En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
Yoksa İtalyanlaşıyor muyuz?
İzmir’de dün, devletin valisinin, CHP’li belediye başkanının, ideolojik görüşlerini herkesin bildiği Danıştay Başkanı’nın da katılımı ile bir anıt açılmış.
Anıtın siyasi yönünden bahsetmeyeceğim.. AK Parti hükümetinin 5. yılında; hükümeti temsil eden bir valinin, AK Parti hükümetine yönelik amansız bir uğraş veren siyasi düşünceye böylesine kucak açışına değinmeyeceğim.
Onlar birbirlerinden böylesine memnun iseler, işin o yönü, açık söyleyeyim beni de hiç ilgilendirmez!
Ama benim değineceğim, çok daha önemli bir konu var; aynı “anıt açılışı” ile ilgili!..
İzmir’de, “yargı bağımsızlığı”nı sembolize amaçlı olarak özetlenebilecek bir anıt açılışı yapılıyor. Bir yandan “Bağımsız Türk yargısına karşı yapılan saldırı ve eylemler, bizleri görev ve sorumluluğumuzu yerine getirmekten asla alıkoyamayacak, Yüce Atatürk'ün aydınlık yolundan ayıramayacaktır'' söylevleri sergilenirken, bir yandan da Verdi'nin Aida Operası'ndan Zafer Marşı çalınıyormuş.
Verdi?? Aida Operası??
Ne alaka?
Verdi de ne? Aida ne demek?
Bunlar Türk mü? Ne ilgileri var bizlerle?
Efendim; Verdi, önemli bir İtalyan milliyetçisi müzisyenin soyadı imiş! Adı da Giuseppe imiş!
İlk müzik derslerini, kilise orgcusundan almış!
Hatta, önemli eserleri arasında yer alan Nabucco operas?ndaki Va Pensiero adl? ilahisinin, İtalyan milli marş? olmas? s?kl?kla gündeme gelirmiş!
Ya Aida operası ne imiş?
Mısır ile Habeşistan arasındaki uzun savaşlar sırasındaki dramatik bazı olayları anlatan eser!
Mısır Hidiv’i, bu eseri Giuseppe Verdi’ye ısmarlamış!
İyi de kardeşim, bizle ne ilgisi var bunların?
Biri İtalyan. Biri Mısırlı.. Biri İtalyan milliyetçisi.. Biri Mısır’ın Hidiv’i.. Biri İtalya.. Biri Mısır.. Biri Habeşistan.. Bizle ilgileri ne bunların?
Hiiç. Bizle ilgisi yok..
Beyefendilerin/hanımefendilerin arzu ettikleri türden, bizim milli eserlerimiz yok ya!... Benzer duyguları dile getiren kendi milletimizin fertlerinden hiç kimsenin bir eseri yok ya!..
Bizim İstiklal Marşımız gerici bir adamın eseri ya!.. İstiklal Marşımızdan utanır hale geldik ya!.. Çanakkale Şehitleri’ne şiirini okumak/dinlemek, devlet büyüklerimize korkunç bir yük olarak görünüyor ya..
Onlar da Giuseppe Verdi’nin, Aida operası eşliğinde “anıt”ı açmışlar!
Bu topraklar üzerinde bizler hiç olmamışız sanki. Osmanlı olmamış. Cihan imparatorluğu kurulmamış. Edebiyattan, musikiye eşsiz eserler hiç verilmemiş.
İlla ki, İtalyan milliyetçisi Giuseppe Verdi’nin Aida operası!
Ve o Aida operası eşliğinde, Atatürk ilkeleri edebiyatı!
Yargı bağımsızlığı mavalı!
Biraz düşünün beyler.. Birazcık tefekkür edin.. Giuseppe kim, biz kimiz? Aida ne, biz neyiz?....
İlginçtir; anıtın açılışı için gerekçe edinilen Danıştay saldırısı sırasında yaralanan Danıştay İkinci Daire Başkanı Mustafa Birden de törende konuşmuş.. Bakın ne demiş sayın Birden: “İzmir, Türk kurtuluş hareketinin başlatıldığı yer, Türkiye'nin batıya açılan en önemli penceresidir!”
Bir yandan “Türk Kurtuluş hareketi”nden bahsediyoruz, bir yandan da işgal kuvvetlerinin milliyetçi müzisyenlerinden birisinin eseri ile anıt açıyoruz!
Sanki o İtalyanlar Konya’yı işgal etmemişler... Muğla’ya giren o İtalyan askeri değilmiş! Antalya’yı işgal etmemiş o İtalyan!.
Kurtuluş hareketi bunlara karşı verilmemiş sanki!
Bu ne çarpık bir anlayıştır? Bu ne tenakuz dolu bir ruh halidir?
Tüm bunların ötesinde, Türkiye’nin İranlaşacağını, Malezyalaşacağını iddia edenlerin de, bu tenakuzun tam göbeğinde olmaları!
Bizim İran ile bir sorunumuz yok. Malezya ile hiç olmadı.. Ama İtalya ile savaştık. Can verdik.. Topraklarımızı korumak için can aldık..
Şimdi, Kurtuluş Savaşı vererek, canımız pahasına ülkeden kovduğumuz milletlerin eserlerini baş tacı ediyoruz!
Ne yapılmak isteniyor? Kurtuluş Savaşı ile topraklarımızın dışına itilenler, pencereden içeri mi alınmak isteniyor?
Müzik eseri idi, sanat idi, evrensel değerler idi..
Bu hikayeleri çok dinledik.
“İranlaşıyoruz” derken değişimden çekiniyoruz da, “İtalyanlaşma” değişiminden niye çekinmiyoruz?
“Malezyalaşmayalım” diyoruz da, “İtalyanlaşma”ya niçin, anıt açılışlarında bile büyük bir önem veriyoruz?
İran’la savaşmamışız, yine de korkuyoruz. Malezya ile sorunumuz olmamış, tir tir titriyoruz. İtalya ile ise, daha 80 yıl önce savaşmışız, şimdi ağızlarına bakıyoruz!
Bu ne iştir, söyler misiniz? Yoksa birileri, bizi çaktırmadan İtalyanlaştırıyor da, farkında mı değiliz!
Bu yazı 1,339 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle