En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
İsrail/ABD/Türkiye.. Aynı taktik: ‘Korkuyoruz!’
Ne güzel taktik değil mi?
Ağababaları İsrail, yıllardır Filistin’de aynı taktiği sürdürmüyor mu:
“Korkuyorum; sivil insanlar dahil, şu saatten sonra hiç kimse şu bölgelere giremez. Gireni, sorgusuz sualsiz vururum. Korkuyorum; sınırımızdan şu kadar km. ilerisine kadar güvenlik bölgesi oluşturulacak. Topraklar sizin ama, oraları da siz kullanamayacaksınız..”
Filistinlileri daha fazla ezmek için. Sivil, çocuk-kadın demeden kafasına estiği gibi insanları öldürebilmek için; “Korkuyorum” diyor İsrail.. Daha fazla genişlemek, daha fazla topraklara sahip olmak için. Aynı zamanda, kendisini daha fazla güvende hissetmesi için..
Sadece İsrail değil.
ABD’deki küçük babaları da aynı taktiği hayata geçirmedi mi: “Saddam’ın elinde nükleer silah var. Korkuyorum; nükleer silahı bir kullanırsa, dünyanın sonu gelir. Korkuyorum; Saddam’ın elindeki nükleer silahları almak için, Irak’a askeri operasyon düzenlememiz lazım. Korkuyorum; kendimi güvende hissedebilmem için Irak’ı işgal etmemiz lazım.”
Korktuğu için de, Irak’ta 1 milyon 200 bin sivil insanı katlediyor!
İkiz kulelerdeki 3 bin 500 kişi için dünyayı ayağa kaldırıyorlar ama, Irak’taki 1 .2 milyon insan için, Müslümanlar bile seslerini çıkartamıyorlar artık..
Korkuyor ya ağa baba.. O korktuğu için, her şey mübah ona!
Yeryüzünün efendileri onlar çünkü!
İşte onların küçük yavruları da, aynı taktiği Türkiye’de sergiliyor..
“Korkuyorum, onun için başörtü yasağını kaldırmamalıyız.”
Nasıl ki İsrail, Filistinlileri ezmek için “Korkuyorum” mazeretine sığınıyorsa.. Nasıl ki ABD, Irak’ta yüzbinlerce insanı katlederken kendisini temize çıkarmak için “korkuyorum” diyorsa.. Türkiye’deki uzantıları da, başörtülüleri, alnı secdeli insanları; kısacası mütedeyyin insanları ezmek için, “Korkuyorum...Korkuyoruz” diyorlar!
Bre köftehorlar, korktuğunuzu söylediğiniz halde bu kadar zulûm yapıyorsanız, bir de korkmasanız kimbilir neler yapacaksınız siz?!
İşin doğrusunu söylemek gerekirse, bunların kimseden korktukları falan yok. Ödemedikleri vergilerle, barlarda/pavyonlarda şampanya patlatıyor, günlerini gün ediyorlar onlar..
Vur patlasın, çal oynasın.. Zavallı halkın sırtından yürüttükleri zevk-ü safaları, hiç bitmesin, sürsün istiyorlar her daim..
Onun için “korkuyoruz” deyip, bir daha.. Bir daha çullanıyorlar mütedeyyin insanların üzerlerine..
Onlar içki içecekler; sadece kendi evlerinde, kendi meyhanelerinde değil.. Sizin ev sahibi olduğunuz davetlerde de içecekler.. Ev sahibinin iradesi-miradesi sökmez.. Ev sahibi istemese de, onları yemeğe davet eden kişi arzu etmese de, beyefendilerin masasında içki illa ki olacak! Bu bir özgürlük onlar için... Bu özgürlüğü, sınırlandıramazsınız siz.
Onların yaptığı gibi bir taktikle, “Korkuyorum, yarın bize de içki içirir bunlar. Onun için içki tümüyle yasak olsun” diye bir söylemi, kurnazlıkla dile getirmeye kalkışmayın sakın.. Bu talep daha ağzınızdan bile çıkmadan “Seni gidi yobaz seni.. Seni gidi Ortaçağ kafalı seni.. Seni gidi yasakçı seni” der, sustururlar..
Veya onların yaptığı gibi; “Korkuyoruz, bugün üniversitelerde başımızı örttürmüyorsunuz, yarın sokakta da aynısını yapacaksınız” demeye de hakkınız yok sizin.
Onların, “Korkuyoruz, başörtü serbest kalırsa, sadece kendi başlarını örtmezler, bizim de başımızı zorla örttürürler” demeye hakları var. Onların “korkma”ya ve de korktukları için başkalarının özgürlüklerini de kısıtlamaya hakları olduğu için, arzu ettiğiniz gibi yaşamaya da hakkınız yoktur sizin!
Çünkü “korkmak” onların tekelinde.. Onlar korkuyorlar!.. Dolayısıyla, siz en temel haklarınızdan vazgeçeceksiniz!.. Vazgeçmelisiniz..
Bütün zalimler, zulümlerinin gerekçesini “korkmak” üzerine kurgulamazlar mı zaten.. Korku ve zulûm.. Kısır döngü içinde, birbirlerinin sebeb-sonuçları değil midir?
Oysa çözüm çok basit..
Neden korkuyorsunuz kardeş?
“Başörtü serbest olursa, benim eşimin zorla başının örtülmesinden!”
Ohaa çüşş! Bu öğrenciler, “Başörtü serbest olsun” diyorlar, “Herkes başını örtsün” demiyorlar ki!
“Olsun, ben yine korkuyorum!”
Öyle ise, al sana Türk Ceza Kanunu kardeş!...
Cebir ile ilgili, tehdit ile ilgili, kişi hürriyeti ile ilgili maddeler ortada.. Bahsettiğiniz eylem, neresinden baksanız, üç senelik, dört senelik hapis cezaları gerektiren suçlar!
“Bugün biz başörtülülere yapıyoruz, kimse bize böyle bir ceza vermiyor, veremiyor. Onlar güçlenirler de, bize yapacak olurlarsa, biz de onları şikâyet ettiğimizde onları cezalandıracak hakim bulunmaz” diye düşünüyorsanız eğer, işin temelinde doğru mantık kurgulamış olsanız da, yine sonuçta yanlışsınız beyler..
Başı açtırmak için tehditlerde bulunanlara bir şey olmaz ama, birisinin başını kapatmaya zorlama halinde, tüm dünya ayağa kalkar: AB’ıyla, ABD’siyle, BM’siyle, AİHM’iyle..
Hepiniz aynı yerden besleniyorsunuz çünkü: Korku’dan.. Korkuyorsunuz; çünkü zulmediyorsunuz.. Zulmediyorsunuz, çünkü bir gün Hakk’ın hakim olmasından korkuyor, Hakk dostlarını bu yolla bitirebilir miyiz diye hesaplar yapıyorsunuz!..
Bu yazı 720 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle