En Sıcak Konular

Engin Ardıç
Sabah

Engin Ardıç
0 0 0000

Niyazi



Yehova Şahitliği, bir protestan “sektidir”, birsürü değişik, irili ufaklı protestan cemaatinden biri.

Bunlar katolik kilisesine diğer protestanlardan daha büyük bir nefret beslerler, ve kıyametin yakın olduğuna da ötekilerden daha fazla inanırlar.

Kilise baskısından kurtulunca birçok manyağa gün doğmuştur protestan dünyasında, tıpkı iletişim devriminin birçok psikopata Internet ortamında imzasız abuklama platformu sağladığı gibi, ve de boynuna yılan dolayıp ayin yapanlar bile vardır Amerikan protestanları arasında... Kahire Hükümeti yasaklamadan önce Büyük Piramid’in tepesine tırmanıp orada ayin düzenleyenler bile vardı.

Hayır, Yehova Şahitleri saf, temiz ve barışçıdırlar, George W. Bush ve “hempaları” gibi kıyameti bizzat koparmak üzere Ortadoğu’ya tebelleş olmuyorlar...

1974 yılında kopacağını söylemişlerdi, tutmayınca azıcık bozuldular ama gene de, Kutsal Kitap üzerinde yaptıkları birtakım hesaplarla, kıyametin “1914 yılını görmüş olan kuşak bütünüyle dünyadan çekilmeden” gerçekleşeceğini savunuyorlar.

Yani, 1914 doğumlu bir çocuk, diyelim yüz yaşını geçti, bu pilav daha en az sekiz-on, belki on beş sene su kaldıracak. Laf aramızda, şu ünlü 2012 de yaklaşıyor ha...

(Bazılarına göre bir de 1881 yılında doğup 126 yaşını görenler var ama o ayrı konu!)

Yehova Şahitleri adı verilen bu tarikata isteyen inanır, isteyen güler geçer, bizim üstümüze vazife değildir.

Ancak bizi ilgilendiren özellikleri de yok değildir: Yehova Şahitleri askere gitmeyi ve bayrağa selam vermeyi reddederler. Birçok ülkede bu yüzden başları derde girmişti, örneğin Hitler Almanyası’nda kendilerini toplama kamplarında bulmuşlardı.

Bir de, kan nakline şiddetle, ama şiddetle karşı çıkarlar!

Bu uğurda ölümü memnunlukla göze alırlar.

İşte geçen gün gene Amerika’da Dennis Lindberg adında bir Yehova Şahidi, kan naklini reddettiği için ölmüş gitmiş.

Fakat kendisi on dört yaşındaymış!

Hastane yönetimi, hani ameliyata girmeden önce hastanın elinden imzalı kâğıt alır gibi, sorumluluktan kurtulmak amacıyla bu kez mahkeme kararı istemiş. Mahkeme de, “hasta bu tutumunun sonuçlarını bilecek ve onlara katlanacak kadar olgundur” diyerek kan naklini reddetme iznini vermiş. Çocuk da ölmüş.

Ve de kıyamet, 2012 yılını beklemeden kopuvermiş: Çocuğun ailesi hem hastaneye hem mahkemeye ateş püskürüyor, basın da “böyle hayati bir konuda on dört yaşında çocuğun lafıyla iş yapılır mı” diye hesap soruyor.

Bize ne kadar uzak bir mesele, değil mi? Kiminiz “vay hıyar vay” deyip geçeceksiniz, kiminiz “aferin oğlana, inancı uğruna ölümü göze almış, kendi itikadınca şehitlik şerbetini içmiş” diye takdir edeceksiniz. Kiminiz de “mütedeyyin çocukmuş, aferin, ama keşke batılda değil de Hak dininde can verseydi” diye iç geçireceksiniz.

O zaman yerli çeşitler üzerinde konuşalım.

Çünkü biz, “hastalık da sağlık da Allah’tandır, ilaç kullanmak ve her türlü tedavi Allah’ın emrine karşı gelmektir” diyenler de gördük bu ülkede.

İmdi, bunu söyleyeni bırakalım mı sürünsün ve hatta ölsün?

O zaman “ötanazi” de yapacak mıyız? Acı çekmekten bıkıp ölmek isteyen hastaya yazık değil mi, berikine saygı duyacaksak?

Peki, “ben çıplak erkek bedenine dokunmam, namahremdir” diyerek kadavra dersine girmeyen, “ben zaten çocuk doktoru ya da kadın doktoru olacağım” diye saçmalayan türbanlı tıp öğrencisini ne yapacağız?

Çaktıracağız, hiçbir şeyin doktoru olamayacak, türbanlı olduğu için değil, derse ve sınava katılmadığı için. İsterse gidecek başka bir okulda okuyacak, avukat ya da mühendis olacak belki, ama hekim değil.

Öteki salağın da dayayacağız iğneyi kıçına... Yutturacağız hapını... Basacağız şurubunu damlasını... Gerekirse çalacağız neşteri...

Sevapsa sevabı, günahsa günahı bana yazılsın. Sizin için çarmıha gerilmeye çoktan razı olmuşum. Eli, Eli, beni niçin bıraktın, lamma sabahtani?

Efendim? Hayır, son kelimenin Sabah Gazetesi’yle ilgisi yok. Arami dilindedir.



Bu yazı 1,350 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Ağustos 2009 Öyle olmayacak Tarhan Bey
    • 3 Ekim 2008 Alman oğlu Alman
    • 16 Ağustos 2008 Solculuk bile yapılır
    • 14 Ağustos 2008 Frikik istiyorlar!
    • 30 Temmuz 2008 Cirmi kadar yer yakar
    • 14 Temmuz 2008 Bizim oğlan okumasın, dersaneci olsun
    • 12 Temmuz 2008 Sıcakta serin yazı
    • 5 Temmuz 2008 Kendini genel başkan sanan genel başkan
    • 28 Haziran 2008 Korporatizm
    • 27 Haziran 2008 Bu, gazetecilik değildir
    • 13 Haziran 2008 Tekniğini merak ettim
    • 11 Haziran 2008 Devr-i saadet
    • 1 Haziran 2008 Memleket mazbut, lakin matbuat...
    • 28 Mayıs 2008 Orada serbest
    • 26 Mayıs 2008 Panpan est un pantin, Zizi est une poupee
    • 25 Mayıs 2008 Psikolojik iç savaş
    • 24 Mayıs 2008 Aslında ödleri patlıyor
    • 21 Mayıs 2008 Lahındayk
    • 19 Mayıs 2008 Sieg heil!
    • 18 Mayıs 2008 Futbolcu aydınlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    11,450 µs