Somut olay “Kürtçe konuşma” yasağı ile ilgili.. Bugün gelinen noktada, hata olarak görüyor Evren Paşa, “Kürtçe yasağı”nı..
“Bunda ne var?” diyeceksiniz!..
Bence de bir şey yok. İngilizce, Fransızca eğitim verilen bir ülkede, hatta üniversitelerde yabancı dilde eğitim yapıldığı halde, siz bir köydeki vatandaşımıza “Kürtçe konuşmayacaksın” nasıl dersiniz?
Demişler.
Şimdi pişmanlar..
Oldu-bitti mi?
Bitmedi.. Esas burada başlıyor ibretlik ders!
Yasağı nasıl koyduklarını anlatıyor Evren Paşa..
Böylece darbe döneminin mantığını çözmüş oluyoruz.
Nasıl konulmuş yasak?
Şöyle konulmuş.. Paşamız anlatıyor: “Ben Devlet Başkanı'yken, bir köyde ilkokula gittim. Üçüncü sınıfa mı, dördüncü sınıfa mı girdim, hatırlamıyorum. Açtım kitabı, oku şunu dedim çocuğa. Kem-küm, çocuk okuyamıyor. Dördüncü sınıfa gelmiş, Türkçeyi okuyamıyor. Kızdım. Orada söyledim. Öğretmene döndüm, 'Dördüncü sınıfa gelmiş, Türkçeyi okuyamıyor, bu nasıl iş?' dedim. Sonradan anlaşıldı ki, öğretmen de Kürt. Kürtçe yapıyor tedrisatı. Döndüm ve Kürtçe yasağını koyduk. Kürtçe tedrisat yapılamaz dedik.”
Olay bu işte!
Darbenin de, darbe anayasasının da, darbe döneminin kurallarının da özeti bu!
Bir şeye kızıyorsunuz, dönüp yasağı koyuyorsunuz!
Bu kural bir ihtiyaç mıdır, olması gereken midir, sonuçları neler olabilir?.. Hiçbir sorgulama yok!
Darbeci paşamız; bir okula gitmiş, öğrenciler Türkçe kitabı okuyamamışlar!
Öğretmenleri bile Türkçe değil, Kürtçe biliyormuş!
O halde koyun gitsin, “Kürtçe yasağı”nı..
“Sonra neler olabilir”miş, hiç düşünür mü o kafa?
Düşünmez...
Terör örgütü bu yasağı istismar edip, yüzmilyarlarca dolarlık zarara, her şeyden önemlisi 40 bin insanımızın kaybına sebep olacak olaylar zincirini başlatırmış..
Hiç önemli değil. Ne demişti Paşamız: “Döndüm ve Kürtçe yasağını koyduk.”
Konunun özeti budur işte..
Bütün olayları, siz de bu pencereden değerlendirin işte..
Değişecek anayasayı bu açıdan değerlendirin. Kaldırılmaması için hâlâ direnilen yasakları, devlet ile milletin kaynaşmasının önündeki engelleri hep bu açıdan değerlendirin..
“Anayasa’ya hüküm konulduğuna göre; kanun çıkarıldığına göre, çok önemli bir konu” diye düşünüp, sorunları büyütmeyin gözünüzde..
Hepsinin arkasında; bir şeye kızıp, “koyun yasağı” diyen bir askeri anlayış vardır mutlaka!
O çok bilmiş anayasa hukukçularını, tıp doktoru/kimya mühendisi olduklarına bakmadan size hukukçuluk taslayan rektörleri, bu bilgi ışığında dinleyin. Yüzyüze geldiğinizde olmasa da; televizyon ekranlarından seyrederken, yüzlerine tükürün.
“İşte” deyin, “Sizin savunduğunuz darbe anayasasının mimarının itirafı.”
Adamın kafa yapısı, küçücük bir sorunu bile, hemen “yasak” ile çözüyor! Daha doğrusu çözdüğünü sanıyor!
“Kürtçe yasağı”nı; böyle lokal bir olaydan sonra, fevri bir davranışla koyan darbecinin kendi döneminde ihdas edilen diğer hukuk kurallarının, düşünülüp/danışılıp/tartışılıp konulduğunu mu sanıyorsunuz siz?
Şaşarım size..
O anayasanın hemen tamamı, benzer mantıkla hazırlanmıştır.
Büyük ideolog Evren’in, orgeneral olana kadarki büyük hayat tecrübesi ile edindiği kazanımlar doğrultusunda hazırlanmıştır o anayasa.
YÖK’üyle, Cumhurbaşkanı’nın yetkileriyle, diğer üst kurumları ile.. Hepsi, darbecinin isteği doğrultusunda hazırlanmıştır..
Başörtü yasağı da, darbecinin mirasıdır bize.. Hatırlarsanız, “Peygamberimiz döneminde, kadınların saçları çorbaya dökülüyormuş, onun için başörtü farz kılınmış” gerekçesi sunup, “Artık böyle bir sakınca olmadığına göre, başörtü takmaya da gerek yok” fetvası vermişti darbecimiz. Ve böylece başlamıştı üniversitelerde başörtü yasağı!
Şimdi anlı-şanlı profesörler bu yasağı savunuyorlar!
Bir bilseler; bu yasağın mimarının, okuldaki öğrenciye kafayı bozup, “Kürtçe yasağı” koydurduğunu. “Çorbada saç çıkma” konusuna kafayı takıp, “artık ne gerek var” diyerek “başörtü yasağı” koydurduğunu!
Bilmiyor garipler..
Veya bilmezden geliyorlar..
Temennimiz; yasakçıların kendilerinin bile itirafta bulundukları bu dönemde, yasakçıların bugünkü temsilcilerinin de artık gerçeği görmeleri!
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle