En Sıcak Konular

Mehmet Altan
Star

Mehmet Altan
0 0 0000

Vicdani ret ve türban..



Bir Türk... ‘Vatan hizmeti’ denince... Ne anlar? Tabii ki askerlik yapmayı.

Peki... Bir İngiliz... ‘Vatan hizmeti’ deyince ne anlar? Tabii askerlik hizmetini anlar. Ama sadece bunu anlamaz. Alternatif hizmetleri de anlar.



Sosyal hizmette bulunmayı da anlar... Gönüllü çalışmayı da anlar. Askerlik yapmak istemeyenler için... Üretilmiş alternatifler var... Sırf bu nedenle... Bizim ‘vatan hizmeti’ kavramına... İngilizler ‘ulusal hizmet’ demekte.

***

Bizde...

‘Vatan hizmetini’ farklı bir şekilde yapmak isterseniz...

Alternatif bir ulusal hizmet talep ederseniz...

O an hayatınız kayıyor.

Mesela Osman Murat Ülke bunu talep etti.

Başına gelenleri biliyor musunuz?

Sekiz kez tutuklanma...

İki yıl hapis...

Eziyet, cefa...

Halbuki bu, Avrupa Konseyi üyesi tüm ülkelerde temel bir hak...

Ve temel bir özgürlük...

Türkiye hariç.

***

Avrupa’da çok sıradan bir hak...

Bizde ömrü yok eden bir terminatöre dönüşmekte.

Neden?

Çünkü biz temel hak ve özgürlükler kavramından çok uzağız.

Temel haklarımız...

Temel özgürlüklerimiz...

Kimsenin elimizden alamayacağı, doğuştan elde ettiğimiz haklar.

Kimsenin elimizden alamayacağı, doğuştan elde ettiğimiz özgürlükler bunlar.

***

Türkiye ‘düşmanlar ve düşmanlıklar yaratmadan’ nasıl çözüm üretir?

Türkiye ‘sorunları’ kavgasız nasıl çözer?

Bunların tek bir cevabı var:

Temel hak ve özgürlükleri Avrupa standardında uygulayarak...

***

Vicdanen askerlik yapmak istemediğini söyleyen Osman Murat Ülke...

Gördüğü cefaya dayanamayıp Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu.

Türkiye orada mahkum oldu.

O kadarla da kalmadı...

Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu...

Türkiye’ye, ‘vatan hizmetini’ alternatif şekilde yapmak isteyenlerle ilgili bir düzenlemeyi acilen hayata geçirme çağrısında bulundu.

Anayasa, ‘vatan hizmeti’ düzenlemesinin nasıl olacağını yasal düzenlemeye bırakmış.

Avrupa’da bunu düzenlemeyen hiç bir ülke kalmamış.

Bizim için konu hala bir tabu...

Hatta tam bir umacı.

***

Türban da buranın bir yarası...

Ama türbanın yara olduğunu kabul eden onca insan...

Vicdani ret ile ilgilenmiyor.

Bundan haberdar bile değil.

Ya da böyle bir talebe soğuk...

Hatta çok soğuk bakıyor...

Neden?

Temel hak ve özgürlüklerden bihaber olduğumuz için.

***

Türban mağdurunun...

Vicdani retçiye sağır...

Vicdani retçinin de türban mağduruna uzak olduğu bir ülkede...

Türban sorunu da çözülemez...

Vicdani ret sorunu da.

***

Çünkü...

Mesele ne türban, ne de vicdani ret meselesi...

Mesele, Türkiye’nin hala 2007 yılında temel hak ve özgürlüler kavramının neleri içerdiğini...

Gelişmiş diyarlardaki uygulamasını...

Bilmemesi.

Bilmediği gibi öğrenmeyi de istememesi.

***

Onun için de herkes kendi sorunuyla ilgileniyor...

Ortak bir bilinç oluşmuyor...

Ve, hiçbir sorun da çözümlenmiyor.

***

Bu yazıyı bir buçuk yıl önce yazıp yayınlamıştım.

Bir buçuk yılda bu ülkenin ‘hiçbir yere’ kımıldamadığını açıkça görebiliyoruz.

AK Parti, meseleyi insanların ‘temel hakları ve özgürlükleri’ olarak görmediği sürece burada türban sorununu çözemez.

Eğer iktidar partisi türban sorununda içtenlikle çözüm arıyorsa...

Çözüm, ortada... Buradaki bütün bu ‘anlamsız’ sorunları çözecek büyük bir ‘temel haklar ve özgürlükler’ paketini anayasayla devreye sokmak.

AK Parti, bunu yapmadığı sürece bilin ki... Türbanı çözmeye değil, onu siyasi bir kazanç sağlamak için elinde koz olarak tutmaya uğraşıyor.


Bu yazı 1,201 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 Oku bakayım...
    • 16 Ağustos 2008 Beş yıl önce neredeydiniz?
    • 14 Ağustos 2008 Ahmedinejad’la...
    • 12 Ağustos 2008 Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
    • 31 Temmuz 2008 ‘Kapatma ama hırpala..’
    • 14 Temmuz 2008 MİT’in Ergenekon listesi...
    • 12 Temmuz 2008 İran savaşı yaklaşıyor mu?
    • 10 Temmuz 2008 Ölümün askerleri
    • 8 Temmuz 2008 Öksüz Çocuk Eldiveni...
    • 5 Temmuz 2008 Dağbaşı
    • 28 Haziran 2008 Bir Türk neye bedel?
    • 26 Haziran 2008 Türkiye-Almanya
    • 21 Haziran 2008 ‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
    • 13 Haziran 2008 Gerçekten cevap bu mu?
    • 11 Haziran 2008 Askeri sopa ile özen...
    • 2 Haziran 2008 Elitist mi, kitlesel mi?
    • 1 Haziran 2008 Sizi muhatabınız belirler...
    • 28 Mayıs 2008 Sivas’ın doğusu...
    • 25 Mayıs 2008 Danıştay ne karar verecek?
    • 24 Mayıs 2008 Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,946 µs