En Sıcak Konular

Hayrettin Karaman
Yeni Şafak

Hayrettin Karaman
0 0 0000

Malezya hikayesi



Halkın iradesine teslim olmayı ve insan hakları temelinde bir hukuk devleti anayasasının yapılmasını içlerine sindiremeyenler, bunu çıkarlarına aykırı görenler, vesayet demokrasisinin devamı için çaba gösterenler asıl muhalefet sebeplerini ortaya koymak yerine ipe un seriyor ve her gün yeni bir hikaye (bahane) uydurarak kafa karıştırmaya devam ediyorlar. Kendilerine inanıp endişeye düşen bir kısım vatandaşlarımız da onlara alkış tutuyor, destekliyorlar.

Kamusal alan, mahalle baskısı, toplumun dindarlaşması tehlikeleri yetmedi şimdi de “Türkiye Malezya olabilir” hikayesini anlatmaya başladılar.

Ne imiş efendim, Malezya'daki laik kesim bizimkileri uyarmış, “Biz de başta tehlikeyi göremedik, ama şimdi İslam'ın, diğer dinlerin mensupları da dahil bütün halka dayatılması durumu ile karşı karşıyayız” demişler.

Türkiye ile Malezya arasında sayılamayacak kadar çok fark bulunmakla beraber yalnızca ikisi üzerinde duralım:

1. Dinlerin nüfusa dağılımı

2000 yılında yapılan sayıma göre Malezya'da İslam: 60.4%, Budizm: 19.2%, Hristiyanlık: 9.1%, Hindu: 6.3%, Konfüçyüsçülük/Taoizm/Çin dinleri: 2.6%, Diğer (Sihizm, Şamanizm, Bahailik, Animizm vb.): 2.4%'dür.

Bu ülkedeki İslâmî kuralların uygulanmasının hedef kitlesi yüzde altmışlık Müslümanlardır. Yıllardan beri aile hukuku gibi bazı alanlarda Müslümanlara İslam hukuku uygulanmaktadır ve diğer din mensupları bu uygulamanın dışında tutulmaktadır. İslam'a göre, kendileri istemedikçe, İslam devleti teb'ası olan gayr-i Müslimlere İslam Hukuku uygulanamaz ve tarih boyunca da uygulanmamıştır. 1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesine bakılırsa, İslam Hukuku'nu uygulayan Osmanlı'nın, Musevî ve Hristiyan teb'aya kendi hukuklarını uyguladığı mevzuat olarak da görülür.

1. İslami hareket

Malezya'da çok güçlü, açık ve legal bir İslami hareket vardır. Bu hareketi temsil eden grupların bir kısmının siyasi partileri mevcuttur ve bu partiler, hayatın bütün alanlarında İslam'ın uygulanmasını programlarının başına koymuşlardır. Bu hareketin etkisi ile devlet, 1980 yılından itibaren resmi kurumları İslâmîleştirme faaliyetini başlatmıştır.

Bizde dini parti kurulamaz. MSP ile Refah ve Fazilet Partileri, programları laik demokratik cumhuriyet çerçevesinin dışına çıkmadığı halde başörtüsünü, İmam Hatip Okullarını savunmaları ve bazı üyelerinin konuşmaları gerekçe gösterilerek kapatılmıştır. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan halkımız bu kapatma kararı karşısında önemli bir tepki göstermemiştir.

Türkiye'de dindarlığın gelişip gelişmediği konusunda farklı iddialar ve tespitler vardır. Geliştiği tezini kabul etsek bile bu dindarlaşma, çoğulculuk içinde bir dindarlaşmadır. Dindar denilen kesim, dindar olmayan (yani dini eksik uygulayan) Müslümanlardan daha hoşgörülü, daha tahammüllüdür. Yapılan araştırmalar, halkın büyük çoğunluğunun “İslam'ın, devletin dini haline gelmesine ve herkese belli bir hayat tarzının dayatılmasına” karşı olduklarını ortaya koymaktadır.

Yalnızca bu iki farklı durum bile Türkiye'nin Malezya olmayacağını anlamaya yeter.

Hasılı bu da tutmadı, beyler, yeni bir hikaye yazın!



Bu yazı 1,286 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 27 Haziran 2008 Milli maç milli mesele
    • 26 Haziran 2008 Şimdi ne yapacağız?
    • 12 Haziran 2008 Cumhuriyeti korumak
    • 25 Mayıs 2008 Ya bu deveyi güdecekler…
    • 18 Mayıs 2008 Yargı bağımsızlığı ve yanılmazlığı
    • 24 Nisan 2008 Bankaların verdiği promosyon
    • 5 Nisan 2008 Devlet-din ilişkisi
    • 30 Mart 2008 İddianamedeki laiklik
    • 28 Mart 2008 Laiklik tehlikede mi?
    • 23 Mart 2008 İddianame kusurludur
    • 14 Mart 2008 Kısas (2)
    • 13 Mart 2008 Kısas
    • 7 Mart 2008 Sıra sana da gelir
    • 29 Şubat 2008 Sağırlar, dilsizler ve körler
    • 28 Şubat 2008 Atalar dini
    • 24 Şubat 2008 Çelişkiler Yumağı
    • 22 Şubat 2008 Fetvalar arasında
    • 21 Şubat 2008 Mescid-i Aksâ hepimizin
    • 15 Şubat 2008 Kadınlar da farklı
    • 14 Şubat 2008 Niçin Örtünüyoruz? (3)

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,777 µs