En Sıcak Konular
Vakit
Ali İhsan Karahasanoğlu
0 0 0000
‘A, B, C’yi bilene 60, ‘A, B’yi bilene 100 puan!
Daha düne kadar çıplak kadın resimleri basarak dergi yöneticiliği yaptığını sanan bir zat, katsayı adaletsizliği ile ilgili haberlerimizi, “provokatörlük” olarak tanımlamış! Ne ilgisi varsa!
Hiçbir ilgisi yok ama, anlaşılan katsayı adaletsizliği hâlâ anlaşılamamış toplumda..
O zaman, bir daha anlatalım.
Bazılarının kafası almadığına göre, daha da basitleştirerek anlatalım..
Şöyle düşünün.. İstanbul’da tüm ilköğretim okullarında, birinci sınıfa giden öğrencilerin tamamı, imtihana tabi tutulsalar..
Neden mi?
Konuyu basitleştireceğiz ya..
Alfabeden..
Galatasaray İlköğretim Okulu’ndan bir öğrenciye “A” harfini gösterip sorsak, “Bu harfi tanıdın mı?”
Öğrencimiz cevap verse: “Tanıdım, ‘A’dır öğretmenim.”
“Afferin” desek, sırasıyla “B”yi göstersek, onu da doğru bilse, ama “C”yi hatırlayamasa ve örneğin “D” diye cevap verse..
Sonra Fatih İlköğretim Okulu’ndan bir öğrenciyi önümüze alıp, “A”yı, “B”yi, “C”yi gösterip sorsak, ve öğrencimiz de üçünü de doğru bilerek “A’dır öğretmenim..”, “B’dir öğretmenim.”, “C’dir öğretmenim” dese...
Sonra öğrencilere puan vermeye başlasak, üç harfi de doğru bilen Fatih İlköğretim öğrencisine 60, iki harfi doğru; bir harfi yanlış cevaplayan Galatasaray ilköğretim okulu öğrencisine 100 puan versek, bu adaletli bir puanlama olur mu?
“Böyle saçmalık mı olur canım?” diyeceksiniz.
Maalesef, bugün ÖSS’de böyle saçmalık oluyor işte..
Bugün meslek liselilerin başına gelen de, işte aynen bu..
Yani; üç harften ikisini bilip, birini bilemeyen öğrenciler, üç harfi de bilen öğrencilerden fazla puan alıyor!
Peki nasıl yapıyorlar bunu?
ÖSS’de, mezun olduğunuz liseye bakıp yapıyorlar..
Örneğimize devam edersek, Galatasaray İlköğretim okulu öğrencisinin okuduğu okula bakacaklar, “Senin okulunun ismi Galatasaray..Senin puanlarını 0.8 ile çarpacağız” deyip yapacaklar.. Üç harfi de bilen öğrenciye de, “Senin okulunun adı Fatih İlköğretim Okulu.Senin puanlarını da 0.2 ile çarpacağız” deyip, öyle puanlandıracaklar!
Sonra da, üç harfi bilene az, iki harfi bilene çok puan verecekler..
“Olur mu canım?” diyeceksiniz.. Peki bugün ÖSS’de olan nedir?
Ha “A” harfini gösterip, “Bu harf nedir yavrum” diye sormuşsunuz.. Ha, “Aşağıdaki iyonların hangisinde toplam elektron sayısı diğerlerinden farklıdır?” diye sormuşsunuz..
İlköğretim birinci sınıftakine harfleri sorarsınız, lise mezununa da “elektron sayısı”nı!
Üç harften birisini bilmeyene, üç harfi de bilenden fazla puan vermek ne kadar vicdansızlık ise, lise mezunu öğrenciler arasında da, onların seviyelerine göre ortak olarak sorulan “elektron sayısı”nı bilemeyene, bilenden daha fazla puan vermek, o kadar vicdansızlıktır!
Nasıl ki, “Senin babanın adı Ali, sana puan verirken bunu dikkate alıyoruz” deyip bütün harfleri doğru bilen öğrencinin puanını azaltmak büyük bir insafsızlık ise, “toplam elektron sayısı”nı bilen öğrenciye de “Senmeslek lisesinden mezun olmuşsun, senin puanını azaltacağım” diyerek bilemeyenden daha az puan vermek, o kadar insafsızlıktır..
Aslında burada çok büyük bir suç itirafı da var!
YÖK’çülerin yaklaşımına göre, meslek lisesi mezunlarının bilgileri, kendi meslekleri ile ilgili alanda yoğunlaşmıştır. Onlar kendi meslekleri ile ilgili alanda hazırlık yapmışlardır. Klasik lise mezunları ise; Tıp Fakülteleri’ne, HukukFakülteleri’ne, Siyasal Bilimler’e gidecek şekilde lisede eğitim görmüş ve altyapıları öyle hazırlanmıştır.
Öyle ise, soru şu..
Sizin, Tıp Fakültesi’ne gitmek üzere hazırladığınız klasik lise eğitimi alan öğrencinin yapamadığı soruyu, meslek lisesine giden, kendi mesleği ile ilgili eğitim alan öğrenci nasıl yapabiliyor?
Bu bir rezalet değilse nedir?
Düşünebiliyor musunuz, Elektrik bölümü mezununa diyorlar ki: “Senin altyapın Elektrik Fakültesi’ne gitmeye yetmez.. Sen; olsa olsa, Meslek Yüksek Okulu’na gidebilirsin.”
Lise mezununa ise, “Gel aslanım, sen Elektrik Fakültesi’nin birinci adayısın” diyorlar.
İkisi de aynı imtihana giriyor..
Meslek liseli, sizin “aslanım” dediğiniz klasik lise mezunu öğrenciden daha fazla soru biliyor!
Rezalet ki, ne rezalet!
Bunun içindir ki; oturup tuzak kuruyorlar meslek liseliye: “Meslek liselinin üç doğru cevabı 60 puan, klasik liselinin iki doğru cevabı 100 puan!”
Ve bu vicdansızlığı yazdığımız zaman, bizim adımız oluyor “Provokatör”!
Çünkü istiyorlar ki, kendileri yesinler.. Kendileri içsinler..(Affedersiniz) kendileri sıçsınlar.. Başka kimseye hiçbir hak verilmesin!
Onun için de, gerçeği yazana damgayı basıyorlar: “Provokatör”!
Bu yazı 736 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ekim 2008
Anlayana sivri sinek anlamayan davul zurna sinek ee..
-
16 Ağustos 2008
Maliye Bakanlığı cevap verdi, ya diğerleri?
-
14 Ağustos 2008
Fikret Bila, namazdan niye rahatsız oluyor?
-
14 Temmuz 2008
Onların gücü, bizim ‘dik duruş’ eksikliğimizden!
-
12 Temmuz 2008
Yasakçı Tuğcu, böyle saçmaladı!
-
5 Temmuz 2008
Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
-
28 Haziran 2008
RTÜK bile uyursa, Anayasa Mahkemesi ne yapacak ki?
-
27 Haziran 2008
“Bedevi”nin arkasındaki gerçek!
-
21 Haziran 2008
Doğan saldırılarının arkasında ne var?
-
13 Haziran 2008
Bak sen, şu ANKA kuşuna!
-
12 Haziran 2008
“Sı-nır-lı-dır” ne demek, izah etseniz ya!
-
1 Haziran 2008
50 yıllık gazeteciden(!) gazete düşmanlığı!
-
28 Mayıs 2008
‘Kapatma kararı’ndan daha vahim olan..
-
25 Mayıs 2008
Tartışma örtü yasağıysa, MHP’nin safı neresi?
-
24 Mayıs 2008
Yargıtay, kapatılmamaya “heves”’ dedi!
-
21 Mayıs 2008
CHP % 95, AK Parti % 4.. Normal mi bu?
-
19 Mayıs 2008
‘Köşeler babamızın malı mı?’dan ‘gazeteler babamızın çiftliği’ne!
-
14 Mayıs 2008
Bir dönem, emekliliklerle kapanıyor!
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
-
10 Mayıs 2008
Hataların sebebi, yargıya baskı mı?
Yazarlar
-
Mühürdar
-
Behiç Karahisarlı
-
Fahri Güven
-
Murat Bardakçı
-
Avni Özgürel
-
Mehmet Şevket Eygi
-
Muharrem Coşkun
Yorumlar
+ Yorum Ekle