En Sıcak Konular

Mehmet Altan
Star

Mehmet Altan
0 0 0000

Başbakan’a bir öneri



Başbakan Erdoğan yeni kabinesini açıkladı. Bugün de hükümet programını okuyacak. Erdoğan, yeni döneminin hedefini, beş bin dolar olan kişi başına geliri on bin dolara çıkarmak olarak tasarlamış görünüyor.

Beş yıl içinde halkın refahını iki kat artırmak... Gerçekten de siyasetin tek bir ölçüsü olmak gerek:

‘Vatandaşın için ne yaptın?’ 

* * * 

Kişi başına milli gelir 5000 dolara ulaşıldığında...

Buradan 10.000 bin dolara sıçramanın yolu, ekonomideki dışa açılma önündeki son devletçi engelleleri de temizlemekten geçiyor.

Tayvan...

Singapur...

Hong Kong bunun örnekleri.

Dünyaya açılmanın önündeki engelleri temizlemek yerine devlet kontrolünü yeğleyenler ise başarılı olamamış, on bin dolara kolayından ulaşamamıştır. 

* * * 

On bin dolar çıtası...

‘Kalkınma’ ile ‘gelişme’ arasındaki yol ayrımını da oluşturuyor.

On bin dolar, ‘yaşam kalitesinin’ toplumsal gündeme bir daha çıkmamak üzere girdiği nokta.

‘Su isteriz’...

‘Yol isteriz’ düzeyinden...

‘Yaşamımızın her anını daha nitelikli yaşamayı arzularız’ anlayışına çıkılan basamak.

Kalkınma sayısal, gelişme niteliksel...

Kalkınma çerçeve, gelişme içerik. 

* * * 

Türkiye’deki kişi başına gelir beş bin dolar demek...

Toplam üretimin eşit paylaşılması halinde her birimizin günlük 17 milyon lira ile geçinmesi demek.

Bundan yüzde otuz civarında kamu harcamalarını da çıkarırsanız, dilimin payı biraz daha azalır..

On bin dolar demek...

Nüfusu sabit sayarsak, günlük otuz dört milyon lira demek.. Tabii gene devlete giden vergileri yok sayarak.

Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi ekonomik olarak zenginleştirerek kalıcı olmak istediğini biliyorum.

Bu ikinci iktidar dönemi sonunda hedef olarak ‘on bin doları’ telaffuz etmesi bundan. 

* * * 

Benim önerim de tam bu noktada.

Çok büyük bir başarı sayılacak olan on bin dolar çıtası, hızlı bir kalkınmayı simgelemekte.

Ama bu kalkınmanın bir de ‘niteliksel’ yönü var...

Yaşamın parasal çerçevesine kalite katacak olan anlayış bu.

Sana bahşedilmiş olan hayatı daha anlamlandırmak...

Sana bahşedilmiş hayatı bir eziyet olmaktan çıkarmak...

Sana bahşedilmiş hayatı derinlikli bir zevke dönüştürmek...

Eziyet ve çileden uzaklaşıp... Mutlu bir limana yanaşmak. 

* * * 

Bu nasıl gerçekleşir?

Birleşmiş Milletler’in Yaşam Kalitesi Endeksi’nde yükselerek.

Birleşmiş Milletler, ülke insanlarının ‘yaşam kalitelerini’ üç yüze yakın ölçüye göre değerlendiriyor.

Diş fırçalamaktan faksa kadar...

Maalesef...

Türkiye bu sıralamada 96. sırada...

Bir ara Eser Karakaş, Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünde 40. sırayı hedeflememizi önermekteydi.

Halbuki, eskiden rakibimiz saydığımız Yunanistan şimdiden 24. sırada.

Oranın vatandaşı, bizimkinden çok daha nitelikli bir hayat yaşamakta. 

* * * 

Diyorum ki, acaba kişi başına on bin dolar yanında, yaşam kalitesi endeksinde de yeni bir hedef seçilemez mi?

Kalkınmayı ve gelişmeyi bir arada yürütmenin en kestirme yolu bu.

Beş yıl sonra yetmişinci sırayı gözümüze kestirsek.

Sade her evinde suyu olan değil, her gün duş alan bir toplum haline de dönüşsek.

Böyle bir hedef, kalkınma çabasına ve menziline derinlik katar...

Yeni toplumsal bir hedef koyar...

Hayatı renklendirir.. 

* * * 

Beş yıl sonunda kişi başına on bin dolar ve ‘insani gelişmişlik endeksinde’ de 96. sıranın çok üzerinde bir yer.

Önerim budur.

31.08.2007


Bu yazı 1,158 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 Oku bakayım...
    • 16 Ağustos 2008 Beş yıl önce neredeydiniz?
    • 14 Ağustos 2008 Ahmedinejad’la...
    • 12 Ağustos 2008 Saakaşvili Tolstoy okudu mu?
    • 31 Temmuz 2008 ‘Kapatma ama hırpala..’
    • 14 Temmuz 2008 MİT’in Ergenekon listesi...
    • 12 Temmuz 2008 İran savaşı yaklaşıyor mu?
    • 10 Temmuz 2008 Ölümün askerleri
    • 8 Temmuz 2008 Öksüz Çocuk Eldiveni...
    • 5 Temmuz 2008 Dağbaşı
    • 28 Haziran 2008 Bir Türk neye bedel?
    • 26 Haziran 2008 Türkiye-Almanya
    • 21 Haziran 2008 ‘Kamuoyunu TSK çizgisine getirmek’...
    • 13 Haziran 2008 Gerçekten cevap bu mu?
    • 11 Haziran 2008 Askeri sopa ile özen...
    • 2 Haziran 2008 Elitist mi, kitlesel mi?
    • 1 Haziran 2008 Sizi muhatabınız belirler...
    • 28 Mayıs 2008 Sivas’ın doğusu...
    • 25 Mayıs 2008 Danıştay ne karar verecek?
    • 24 Mayıs 2008 Birinci Cumhuriyet’in sonu mu?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,426 µs