen bana uyacaksın. Sen kendi özgür iradenle kıyafetini belirleyemezsin” diyenlerin sözleri mi hurafedir? Yoksa, “Sen kendi kıyafetini belirle, ben de kendi kıyafetimi özgür irademle belirleyeyim” diyenin düşüncesi mi hurafedir?
Konu çok basit ama, biraz da “teknoloji, bilim, akıl, zeka” kavramları ile bağlantılı somut örneklerden konuya yaklaşalım..
Önce şunu belirleyelim, bilim ve teknoloji alanında Türkiye’yi fersah fersah geride bırakan Avrupa’da başörtü yasağı var mı?
Yok.
Demek ki, başörtüyü yasaklayan, ona hurafe diyen, bilim ve teknoloji değilmiş. Başörtüye hurafe denmesi, geri kalmış Türkiye’nin, bilim ve teknolojide nal toplayan laikçilerinin kafasının ürünü imiş!
Gerçeker’in ikinci cümlesine geçelim.. “Akıl ve zekayı kullanmak.”
Bugün akıl ve zekayı kullanma konusunda, Türkiye’deki kapasitenin kat kat ilerisinde olan Avrupa ve ABD’de, başörtü yasağı var mı; “Başörtü hurafedir, yasaklansın” diyen var mı?
Yok..
Onlar akıl ve zekalarını kullanırken, başörtü yasağı gibi bir saçmalıkla uğraşmıyorlar, “Başörtü yasak olmalıdır” gibisinden despotça bir sonuca varmıyorlar!
O halde, bilim ve teknoloji ile, akıl ve zekanın emri; bizi “başörtünün hurafe olduğu” sonucuna götürmüyor!
Tam aksine; bilim ve teknolojide geri kalanlar, akıl ve zekayı daha az kullananlar, “başörtünün hurafe” olduğu “hurafe”sine kapılıp, milletin kıyafeti ile uğraşıyorlar!
Milletin kıyafeti ile uğraştıkça da, bilim ve teknolojiden uzaklaşıyorlar. Akıl ve zekanın kullanımından geri kalıyorlar!
O halde çok net olarak ortadadır ki, “başörtü inancı” değil, “başörtünün yasaklanması”nın bizzat kendisi hurafedir!
Bırakırsınız, isteyen örter, istemeyen örtmez..
Ama “İlla başınızı açacaksınız.Herkes tek tip olacak. Başı örtülüler, bilim ve teknolojide geri kalmamıza sebeb olur. Akıl ve zekamızı kullanmamızı önler” derseniz, işte bu noktada batıl inançlarınız var demektir, hurafelere inanıyorsunuz demektir.
Çok somut bir örnek var karşımızda.. Tüm dünya üniversitelerinde başörtü serbest ve onların bilim seviyeleri ile, başörtünün yasak olduğu bizim üniversitelerin bilim seviyeleri ortada!
Daha hangi bilimsel delil isteyebilirsiniz ki?
Teknolojide ileri gidenler, “Başörtünün hurafe olup olmadığı bizi ilgilendirmez, bu konuda bizim karar verme imkanımız yok. Bize gelen başörtülü öğrenciyi kabul ederiz.Bizim için başörtünün ilme engel bir yanı yok” diyorlar.
Bizim laikçilerimiz ise, bilim ve teknolojide yoğunlaşmak yerine, akıl ve zekayı kullanmak yerine, “bilimsel gelişme için belli bir kıyafette olmak gerektiği önyargısı”na kapılıyorlar!
İşte hurafe, batıl inanç tam da budur..
Bilim ile kıyafetin bir ilgisi olduğunu sanmak!
Başı açık olan bir hanım, laboratuvarda, iki hidrojen atomu ile bir oksjien atomunu birleştirdiğinde, “su” oluşuyor da, başörtülü birisi aynı deneyi yaptığında, değişik sonuçlar mı çıkıyor sanki!
O halde, gerçekten amacınız bilim ve teknoloji ise, “başörtü”nün “yasak” olmasını değil, “serbest” olmasını istemeniz gerekir.
“Başörtü serbest olursa, cumhuriyet yıkılır” şeklindeki önyargıdan kurtulmanız gerekir. “Başörtü serbestliği, laikliğin sonudur” hurafesini terketmeniz gerekir!
Bu yazı 777 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle