En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
Yargıtay Başkanı seçimi, niçin bu kadar önemli?
Yargıtay’da 5. turdan da sonuç yok.
Yaklaşık 250 yüksek hakim, toplanıyorlar, içlerinden 126 oy alabilecek bir isim belirleyemiyorlar!
Kimisi 90 alıyor, kimisi 100.. Ama salt çoğunluğu elde edecek şimdiye kadar bir aday çıkmadı..
Hani seçilecek kişinin, bir başbakan gibi, bir belediye başkanı gibi takdire dayalı geniş yetkileri olsa, “Evet, Yargıtay Başkanı’nın kim olacağı çok önemli. Mutlaka titizlikle belirlenmeli” diyeceğim.
Ama Yargıtay Başkanı’nın görevleri, A’sından Z’sine kadar kanunda, yönetmelikte zaten belirlenmiş. Yargıtay Başkanı da, bu yetkilerin dışında bir yetki kullanamayacağına göre, şu ismin veya bu ismin Yargıtay Başkanı olmasında, aslında hiçbir önem olmaması gerekir!
Ali bey mi en fazla oy alıyor? Diğer adaylar onun yanında dururlar..
Ahmet bey mi en fazla oyu alıyor? Üyeler hep birlikte oylarını, onun isminde birleştirirler..
Dolayısıyla sembolik bir makam konumundaki başkanlık koltuğu da, 1. tur, 2. tur, 3. tur, 4. tur, 5. tur.. Olmadı 6. turun birinci oylaması, ikinci oylaması.. vs türünden hiç de hoş olmayan görüntülerle zedelenmemiş olur!
Ama burası Türkiye!
Yazılı kurallarda Yargıtay Başkanı’nın yetkileri tek tek belirlenmiş ise de, aslında o makamlara gelenler, mevzuatta yazılı olmayan birçok yetkiyi kullandığı içindir ki; Yargıtay’daki yüksek hakimler, çok önemsiyorlar Başkan’ın kimliğini..
Önemsiyorlar ve her biri kendi içinde ayrı ayrı 5 tur olan turlardan, 5. de dün tamamlanmasına rağmen, henüz netice yok.
25 defa tekrarlanan oylamalardan, en yüksek oy, 108 olarak çıktı..
Milyonlarca dosya görüşülmeyi beklerken, Yargıtay üyeleri, “Başkan” belirlemek için, oylama turlarında!
Sadece dosya görüşülmesi değil, iki saniyelik tarih tesbiti ile salıverilecek 327 tutuklunun durumunu, daha geçtiğimiz ay Adalet Bakanı hatırlatmıştı kamuoyuna..
Tahliye tarihleri geldiği halde, dosyaları Yargıtay’da olup, görüşülmeyi beklediği için, serbest kalmaları gerektiği halde, sırf bürokratik işlem sebebi ile cezaevinde kalmaya devam eden insanlar..
Yarın açacakları davada, fazla kaldıkları her gün için tazminat kazanmaları kesin olan tutuklular!
Ve bu görüntüyü, eli-kolu bağlı gibi seyreden bürokrasi.. Adalet Bakanı bile, büyük bir utangaçlıkla dile getiriyor konuyu!
Yargı bağımsız ya!
O 327 tutuklunun durumu düzeltildi mi, bilmiyoruz. Kimbilir belki de; o günden bu güne, onların üzerine 60-70 tutuklu daha eklenmiş, 400’ü bulmuştur haksız yere cezaevinde yatan tutuklu sayısı!..
Evet; yapılacak çok iş olmasına rağmen, seçim gibi sembolik işlerle uğraşılıyor böyle!
Kimi Yargıtay dairesinden dosyanız 20 günde gelirken, kimi daireden ise bir yılda ancak geliyor..
Ama bir koordinasyon sağlanamıyor!
Bakıyorsunuz; bir yargıtay üyesi, ideolojik bir gazetede köşe yazarlığı yapıyor..
Yargıtay’da kimse sormuyor; “Beyfendi, sen bu gazeteye yazını gönderiyorsun. Yayınlanmasını rica ediyorsun. Sonra ertesi günü; yazını, yayınlaması için ricada bulunduğun yazıişleri müdürünü, sanık olarak karşına alıp yargılıyorsun.. Böyle saçmalık olur mu?”
Kimse sormuyor ve bazı Yargıtay üyeleri de, dahasını yapıyor! Daha bir hafta önce, Yargıtay üyesi bir hakim, Cumhuriyet gazetesinde yazı yayınlatıp, YÖKBaşkanı’nın eski TCK’da 312, yeni TCK’daki 216. maddeyi ihlâl ettiğini yazıyordu..
İyi de, YÖKBaşkanı, gerçekten o maddeyi ihlâl etmiş ise, yargılamasını zaten o yüksek hakim yapacak!
O yüksek hakim, gazetedeki yazısında, “Suç, tüm unsurları ile subût bulmuştur” dedikten sonra, yarın aynı dosya önüne geldiğinde, farklı bir karar verebilir mi hiç?
Cumhuriyet gazetesindeki o köşe yazısı, önceden görüşünü açıklama yasağına girmez mi?..
“Daha önceden görüşünü açıkladığı için, o dosyaya bakmayarak konu çözümlenebilir” demeyin sakın!
Türkiye’nin böyle lüks işlerle kaybedecek zamanı mı var?
Yargıtay’daki bir hakimin, ne işi var köşe yazarlığında? Hele hele, siyasi bir konuda, hele hele kendi dairesinin baktığı suçlarla ilgili somut bir ihtilaf konusunda?
İşte YargıtayBaşkanı seçimi, bu tür keyfi eylemlerin tekrarının önlenmesi/yaygınlaşmaması için önemli..
Yoksa Ali bey başkan olsa ne değişir, Ahmet bey başkan olsa ne değişir?
Bu yazı 1,293 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle