En Sıcak Konular

Hasan Karakaya
Vakit

Hasan Karakaya
0 0 0000

Oynamasını bilmeyen gelin, “yerim dar” dermiş!



Hani, berber koltuğuna oturan adam, berbere; "Saçım ak mı kara mı?" diye sormuş da, berber de; "Biraz sonra önüne dökülünce görürsün" demiş ya; bugünlerde de böyle bir "meslek" türedi... Hemen herkes bir başkasını "aklamaya" veya "karalamaya" çalışıyor!..

Öyle bir "çamur" atıyorlar ki, muhatapların, hele de bu "susuzluk"ta, yıkanıp da paklanması hayli zor...

Malum, "Cumhurbaşkanlığı seçimeleri"ne, hem de "115 günlük bir kayıp"tan ve "367 gibi bir ayıp"tan sonra, önceki gün devam edildi...

"Bazılarının beklentileri"nin aksine, Abdullah Gül, "340 AK Partili"nin ve artı Muhsin Yazıcıoğlu'nun desteğiyle ilk turda "341 oy" aldı...

Seçimlerden önce şöyle "iddialar" vardı:

"AK Parti'de, Abdullah Gül üzerinde mutabakat yok... Göreceksiniz, AK Parti fire verecek ve Gül seçilemeyecek... Böylece AK Parti ve Gül'ün yolları ayrılacak!.. Dahası, AK Parti'nin mağduriyet propagandası da sona erecek!.. Biz, Meclis'e gireceğiz ve AK Parti'nin maskesini düşüreceğiz!"

Bunu, "kimin" dediğini şimdilik söylemiyorum...

Zaten o, kendisini bilir!..

Ama, gördünüz işte;

Çeşitli "görüş ve fraksiyonlar"dan olsalar da, AK Parti'nin 340 milletvekili, hem de "ilk sınav"da "kemikleşmiş bir görüntü" sergiledi ve hiç fire vermedi!..

Görünen o ki; eğer "Cuma günkü 2. turda" değilse bile, en geç 28 Ağustos'taki "3. tur"da Abdullah Gül, inşaallah seçilecek ve "115 gün önce hakettiği" koltuğa oturacak!..

Tabii, bu "115 günlük kayıp"tan dolayı birilerinin "hesap" vermesi ve bir "fatura" ödemesi gerekiyor, ama burası Türkiye!..

Hani; "Anamı ağlatan kadı!.. Kimi, kime şikâyet edeceksin!" diye bir söz vardır ya, o hesap!..

Onlar "laik"tir, hesap soramazsın!..

Onlar "Cumhuriyetçi"dir!.. Onlar “çağdaş”tır!..

Burunlarından kıl aldırmazlar!..

NUR SERTER'İN PEARSON'LA GÖRÜŞMESİ

Her neyse...

Bunu da bir kenara kaydedip, devam edelim...

Artık, "Abdullah Gül'ün seçileceği" kesinlik kazanınca, başladılar "çamur" atmaya:

"Abdullah Gül ve partisini bu aşamaya getiren ABD'dir!.. Abdullah Gül ABD için önemlidir!.. ABD, Abdullah Gül ve partisi eliyle Türkiye'ye ılımlı İslâm'ı getirmeye çalışmaktadır!"

Hemen söyleyeyim... Bunu söyleyen; yarı beline kadar pencereden sarkıp, "huu komşu" diye "dedikodu"ya başlayan bir "kenar mahalle karısı" değildir!.. Bunu söyleyen; üzerinde "Profesör" ve "CHP milletvekili" gibi iki etiket birden taşıyan Nur Serter'dir!..

Nur Serter, eğer "ihtilâlci baba"sını rüyasında görmediyse ve katıldığı "ruh çağırma seansları"nda bir "cin" tarafından çarpılmışsa; şu haliyle fena halde duvara toslamış bir görüntü arzediyor!..

Hani; bir çocuk, diğer çocuğa demiş ya;

"Benim ablam, senin ablanı pavyonda görmüş!"

Diğer çocuk da cevap vermiş ya;

"Peki, senin ablanın pavyonda ne işi varmış!"

"Abdullah Gül ve partisini ABD'nin desteklediğini" söyleyen "CHP Milletvekili Prof. Nur Serter", bu iddiasını eski ABD Büyükelçisi "Robert Pearson ve eşiyle görüşmesi"ne dayandırıyor!..

Yani, Nur Serter hanfendi, 2002 seçimlerinden birkaç ay önce Conrad Otel'de onlarla görüşmüş ve bu görüşmede "böyle bir intiba" edinmiş!..

Şimdi, sormazlar mı bu bayana;

"ABD'lilerin yanında senin işin neydi?"

PROF. SERTER’İ DE Mİ ABD DESTEKLEDİ

Şu, "ABD destekledi, iktidara getirdi" lâfları da iyice sıkmaya başladı artık!.. Her "başarısız" olan, her "hezimet" yaşayan, her "halktan şamar yiyen" parti, hep aynı "bahane"ye sığınıyor:

"ABD istedi, böyle oldu!"

Ulan, bu ne biçim "Amerika"dır ki, milyonlarca insana "komut" verip, "kullanacağı oyu" istediği yöne kanalize ettiriyor?..

Bu, her şeyden önce "halka saygısızlık"tır!.. Yani, bir "birey" olarak benim hiçbir "eğilim"im veya "sempatim" olmayacak, Amerika bana yön verecek, öyle mi?!?..

Kim oluyor lan bu Amerika?..

Şunu açıkça ve mertçe desenize;

"Halk bizi sevmiyor!.. Biz halktan kopuğuz!.. Biz, halkın inançlarına uzağız!.. Biz, kurduğumuz ikna odalarında, çocukların zorla başörtüsünü çıkarttık!.. Bu halk; artık laiklik, çağdaşlık, cart curtu yemiyor!.. Halk gerilim istemiyor!.. Halk, kendinden saydıklarına oy veriyor!"

Bunu demiyorlar!.. Bunun yerine; "Yenilen pehlivanın güreşe doymaması" gibi, hemen her "tuş"un sebebi olarak, "Buş"u gösteriyorlar!..

Neymiş, "Amerika böyle istedi!"

Hani, "şecaat arzederken, sirkati söyleyen merd-i kıpti"ler vardır ya; Prof. Nur Serter'in yukarıdaki ifadeleri de aynen böyle!..

"Beceriksizlik"lerini itiraf ederken, aynı zamanda "suç"larını da itiraf ediyor!..

Demek oluyor ki;

"Nur Serter'i ADD yönetimine getiren ABD'dir!..

Demek ki, Nur Serter'e miting meydanlarında nutuk attıran ABD'dir!.. Demek ki; CHP'den milletvekili olmasını sağlayan Robert Pearson ve eşidir!..

Demek ki, ikna odaları kurdurup, başörtülü öğrencilere zulmetmesini isteyen ABD'dir!"

Öyle ya!.. Madem öyle, işte böyle!..

Halbuki, "oynamasını bilmeyen gelin"ler gibi, "yerim dar, yenim dar" türü bir bahaneye sığınsalardı, çok daha inandırıcı olurlardı!..

“ASKER CHP’YE FENA HALDE KIZGIN!”

Bunlar var ya; "ağızdan çıkan söz"ün, "namludan çıkan kurşun" veya "tüpten çıkan macun" gibi, "geri dönüşünün olmadığını" ve "ucunun nereye dokunacağını bilmeyecek" kadar "cahil" insanlar!..

Biliyorsunuz, bunlar "CHP'liler" olarak, "Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasından ordunun da rahatsız olduğunu" ileri sürüyorlar ve hatta "Cumhuriyet kılıflı mitinglerin asker tarafından desteklendiği" izlenimini veriyorlardı!..

Bunlara göre;

"Asker, imam cumhurbaşkanı istemiyor"du!..

Peki, "kazın ayağı" öyle mi?..

İşte, geçenlerde Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, söylenmesi gerekeni söyledi:

"Dükkân kapalı!.. Söylenmesi gereken her şeyi söyledik... Daha ne yapayım, amuda mı kalkayım?"

Dahası... Nur Serter'in, Cumhuriyet'ten Leyla Tavşanoğlu'na konuştuğu gün, "Genelkurmay'ın içinden" aldığı bilgilerle, neredeyse "embedded gazeteci" diyebileceğimiz Metehan Demir de Radikal'den Neşe Düzel'e konuşuyor ve şunları söylüyordu:

"Asker, AKP'yi, Refah Partisi gibi görmüyor. AKP'yi Refah'ın devamı gibi görmüyor. 22 Temmuz seçim sonuçları asker için sürpriz olmadı. Onların yaptığı ankette de AKP'nin oyu yüzde 40 ve üzerinde çıkıyordu. Ama en çok neye ve kime kızdılar biliyor musunuz? Toplumu okuyamayan CHP'ye kızdılar. Çok kızgınlar CHP'ye... Bazılarıyla görüşme fırsatım oldu. Toplumdan bu kadar kopuk ve uzak bir parti olmanın sonucunun bu olacağını söylediler.

AKP'nin seçim galibiyeti hakkında ne düşünüyorsunuz sorusuna, "Düşünmesi gereken biri varsa, o da CHP... Şu hallerine bak" dediler. Bu aralar adlarının CHP ile birlikte anılmasından da çok rahatsızlar. CHP'yle bire bir eşleştirilmek istemiyorlar. Son dönemde Deniz Baykal askerin sözcüsüymüş gibi bir hava var.

Genelkurmay bundan çok rahatsız. (...)

Türkiye'nin bir genç subaylar sorunu değil, ciddi bir emekli paşalar sorunu var. Onların söylediklerinin, 'Genelkurmay mesajı verdi' diye algılanmasından rahatsızlar. Mesela Edip Başer'in seçim sonrası darbe imasında bulunmasından rahatsız oldular. "Bir mesaj vermek gerekirse çıkar biz söyleriz. Kimden çekineceğiniz ki' diyorlar!"

(..........)

'27 Nisan bildirisinde cumhurbaşkanlığıyla ilgili ifadeler yoktu. O bildirinin Abdullah Gül'le alakası yok. O bildiri rejimle ilgili. ‘Biz rejimle ilgili olarak harekete geçtik. Bizim isimle değil, rejimle ilgili problemlerimiz var' dediler. Abdullah Gül'le meseleleri yok.

Olsa beş senedir zaten problem çıkarırlardı!..

CHP Mİ YAŞLANDI, NUR SERTER Mİ?

Görüyorsunuz... Adeta "Genelkurmay'dan biri" gibi, adeta bir "embedded", yani "askere iliştirilmiş" gibi, adeta "Genelkurmay, Basın ve Halkla İlişkiler Sözcüsü" gibi konuşan Metehan Demir'in ifadelerine göre, "asker"in, Abdullah Gül'le bir problemi yok!..

Askerin, "Hükümet"le de bir problemi yok!.. Gerçi, Genelkurmay dün MetehanDemir’i yalanladı ama, “sözlerinin bu kısmına dair” bir yalanlama yapılmadı!..

O halde, "CHP Milletvekili Prof. Dr. Nur Serter'in mantığı"ndan hareketle, şöyle diyebilir miyiz şimdi;

"Abdullah Gül, Washington destekli!..

Askerin Abdullah Gül'le bir problemi yok!..

O halde, Genelkurmay da Washington'un güdümünde!"

Böyle "eblehçe" bir mantık olabilir mi?..

Olabilir!.. Eğer "CHP'li" isen, olabilir!.. Çünkü efendim, "CHP'li" demek; doktorların, "Bırakın kendi haline!.. Bırakın, ne yerse yesin!" dediği bir "umutsuz vak'a" demek!..

CHP de, "umutsuz bir vak'a" olarak, "umutsuz bir çırpınış" içinde “hezimet”e kılıf bulma çok zor!..

Bilirsiniz, "yaşlı" insanların çoğu, biraz "mal ve mülk düşkünü" olurlar... "Dünyaya daha çok sarılır"lar!..

Fazlasıyla da "pimpirikli", yani "kuşkucu"durlar!..

Her taşın altında "çapanoğlu" ararlar!..

Artık CHP mi "yaşlılık sendromu"na girdi, yoksa Nur Serter mi "yaşlanmaya" başladı, orasını bilmiyorum...

Bildiğim şu ki, "hava bulutlu" denilmesinden, "Ördek Ali" anlamı çıkaracak kadar "paranoya" içindeler!..

"Toplumdan kopuk ve millete yabancı" olduklarından, "Türkiye gerçekleri" karşısında "Amerika'yı yeniden keşfetmiş gibi" bir tavır takınıyorlar!..

Meselâ, "22 Temmuz seçimlerinden sonra" 56 vilayette bir "araştırma" yaptırmışlar.

Ortaya çıkan sonuç şuymuş:

"Yüzde 60'a varan çoğunluk cumhurbaşkanının dindar olmasını önemli buluyor. AKP seçmeninin yüzde 83'ü bir kadının plajda mayo ile dolaşmasını günah sayıyor. Yine AKP seçmenlerine göre dünyayı algılamak için din kitapları bilimsel buluşlardan önemli ve din ile dünya işleri birbirinden ayrılamaz, vesaire..."

MADEM ÖYLE, SİZ DE ŞERİAT İLAN EDİN!

Bu araştırmayı nerede yaptılar ve kimlerle konuştular bilmiyorum... Yalnız; "Cumhuriyet'çiler"in bu araştırmadan çıkardıkları sonuç şu:

"Müttefikimiz ABD'nin Türkiye için öngördüğü laik Cumhuriyet'ten "Ilımlı İslâm Cumhuriyeti Modeli"ne dönüşümün altyapısı büyük ölçüde oluşmuş durumdadır; hedefe doğru seçimle ulaşmak yöntemi olaya demokratik bir görüntü sağlayacaktır. Yaşadığmız her olay bu gerçeğin dışavurumundan başka bir şey değil. Tesettürün Çankaya'ya tırmanması da "İnsan Hakları"nın temel ilkesini oluşturan kadın-erkek eşitliğine aykırı olmasına karşın demokratik sayılmıyor mu?"

Görüyorsunuz ya... Hep aynı kafa!..

"Nato mermer, nato kafa!"

Her taşın altında bir "bit yeniği" arıyorlar!.. Arıyorlar değil, buldukları "çapanoğlu"nun adını da koyuyorlar: "Bush oğlu Bush!"

İyi, hoş da, sormazlar mı adama;

Türkiye’de bu "dönüşüm" yaşanırken, siz neredeydiniz beyler-bayanlar?.. Niye "halk"la beraber değildiniz, niye "halkın inançları"yla mücadele ettiniz, niye "ılımlı İslâm" modeline karşı çıkıp, "gerçek İslâm"la tanıştırmadınız ülke insanını?.. Madem onlar "ılımlı İslâm" diyor, siz de ortaya çıkıp; "Şeriat istiyoruz" deyiverseydiniz ya!..

Neyse... Hemen herkes bilir ki;

"Tabiat, boşluk kabul etmez!"

Nerede bir boşluk varsa, orası doldurulur!.. CHP, 80 küsur yıldır bir "boşluk" bıraktı ki, o boşluk önce Demokrat Parti, sonra Adalet Partisi, daha sonra da DYP, ANAP, RP ve en sonunda da AK Parti tarafından dolduruldu!..

Uzun lâfın kısası; hiç kimse, "hezimetinin sebebi"ni ABD'de veya bir başkasında aramasın!.. "Şamar"ı vuran ABD değil, "millet"tir!.. ABD'nin yaptığı, "bükemediği bileği öpmek", yani "yüzde 47 ile uzlaşmak"tır!.. Hepsi bu!..

CHP, bu gerçeği kabullenmelidir!..

Çünkü başka Türkiye yok!..

“Uzaydan insan ithal edecek” hâlimiz de yok!..

Zevk mi alıyorlar?

Bilirsiniz; "başkasına işkence yapmaktan ve acı çektirmekten zevk alan" kişilere "sadist" derler...

Bunun tam tersine "İşkence görmekten ve acı çekmekten zevk alan" insanlara da "mazoşist" derler!..

Şimdi ben sormak istiyorum: Haklarında yapılan "yalan" haberlerden dolayı sürekli "üzüntü"ye kapılan, "acı" çeken ve zaman zaman "lânetleme" aşamasına gelen Genelkurmay'ın; "kartel gazeteleri"nin "akreditasyon"unu yine devam ettiriyor olması ve üstelik onları "baştacı" edip, "krallar gibi ağırlaması" nasıl bir ruh halidir?..

Düşünebiliyor musunuz; kendisini "embeddet" gören bir gazetecinin açıklamaları için, üstüne basa basa "yanlış değil, yalan!" diyor Genelkurmay!.. Ama, aynı adam, "Genelkurmay'ın el üstünde tuttuğu" gazetecilerden olmaya devam ediyor!..

Böyle olunca, ister istemez şöyle düşünüyorum;

"Genelkurmay yetkilileri acı çekmekten zevk mi alıyorlar acaba?"

Değilse, bu "yalancı"lar niye baştacı?!!



Bu yazı 1,561 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ekim 2008 CHP’nin asıl derdi, halktan kopukluk!
    • 16 Ağustos 2008 Kur’an Kursu’na düşman... Rusya’ya danışman!
    • 14 Ağustos 2008 28 Şubat sürüyor... Yoksa Kıvrıkoğlu haklı mıydı?
    • 14 Temmuz 2008 “General” olunabilir... Ama “adam”lık, zor iş!
    • 12 Temmuz 2008 “Darbe girişimleri” yetmediyse “suikast” verelim!
    • 21 Haziran 2008 “Sahtekâr kahpe”lere mahkeme tescilli cevabımdır
    • 13 Haziran 2008 Onlara dokunan yok... Millete gelince, vur abalıya!
    • 12 Haziran 2008 Onlar için “millet”in hiç önemi yok!
    • 1 Haziran 2008 Kamuoyu CHP’den açık bir özür bekliyor
    • 28 Mayıs 2008 Tarassut Köpeği işbaşında... Mı acaba?!?
    • 25 Mayıs 2008 Bu işlerde Mason parmağı var mı, yok mu?
    • 24 Mayıs 2008 “Teslis”leri boşverin, gelin “tesis”leri gezelim!
    • 21 Mayıs 2008 Bu millet, CHP’yi niye iktidar yapmıyor!
    • 14 Mayıs 2008 İsimleri yerli, cisimleri yabancı ünlüler!
    • 9 Mayıs 2008 Böyle bir Yargı'ya; gel de güven, güvenebilirsen!
    • 8 Mayıs 2008 Mutlu’yum... Mutlu’sun!.. Mutlu’lar!.. Zafer Mutlu’lar!
    • 7 Mayıs 2008 Kurt’ta bahane, Savcı’da delil (!) bitmez!
    • 6 Mayıs 2008 “Haneye tecavüz”ün adı “gazetecilik” olmuş!
    • 3 Mayıs 2008 Özgürlük ve demokrasi ya herkese, ya hiç kimseye!
    • 30 Nisan 2008 Sanki ikinci 28 Şubat... Hep aynı film!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,569 µs